Salı, Nisan 16, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Onları unutma, katillerden hesap sor!

 

Onları unutma, katillerden hesap sor!

 

Ahmet Aydin

09. 01. 2015

 

Bugün yine katliamlarla gündeme gelen Fransa'nın başkenti Paris, 9 Ocak 2013 tarihinde alçakça ve haince bir katliama sahne olmuştu. Üç kadın devrimci, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez Türk Devleti'nin yurtsever-devrimci muhalefeti tasfiye stratejisi doğrultusunda, MİT tarafından organize edilmiş bir saldırı sonucu katledilmişlerdi.

 

Ortaya çıkan deliller ve genel olarak siyasal gerçeklik, bu katliamın sorumlusunun Türk Devleti olduğunu çok somut olarak ortaya koymuştur. Dolayısı ile bu aşamadan sonra „katliam aydınlatılsın“ ya da „katliam MİT içindeki bir kanadın işi olabilir“ benzeri maksatlııklamalar, katliamı karartma çabası olarak tanımlanır. Bugün için söylenmesi gereken söz, tüm sorumluların cezalandırılması sözüdür. Bu başarılırsa, en azından yeni katliamların önü kesilmiş olur.

 

Abdullah Öcalan, MİT'in kendisine „Paris katliamını biz yapmadık.“ dediğini ancak her ihtimalin de göz önünde bulundurulmasi gerektiğini söylemişti. Fakat ortaya çıkan belgelerden sonra Öcalan'dan katliamın sorumluları ile ilgili hiç bir açıklama gelmedi. Acaba, Öcalan kendisi ile görüşen ve bizzatihi katliam emrini veren MIT görevlilerin yakasına yapışıp „siz benim arkadaşlarımı katlettiniz ve bana da yalan söylediniz“ demiş midir?

 

Sakine Cansız'ın Dersim ruhu taşıdığını, kalbinin ezilen halklar için attığını, ancak onun bilincinde Dersim ve Dersim Halkı'nın hep özel bir yer tuttuğunu biliyoruz. Biliyoruz ki, Sakine için ve hatta tüm Dersimli devrimciler için Dersim; karşı konulmaz çekim gücü olan bir ana kucağı gibidir.

 

Bizim „Dersim'in ulusal karakteri“ dediğimiz, bazılarınca olumsuz anlamlar yüklenen Dersim ruhu, uzun bir tarihsel süreç içinde şekillenmiştir. Zerdüşt felsefesinindeki iyilikle kötülüğün, aydınlık ile karanlığın çatışması (ki bu prensip diyalektiğin „zıtların mücadelesi ve birliği“ prensibinin farklı kavramlarla ifade edilmsidir) Dersim-Alevi kültüründe, özellikle Kerbela'dan bu yana; her zaman zalimlere, zorbalara karşı durma ve mazlumların yanında yer alma; gerekirse mazlumlar için hayatını feda etme geleneği biçiminde hayat bulur. Her insan gibi Sakine Cansız'ın yaşamında duraksamalar ve geri çekilmeler olmuştur, ancak onun kişiliği ve yaşamına hakim olan; Dersim-Alevi kültürünün yukarıda ifade ettiğimiz geleneğidir.

 

Bu Dersim-Alevi geleneği, en son Kobani ve Sengal'de hayat bulan özgür ve direnişçi Kürt geleneği ile temelindeki kök hücere değerleri üzerinden birleşiyor. Görülen şu ki, sömürgeciliğin ve dinsel gericiliğin etkileri kırıldıkça; halkların ilerici kültür değerleri ve çağdaş evrensel değerler öne çıkıyor ve bu değerler onları farklılıklarına rağmen güvenle birleştiriyor. Ve aslında Sakine Cansız, birlikte can veren yoldaşlarının şahsında ve katliamı protesto eylemlerinde ve cenaze törenlerindeki kitlesel birlikte görüldügü gibi; bu oratklığın simgesi olarak bayraklaşıyor.

 

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyala Söylemezi anarken, katilleri bir kez daha lanetliyoruz.