Cuma, Nisan 19, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Mesut Barzani’nin Ankara ziyaretinin perde arkası

 

Mesut Barzani’nin Ankara ziyaretinin perde arkası

 

Mesut Barzani’nin Ankara ziyareti üzerinden henüz bir hafta geçmeden kapalı kapılar ardından yapılan görüşmelerin perde arkası yavaş yavaş açığa çıkmaya başladı.

 

4 Mart 2017 Cumartesi 11:12

ANF - SEYİT EVRAN

 

Türk ordusu ve çetelerinin Minbiç’e yönelik saldırıya geçmesi, sözde Rojava peşmergelerinin Şengal’de kardeş kavgasına yol açabilecek bir gerginlik yaratma çabaları ziyaretin perde arkasına işaret ediyor.

İLK ADIM MİNBİC'E SALDIRI

Mesut Barzani'nin Ankara ziyaretinin üzerinden yaklaşık bir hafta geçti. Birçok kişi, kesim, aydın, yazar siyaset uzmanı ziyaretin hedef ve amaçları üzerinde değerlendirmelerde bulundu. Ancak son üç gün içinde ortaya çıkan verileri bir araya getirdiğimizde ziyarette hangi konuların ele alındığı, kapalı kapılar ardından hangi planların yapıldığına dair bazı veriler sunuluyor.

Bölge Başkanı sıfatıyla Mesut Barzani, Başbakan sıfatıyla Neçirwan Barzani’nin Türkiye’ye sayısız ziyareti oldu. Ancak bu ziyareti hepsinden ayıran farklı bir gelişme yaşandı. O da AKP, MHP ile ortaklığının bozulmasını dahi göze alarak İstanbul’da Kürdistan bayrağını göndere çekti. Bu bayrağın göndere çekilmesinin iki nedeni vardı. Birincisi, Kuzey Kürdistan’daki milli duygularını hitap ederek hepsini Barzani’nin etrafında toplamak ve referandumda 'evet' oyunu almaktı. İkincisi ise şu an parçaları çıkan Rojava, Şengal ve Kandil’e yönelik planların devreye sokulmasıydı. Nitekim bayrak göndere çekilip MHP sert bir tavır gösterdikten sonra AKP MHP’nin tavrını da etkisizleştirmek için Ağrı Belediyesi Eş Başkanı Sırrı Sakık’ı ertesi gün görevden aldı. Böylelikle MHP ve Barzani ve Barzanicileri bir arada idare etmeyi de şimdilik başarmış oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, danışmanı İlnur Çevik ve AKP’nin tüm yetkili kişileri üç gün öncesine kadar hedeflerinin Minbic olduğunu belirterek tehditler savuruyordu. Mesut Barzani’nin Ankara ziyaretinin üzerinden daha üç gün geçmeden Türk ordusu ve bağlı çeteleri Mimbic’in batı köylerine yönelik saldırılar başlattı. Bu saldırılar hâlâ yer yer devam ediyor. Saldırılar ve çatışmaların ne zamana kadar süreceği ayrıca farklı cephelerden saldırıların olup olmayacağı da henüz çok bilinmemektedir. 

SALDIRILARDA ORTAYA ÇIKAN İŞBİRLİKÇİ ÇETELER

Ziyaretin üzerinden bir hafta geçtikten sonra Türk ordusu ve bağlı çeteleri Minbic’in batı köylerine saldırmaya başladı. Türk ordusu ve çetelerinin hedefinin Kürtleri yok etmek, tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak olduğunu artık bilmeyen kalmadı. 

Saldırı içinde ortaya çıkan bazı gerçekler ise ziyaretin perde arkasına ilişkin bazı ipuçlarını veriyor. Saldırıların olduğu Um Hemir Cephesinde yer alan ve şu ana kadar adı duyulmayan bir grup ise bu saldırılarda sözde Rojava peşmergesi denilen çetelerin de yer aldığını gösteriyor. Saldırıda yer alan grup kendilerine ‘Cezeri Devrimcileri’, ‘Kürt Devrimciler Alayı’ adını vermişler. Şu ana kadar böyle bir grup yoktu. İlk defa böyle bir isim kullanılıyor.

'FIRAT KALKANI' İÇİNDEKİ ÇETELERİN TEHDİTLERİ

‘Fırat Kalkanı’ içinde yer alan Kürt çetelerinden Mahmut Xelo ve Mahmut Hamo yaklaşık bir aydan beri Minbic, Efrîn, Hesekê, Qamişlo, Kobanê’yi, Gire Spi’yi YPG’den alacaklarını, YPG ve PYD’nin adını da vererek 'temizlenecekler' yönünde tehditler savuruyor. Dün Minbic saldırılarında ortaya çıkan çeteler bunlardan bağımız çeteler değil. Bu her iki çete başı da daha önce Rojava peşmergesi olarak görev yapmış kişilerdir. ENKS adına konuşan H. Beşar, F. Aliko, S. Haco ve İ. Biro tarafından daha önce Halep’te kurdurulan Selahattin ve Azadi gruplarının kurucu üyeliğini yapmış kişilerdir. Azadi ve Selahattin gruplarının ilk icraatları 2012 yılında Kürt Mahallesi Eşrefiye’ye saldırmak olmuştu. Ondan sonra Halep tamamen rejim tarafından kontrol edilene kadar Şeyh Maksud Mahallesi'ne yönelik çete gruplarının yaptıkları saldırılar içinde yer aldılar. Şu an bu her iki çete adına iki ayrı grup var. Mahmut Xelo’nun grubu Selahattin’in Torunları adıyla biliniyor. Mahmut Hamo’nun grubu ise Ketayib Baz grubudur. Mahmut Xelo'nun KDP tarafından 2013 yılında yeniden sözde Rojava peşmergelerinin Şehba’ya gönderilmesi planları yapıldı. Peşmergelerin oraya gönderilmesi durumunda oradaki komutanları olarak ataması yapılan kişiydi. 

Minbic'in batı köylerine yönelik gerçekleşen saldırıların bu her iki çete başı tarafından organize ve koordine edildiği de gelen bilgiler arasında. Zira her iki çete başı da şu an ‘Fırat Kalkanı’ çeteleri arasında Türkiye’nin sözcüleri konumunda. 

İKİNCİ ADIM ŞENGAL OLDU

Minbic saldırılarından bir gün sonra ziyaretin perde arkasının ikinci adımı ise Şengal’de atıldı. KDP bir süreden beri Rabia-Şengal arasında kalan ve Rojava sınırı olan yolun üzerinde mevzilendirdiği sözde Rojava peşmergelerini harekete geçirdi. Peşmergeler YBŞ’nin elinde olan Xana Seri kasabasına, oradan Hol üzerinden Rojava’ya geçme girişiminde bulunmak amacıyla harekete geçirildi. YBŞ güçleri peşmergeleri Xana Seri’nin dışında karşıladı. Xana Seri’ye giremeyeceklerini söyledi. Girmeleri durumunda çatışma çıkacağını iletti. Ağır silahlarla harekete geçirilen peşmergeler Xana Seri’nin dışında bir noktada tutuldu; YBŞ güçleri tarafından etrafları kuşatıldı. Her an çatışmaya dönüşmeye ihtimali olan bir girişimdir bu.

Harekete geçirilen peşmergelerin Xana Seri’ye girip yerleşmeleri YBŞ’nin elinde olan bu yerin işgal edilmesi demektir. Bunun yanı sıra oradan Hol üzerinden Rojava’ya geçişleri, geçme çabaları ister istemez YPG ve QSD güçleri ile çatışmaya başlamaları demektir. Bu da aslında Türkiye’nin batıda Minbic’ten başlattıkları saldırılara doğudan saldırılar başlatarak Rojava’yı boydan boya bir savaşın içine çekme planı olduğunu gösteriyor.

Aylar önce Neçirwan Barzani’nin "PKK Şengal’den çıkmazsa güç kullanırız" sözlerinin boşuna olmadığı, son ziyarette pratikleştirmek için bir plan yapıldığını gösteriyor. 

Şengal Xane Seri’ye yönelik saldırılarla uygulamaya da konuldu.

AKP'NİN SÜNNİ CEPHESİ DEVREDE

Minbic ve Şengal’e yönelik eş zamanlı saldırıyla, Türkiye’nin Suriye’nin hiçbir yerinde harekete geçirmediği Sünni Cephesi Rojava, Kuzey Suriye’yi saracak şekilde, Şengal’i de içine alacak biçimde uygulamaya konuldu. Zira Şengal’e yönelik gerçekleştirilen saldırılarda her ne kadar adına peşmerge verilerek bazı güçler harekete geçirilse de YBŞ tarafından sağ yakalananların açığa çıkan kimlikleri bunu gösteriyor. Bu da aslında AKP’nin yaptığı tüm Kürdistan’ı işgal etme ve Rojava üzerinden geliştirdiği planının taşeronluğunu Barzani’ye verdiğini kanıtlıyor.

O yüzden Şengal’e yönelik saldırıların sadece Êzidîlere yönelik olmadığını, aynı zamanda Şiilere, Asuri, Süryani, Ermeni ve diğer halklara yönelik uygulamaya konulan bir plan olduğunu görmek gerekir.

KOBANÊ'DE AÇIKLAMA VE ÇAĞRI

Minbic'e yönelik saldırıların arifesinde bu saldırıların hazırlığı biçiminde de şimdi ele alınabilecek bir gelişme ise Kobanê'de yaşandı. Kobanê'de bulunan ENKS yetkilileri bir açıklama yaptı. Açıklamada Kobanê halkı Rojava peşmergesi olmaya çağrılıyor. Ayrıca bundan sonra Katon Özerk Yönetim üyelerine karşı bazı saldırılara girilişeceği duyuruluyor açıklamada. Bu açıklamadan bir gün sonra Minbic saldırıları başladı. Minbic saldırılarından bir gün sonra da bu ziyaret ve görüşmenin perde arkasına gösterecek Şengal’deki peşmerge hareketliliği başladı.  

Minbic'teki saldırılar büyük oranda boşa çıkarıldı. Ancak hâlâ saldırılar sürüyor. Hatta Cerablus hattından da saldırı geliştirmek için güç yığınağı yapıldığı yönünde bilgiler var. Bunun yanı sıra Türk ordusunun Efrîn'in sınır bölgelerine özel kuvvet elemanlarının ağırlıkta olduğu güç yığınağı yaptığı yönünde bilgiler var. Ayrıca sınır boyunca çok sayıda zırhlı araç ve ağır silah konuşlandırıldığı yönünde teyit edilmiş bilgiler mevcut. Yaşanan gelişmeler bir araya getirildiğinde, Barzani’nin Ankara ziyareti sırasında yeni ve komplike bir planın çıkarıldığı anlaşılıyor. Gelişmelerin neyi göstereceği, nereye varacağını şimdiden kestirmek zor. Ancak gidişat kardeş kavgası dahil bir çatışmaya dönüşebileceğini gösteriyor.