İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tecridin kaldırılması için devam eden açlık grevleri ve yaşamına son veren mahpuslar hakkında açıklama yaptı. İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Yaşam hakkı vazgeçilmezdir. Tecridin kaldırılması noktasında kimsenin bir daha bu tarz eylemlere başvurmamalıdır” çağrısı yaptı. Türkdoğan, siyasi iktidarı da tecridin kaldırılması için sorumlu davranmaya davet etti. Diyarbakır'da ise Emek ve Demokrasi Platformu, daha fazla can kaybı yaşanmadan bir an önce ölümlerin önüne geçilmesi çağrısı yaptı.

İHD ve TİHV, 100’ün üzerinde hapishanede devam eden açlık grevleri ve yaşamına son veren mahpuslar hakkında basın toplantısı düzenledi. İHD Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıya İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı katıldı.

"MAHPUSLARIN SESİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE DUYULMUŞTUR"

Türkdoğan, insan hakları örgütleri olarak her koşulda yaşam hakkını savunduklarını vurgulayarak, “Hepimizin karşı çıktığı tecrit ve izolasyon uygulamalarının son bulması için devam eden açlık grevlerinde dile getirilen talepler insan hakları hareketi tarafından anlaşılmış ve insan hakları hukuka uygun olarak tecridin kaldırılması için gereken her türlü çalışma ve girişim yapılmaktadır. Mahpusların sesi çok güçlü bir şekilde duyulmuştur” dedi. Demokratik kamuoyunun yerel seçim süreci ve siyasi iktidarın basın yayın kuruluşları üzerindeki denetimi nedeni ile yeterli tepkiyi vermemiş olmasının mahpuslar üzerinde olumsuz olarak algılanmaması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, beklentilerinin tecridin kaldırılacağı yönünde olduğunu söyledi.

"BU TARZ EYLEMLERE KESİNLİKLE KARŞIYIZ"

Türkdoğan kamuoyuna ve mahpuslara çağrı yaparak, “Hapishanede veya herhangi bir yerde hiç kimse yaşamına son vermemelidir. Bu tarz eylemleri kesinlikle onaylamadığımızı ve karşı olduğumuz belirtmek isteriz. Mahpusların içerisinde bulunduğu siyasal ve psikolojik ortamın farkındayız. Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamına son vermesi kabul edilemez ve bu tarz eylemlere başvurulmamalıdır” şeklinde konuştu. Türkdoğan, mahpuslar üzerinde etkili olabilecek çevrelerin de bu konuda sorumluluk alması gerektiğini belirtti. Türkdoğan, siyasi iktidarı da bir an önce sorumlu davranarak hapishanelerdeki tecriti kaldırmaya davet etti.

"AİLELERİN YAS SÜREÇLERİNİ YAŞAMASINA İZİN VERİN"

Yaşamına son veren mahpusların ailelerinin cenazelerini defnetme ile ilgili haklarının da hiçe sayıldığını söyleyen Türkdoğan, siyasi iktidardan cenazelere karşı olan kanuna aykırı tutumunu terk etmesini ve ailelerin yas süreçlerini yaşamasına izin vermelerini talep etti. Yüzün üzerinde hapishanede binlerce kişi tarafından devam ettirilen süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinde gelinen aşamanın oldukça ciddi olduğunu kaydeden Türkdoğan, açlık grevcilerinin sağlık durumlarının izlenmesi ve taleplerinin demokratik kamuoyu tarafından duyulduğunun ortaya konulabilmesi için bağımsız heyet ve hekimlerin cezaevlerine girmesine izin verilmesi gerektiğini söyledi. Türkdoğan, açlık grevleri nedeni ile cezaevlerini yakından izlediklerini, siyasi iktidara talepleri ilettiklerini, demokratik kamuoyunun daha fazla duyarlı olması için girişimlerde bulunduklarını ve açlık grevinde bulunanların zarar görmemesi ve tecridin kaldırılması konusunda çaba sarf ettiklerinş ve bundan sonra da buna devam edeceklerini vurguladı. (Ankara/EVRENSEL)

DİYARBAKIR EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU: YARIN GEÇ OLABİLİR

Diyarbakır’da Emek ve Demokrasi Platformu cezaevlerinde yaşamına son veren tutuklulara  ilişkin açıklama yaptı. Diyarbakır Eğitim-Sen 1 No’lu şubede yapılan açıklamada Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşan DİSK Bölge Temsilcisi Mehmet Şirin Gürbüz, cezaevlerinde yaşanan ölümlerin endişe verici olduğuna dikkat çekerek, daha fazla can kaybı yaşanmadan ölümlerin önüne geçilmesi çağrısı yaptı.

Gürbüz, geçmişte de buna benzer durumların yaşandığını belirterek, açlık grevinde bulunan tutukluların yaşamlarının esas alınarak tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmaması gerektiğini söyledi. Gürbüz, “Cezaevlerinden daha fazla cenazenin çıkmasına ve açlık grevlerine bağlı kalıcı hasarlara tanıklık etmek istemiyoruz. Emek ve meslek örgütleri varoluşundan bu yana insan yaşamı, sağlığının korunması ve geliştirilmesi noktasını varlık sebebi olarak görmüştür. Bizler insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alır, her şeyin merkezine insanı, yaşamını ve sağlığını koyarak şekillendiririz. Emek ve meslek örgütleri olarak cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerinin yaşamın esas alınarak çözülmesini,  mahpusların onurlarına saygı gösterilmesini, hiçbir tutuklu ve hükümlünün tecrit ve izolasyon koşullarında tutulmaması ve cezaevlerinin sivil izlemeye açık hale getirilmesi gereğini bir kez daha belirtiyoruz. Yarın geç olabilir. Başta hükümet ve ilgili yetkililerin esas çabayı göstermesi gerekenler olduğunu belirterek herkesi bir kez daha ve acilen duyarlı ve sorumlu davranmaya çağırıyoruz” dedi. (Diyarbakır/EVRENSEL)