Cuma, Nisan 19, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Baydemir: Çoğuz, teke inmeyiz!

 

Baydemir: Çoğuz, teke inmeyiz!

 

Dihaber / 15:32 2 Mart 2017

 

İSTANBUL - İstanbul’da partisinin referandum kampanyası tanıtımına katılan HDP Sözcüsü Osman Baydemir, “Bu paket derman değil fermandır. Tek dil, tek millet, tek şef olacak. Biz tek değiliz ki? Çoğuz, teke inmeyiz” dedi.

HDP'nin referandum kampanyasının startını Diyarbakır ve İzmir ile eşzamanlı verdiği İstanbul’da konuşan parti sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Bademir, Anayasa paketini eleştirdi. Konuşmasına, “Bugün İzmir’den, Amed’den, İstanbul’dan hayır yolculuğuna çıkıyoruz. On yıllarca mücadeleyle, emekle, can ile düş ile tırnak ile diş ile Mezopotamya’dan, Anadolu’dan, Kürdistan’dan Ege’ye, Karadeniz’den büyük bir umut oluşturdunuz. Barış, müzakere, kardeşlik masasını kurdurttunuz. Umut oldunuz, sevgi oldunuz, Umudunuz, sevginiz çığ oldunuz. Bentleri, barajları aştınız. 7 Haziran’da eşitlik, özgürlük ve kardeşlik halayını kurdunuz. Göz koydular! Milletin iradesini tanımadılar. Halayımızı, düğünümüzü kana buladılar” sözleriyle başladı.

Baydemir, şair Ahmed Arif’in Diyarbekir Kalesinden Notlar şiirinden esinlenerek, şunları dile getirdi: “Bunlar Engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Bunlar 120 bin insanın işine son verip nana muhtaç edenlerdir. Bunlar 6 milyonu işsiz bırakanlardır. Bunlar 5 bin üniversite hocasını kapı önüne koyanlardır. Bunlar kendi ekmeğine yağ sürenlerdir. Bunlar 80 milyon insanı kamplara bölenlerdir, kutuplaştıranlardır. Bunlar rengârenk gül bahçelerini renkleri teke indirip solduranlardır. Bunlar geleceğimize göz koyanlardır. Tanı bunları Amed, İzmir, İstanbul… Tanı da büyü…”

‘ÜLKEYİ SAVAŞA SOKTULAR’

İktidarın iç ve dış politikasına eleştirilerini sürdüren Baydemir, “Bu halk kibirli, doyumsuz, çıkarcı, siyasetçilerden çektiği kadar hiç kimseden çekmedi. Gün geldi, çıkarı ve iktidarı için ülkeyi savaşa soktular. Gün geldi, bütün ortak varlıklarımızı yandaşlarına peşkeş çektiler” diye konuştu.

‘YÜZÜĞÜNÜZ VARDI, ŞİMDİ SARAYLARINIZ GEMİLERİNİZ VAR’

“Siz ne istediniz de bu halk size vermedi?” diye soran Baydemir, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yüklendi: “Koca İstanbul’a belediye başkanı oldunuz, yetmedi. Haksızlığa uğradınız, halk sizi milletvekili yaptı, yetmedi. İstediniz halk sizi başbakan yaptı, yetmedi. İstediniz bu halk sizi Cumhurbaşkanı yaptı. Yine yetmedi. Peki şimdi ne istiyorsunuz? Bir yüzüğünüz vardı. Bir lokma, bir hırka yeter diyen anlayıştan geliyordunuz. Şimdi saraylarınız, gemileriniz var.”

‘ÇAW BİRÇÎ, KOMA TİM BİRÇÎ’

Eleştirilerini Kürtçe deyim ve sözlerle sürdüren Baydemir, “Ê ku zik birçî, pençik xwarin bes e. Ê ku çaw birçî, dine pêdi ne bes e. Xwedê çawê te u çawê koma tim birçî ya te têr bike.” dedi.

‘TOPUNUZA HAYIR’

HDP Sözcüsü Baydemir, Kürt’ün, toplumun Anayasa ile sorunu olduğunu hatırlatarak, 12 Eylül Anayasası ve referanduma sunulan Anayasa paketini kıyaslayarak,“1924’ten bu yana tüm Anayasalar kimliğimizi, varlığımızı reddetti. 12 Eylül darbecileri Ahmet Türk’ü, Gültan Kışanak’ı cezaevine koyup Anayasa yaptılar. 12 Eylül Anayasası’nda Kürtler, Aleviler, demokrasi, adalet, özgürlük var mı? Sorarım size bugünün darbesiyle Demirtaşları, Yüksekdağları Balukenleri, Çağlarları cezaevine koyanların getirdiği bu pakette Kürtler, Aleviler, demokrasi, adalet, özgürlük var mı? Al birisini, vur ötekine. Topunuza hayır” diye belirtti.

‘BUNLAR KUZU POSTUNA GİRMİŞ KURTLARDIR’

Osman Baydemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasalar toplumu bir arada yaşatmanın dermanıdır. Müzakereyle, istişareyle, ortak paydalarda buluşmayla oluşturulurlar. Erdoğan-Bahçeli ikilisinin dayatmasıyla, tek başına Türkiye toplumunun Anayasası olabilir mi? Eş başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş eşbaşkanlarımız cezaevinde iken bir Türkiye Anayasası yapılabilir mi? 200 bin insanın cezaevinde olduğu ülkede özgürlükçü bir Anayasa yapılabilir mi? Toplumun ikiye bölündüğü, kutuplaştırıldığı bir ortamda, ortak bir Anayasa yapılabilir mi? Gazetecilerin yazamadığı, yazanın sürgünde ya da zindanda olduğu bir yerde yeni bir Anayasa yapılabilir mi? OHAL kimseye nefes aldırmazken bir Türkiye Anayasası yapılabilir mi? Bu paket Kürdün derdine derman değildir. Olsa olsa bu paket demokrasinin, özgürlüğün, bir arada yaşamanın katline fermandır. Ferman padişahın ise hayır halkındır. Bunlar 12 Eylül’ün ruhunu yeniden hortlatanlardır. Bunlar kuzu postuna girmiş kurtlardır.”

Baydemir, 12 Eylül Anayasası’nı yapanlar ile referanduma sunulan Anayasa paketi arasındaki benzerlikten yola çıkarak Kürtçe “Dijminên bavan nabin dostê lawan. Nabin dost, nabin yar, Ev in zilimkar, ev in ne yar” dedi.

‘BİZ ÇOĞUZ, TEKE İNMEYİZ’

Anayasa paketinde bütün yetkilerin Cumhurbaşkanlığında toplanmasına da dikkat çeken Baydemir, şunları ifade etti: “Bunların dayattığı Anayasa’da bir gün forsunu takacak Cumhurbaşkanı olacak. Bir gün cübbesini giyecek hakim savcı olacak. Bir gün senin benim yerime Parlamento’nun, Meclis’in yetkisini kullanacak, ferman çıkaracak. Bir gün postalını giyecek başkomutan olacak. La sen ne yapıyorsun diyen kendisini cezaevinde bulacak. Her şeye muktedir olacak. Tek dil, tek millet, tek şef olacak. Allah’ın çeşit çeşit yarattığını teke indirecek. Bu şirktir, şirk. Biz tek değiliz ki? Biz Türk’üz, biz Kürt’üz, biz Ermeni’yiz, biz Süryani’yiz, biz Çerkes’iz, biz Aleviyiz, biz laikiz, bir dindarız. Biz işçiyiz, biz emekçiyiz, biz halkız. Hrant Dink’iz, aynı zamanda Tahir Ellçi’yiz, aynı zamanda Roboskili çocuklarız, Taybet Ana’ız. Çoğuz, teke inmeyiz.”

‘TEK BAŞINA İKTİDAR İÇİN ÜLKEYİ ATEŞE ATTINIZ’

Baydemir, çözüm sürecinin bitirilmesi ile ilgili olarak da, “Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi gelişmesi olan müzakereyi bitirdiniz, Dolmabahçe mutabakatını yok saydınız. Tek başına iktidar olmak için bu ülkeyi ateşe attınız. Annelere evlat acısı yaşattınız. Halk ekmek telaşında, borç batağında, siz yandaşlara peşkeş derdindesiniz. Halk gelecek kaygısında, can korkusunda, siz ömür boyu garanti peşindesiniz. Eski ortakları gizli gizli soruları çalarlardı. Bunlar deveyi hamutuyla eşkere yutuyorlar. Hırsızlar hayır” diye konuştu.

‘KOMŞUYU KOMŞUYA DÜŞMAN ETTİNİZ’

“Bu bir halkın özgürlük davasıdır, var olma, birlikte yaşam davasıdır” diye devam eden Baydemir, şöyle devam etti: “İki yıllık müzakere, istişare, çatışmasızlık sürecinde 90 yıllık yaralar kabuk bağladı. İnsanlar birbirini anlamaya başladılar. Empati kurdular. Geleceğe umutla baktılar. Bir arada eşitçe yaşayabiliriz demeye başladılar. Siz ne yaptınız? Milletin iradesini tanımadınız. 7 Haziran’ı yok saydınız. 2 yılda halkı bir birine düşman ettiniz. Ne uğruna? Tek başına iktidar olma uğruna. Bu paket derman değil, fermandır. Bu paket maya değil, tuzun kokmuş halidir.”

‘SÖZÜMÜZ YOKSA ANAYASA MEŞRU DEĞİLDİR’

“Biz demokratik olan hiçbir rejime karşı değiliz” diye yineleyen Baydemir, “Eğer bir Anayasa yapacaksak hepimizin bir sözü olsun. Bu Anayasa’da Eş başkanımız Selahattin Demirtaş’ın Figen Yüksekdağ’ın sözü yoksa meşru değildir” ifadesinde bulundu.

‘KAYYUMA, ZEHİRE, ZUKKUMA HAYIR'

Bir başkanlık sistemi konuşulacaksa yerel meclisleri olmalı, yerel yönetimlerine saygı duyulması gerektiğini kaydeden Baydemir, şunları ifade etti: “Yerel meclisleri bırakın. Bunlar oylarımızla seçtiğimiz 83 belediye eş başkanımızı zindana atıp, 81 belediyemize kayyum atadılar. Bunların Belediyelerimize bile tahammülleri yok. Bu paket bir kişiye ülkenin her kurumuna kayyum atama paketidir. Bu paket Türkiye’ye kayyum paketidir. Ha kayyum, ha zukkum. Kayyuma, zehire, zukkuma hayır. Kayyum ne yapıyor? Kürt dilini yasaklıyor. Kadın düşmanlığı yapıyor. Kadından şoför olmaz diyor, kadın başkan oluyor başkan. Yani ha kayyum, ha zukkum. Kayyuma da zukkuma da hayır.”

‘HDP’YE GÖNÜL VERENLER CANINI YİTİRDİ SİZE OY MU VERECEK’

Baydemir, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Roboski’nin faillerini Ankara dehlizlerinde kaybedenler; Barış elçimiz, Tahir’in faillerini bulmayanlar, yargılamayanla; Cizre’yi, Şırnak’ı, Nusaybin’i, Sur’u yerle bir edenler; Suruç’un, Ankara’nın ve daha nice katliama giden yollara taş döşeyenler; Utanmadan bu ucubeyi önümüze getiriyorlar. Pişkince ‘HDP’ye gönül vermiş olanlar, bize oy versin’ diyorlar. La havle vela kuvvete illa billahi aliyıl azim.
HDP’ye gönül vermiş olanlar canını yitirdi, canını. Şehirlerini, kasabalarını başlarına yıktınız. Canlarını aldınız canlarını. Size oy mu verecek? Na, na, na…

ALARENGİN NA YE...

Bunlar iktidarlarını mutlaklaştırmak için MHP’nin tabanını bozkurtla, olmadı, CHP’nin tabanını İzmir Marşı ile ikna etmeye çalışıyorlar. Baktılar yine olmuyor. Kürtlere mesaj vermek istediler. Acaba Kürtlerin tabanını hangi yalanlarla ikna etmeye çalışacaksınız? Yalanınıza kapattığınız Zarokistan’daki çocuklar bile inanmayacak. Alarengin na ye… Alarengin na ye…

İDAM SEPHASI DEĞİL MÜZAKERE MASASI

Şeyh Said’in torunları, Seyit Rıza’nın torunları, Pir Sultan’ın torunları Hayırda buluşacaklar. Ölümü değil, yaşamı kutsayacaklar. Dağkapı Meydanı’nda, Kordon’da, Gezi’de, Taksim Meydanı’nda kardeşlik halayına duracaklar. İdam sehpasında değil müzakere masasında buluşacaklar.

UMUDUMUZU YİTİRMEYELİM, GÜZEL GÜNLER KAPIDA

Takke düştü, kel göründü. Bu halk artık sizi tanıyor. Diz u xwedîyê malê bi hevdu hisîyan. Biz halkın ferasetine güveniyoruz. Hayır, vicdanın tercihidir. Hayır, umudun tercihidir. Hayır, zulme boyun eğmeme tercihidir. Hayır, yangına su dökmektir, ateşi söndürmektir. Yılmayın, düşmeyin, umudunuzu yitirmeyin. Güzel günler kapıda, hayır kapısındadır.

Ey Amed, ey özgürlüğün kalesi! Dört kapın var, dördü de Hayıra bakar. De be aslan karam, de yiğit karam. Kara taşlı bedeninde bir kez daha dayan. Dayan can ile düş ile. Bir umudumuz da Ege’de.

BU HAYIRIN KUDRETİ BİZDE VAR

Gelin darbeyi, karşı darbeyi, OHAL’i, kararnameleri sandığa gömelim. Gelin kentleri yakıp yıkanları, tankları, topları sandığa gömelim. Gelin bir yudum su isteyenlerin üzerine ateş yağdıranları sandığa gömelim. Gelin her türlü vesayete hayır diyelim. Gelin şerri sandığa gömelim, bir hayır kapısı açalım. Bu kez hayırda iyilik vardır, ferahlık vardır, aydınlık vardır. Bu hayırda hak vardır, adalet vardır, özgürlük vardır. Bu hayırda saygı vardır, hoşgörü vardır. Bu hayırda biz varız. Bu hayırın kudreti bizde vardır.”

Baydemir’in konuşmasının ardından toplantı, sanatçı Pınar Aydınlar’ın sahne alması ile devam ediyor.