OHAL’de direneceğiz
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, OHAL’e karşı ortak mücadele çağrısı yaptı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, 81 ilde “OHAL değil demokrasi istiyoruz” başlığıyla kampanya yürüteceklerini söyledi.
Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mühendis ve Mimar Odalar Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılmasına ilişkin Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Salona “Demokrasi İstiyoruz” yazılı pankart asıldı.
Basın toplantısına konfederasyonların üye sendikalarının temsilcilerinin yanı sıra DİSK Genel Başkanı Kani Beko, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, KESK Eşbaşkanı Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, TTB Başkanı Raşit Tükel, Türkiye İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, HDP’li vekillerden Müslim Doğan ve Bedia Özgökçe Ertan, CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan ile çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı.
Birlikte mücadele kararı
Ortak açıklamayı okuyan Kani Beko, “Türkiye’deki basın özgürlüğünü buraya konulan mikrofon sayısından anlayabiliriz. Maalesef bu noktaya geldik” dedi. KESK, DİSK, TMMOB ile TTB’nin OHAL’e karşı ortak mücadele vurgusu yapan Beko, “Bundan sonra dörtlü olarak tüm demokrasi güçleri ile birlikte OHAL’in kaldırması için ortak gayret edeceğiz” diye konuştu.
Halkın iradesi gasp edildi
Beko, 15 Temmuz’dan bu yana Anayasa’nın fiilen ilga edildiğine, yasama-yürütme ve yargının tamamen tek bir kişinin emrine verildiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti artık hiçbir biçimde Anayasa’da iddia edildiği gibi ‘Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti’ değildir. Biçimsel demokrasi dahi rafa kaldırılmıştır. TBMM onayından geçirilmeyen KHK’ler, yargı süreçleri ile de denetlenememekte, tek bir kişinin akşam aklına gelen, sabah kanun olabilmektedir. Milli irade diyenler, TBMM’den yerel yönetimlere halkın iradesini gasp etmeye devam etmektedir.”
Hak arama yasaklandı
OHAL’in toplumsal muhalefeti susturmak için iktidar tarafından bir fırsat olarak görüldüğünü vurgulayan Beko, AKP’nin önünde engel gördüğü kesimleri OHAL hukuksuzluğu ve keyfiyetinden faydalanarak ihraç ettiğini, susturduğunu ve cezaevine gönderdiğini söyledi. Beko, “Basın yayın organları, dernekler kapatılmış, gazeteciler tutuklanmış, OHAL tek sesli bir Türkiye yaratmak için kullanılmıştır. Yine bu hedefe uygun olarak her türlü hak arama mücadelesi keyfi biçimde yasaklanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Gerici yapı inşa ediliyor
Beko, OHAL’in gerici-mezhepçi bir toplumsal yapı inşası için kullanıldığını ifade ederek, şunları söyledi: “Eğitim müfredatı bilimsel olmaktan çıkarılmış, tamamen dincilleştirilerek, sınav sistemleri değiştirilerek tüm okullar imam hatipleştirilmiştir. Kadınlara yönelik şiddet, taciz, tecavüz artmış, ceza indirimleri ile kadına yönelik şiddet teşvik edilmiş son olarak da müftülere nikah kıyma yetkisi verilerek çocuk gelinlerin artması ve çok eşlilik meşrulaştırılmış, kadın ve çocukların yasalarla korunan haklarının da ortadan kaldırılması söz konusu olmuştur. OHAL döneminde artan iş cinayetleri ‘fıtrat’a bağlanarak sorumlular yargılanamaz hale getirilmiştir.”
Devlet en büyük tehdit
OHAL ile birlikte iş güvencesinin de ortadan kalktığını sözlerine ekleyen Beko, 130 bin üzerinde kamu emekçisinin işinden geleceğinden edildiğini ve bunun sonucu olarak yaklaşık 50 kamu emekçisinin intihar ettiği bilgisini paylaştı. Beko, devamlar şunları söyledi: “Anayasal güvence altında olan çalışma ve yaşam hakkı gasp edilmiş, devlet iş güvencesinin teminatı olmak bir yana, iş güvencesine karşı en büyük ‘tehdit’ halini almıştır. Hayatı darbelerle, Gülen Cemaati gibi cemaat ve tarikatlarla mücadele içinde geçmiş olan emek ve meslek örgütlerinden binlerce kişi darbe ile ilişkilendirilerek işlerinden atılmıştır. Bugün DİSK üyesi 2 bine yakın işçi, KESK üyesi 4 bin 99 kamu emekçisi, 3 bin 315 hekim ve TMMOB üyesi 3 bin ’in üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısı ihraç edilmiş durumdadır.”
Beko, direnen tüm kesimlerin etkisizleştirilmek istendiğini sözlerine ekleyerek, “İşe iade talebiyle açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın haklarının iadesi bir yana tutuklanmaları, Nuriye Gülmen’in tutukluluk halinin halen devam ettirilmesi, emeği için, işi için mücadeleyi düşünen herkese karşı bir gözdağı olarak gündeme gelmiştir” diye belirtti.
OHAL rejimine karşı mücadele
Demokrasi ve barış için ilk şartın OHAL’in kaldırılması ve KHK’lerin iptal edilmesi olduğunun altını çizen Beko, şöyle devam etti: “Bizler DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak; geleceğimizi ipotek altına almaya çalışan, hak-hukuk tanımayan bu adaletsiz düzene karşı, OHAL rejimine karşı, toplumun tüm kesimlerini ortak mücadeleye çağırıyoruz. Siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, gazetecilerle, akademisyenlerle, sanatçılarla, toplumun tüm renkleriyle Hayır’ı kazanan, adalet talebiyle yan yana yürüyen milyonlar olarak bir araya geldiğimizde neler yapabildiğimizin tanığıyız.”
Beko, son olarak önümüzdeki süreçte emek örgütleri ile birlikte yapacaklarına dair “Bu bilinçle, ‘OHAL değil demokrasi istiyoruz’ başlığıyla düzenleyeceğimiz kampanyamızı 81 ilde emek ve meslek örgütleri ve yerel demokrasi güçleriyle ortaklaştırarak yaygınlaştıracağız” ifadelerini kullandı.
ANKARA