Cumartesi, Nisan 20, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Erdoğan makus tarihini değiştiremez

 

Erdoğan makus tarihini değiştiremez

FUAT KAV / yeniozgurpolitika.org / 31. 05. 2014

 

Trafikte en tehlikeli kaza herhalde freni patlayan ve dolayısıyla kontrolden çıkan ağır vasıta denilen araçların önüne gelen her şeyi ezip geçme, kırıp-dökme halidir. İnsanların freninin patlaması, herhalde çok daha fazla tahripkar olabiliyor. Düşünce, zihin, akıl ve planlama temelinde gelişebilecek bir fren patlaması son derece zarar verebilir.

İnsandaki fren patlaması, düşüncenin donması ve insanın kontrolden çıkmasıdır. Kontrolden çıkan bir insan, freni patlayan bir araçtan çok daha fazla cana mal olabiliyor. Cinnet getirme, düşüncenin kontrolden çıkması, ruhun anlam yitirmesi, duygusal zekanın tamamen sıfırlanmasıdır. Bu, bir insanın canavarlaşma olma ihtimalinin en yükse halidir. Canavarlaşan insanın ise ruh ve insani duygularının tamamen ölmesi, kana doymayan bir vampire dönüşmesidir.

Bir insanın canavarlaşması, artık insan olma ruhundan, duygu ve düşünce dünyasından ayrılması, giderek onun kendi soyuna düşman hale gelmesinin en kaba halinin yaşamasıdır.

Bunu nereden biliyoruz?

Elbette ki Recep Tayyip Erdoğan’dan.

Başbakan Erdoğan gerçekten de önce freni patlamış, sonra kimyası bozulmuş, ardından cinnet getirmiş, en son olarak da sözcüğün gerçek anlamıyla canavarlaşmıştır. Şu an Türkiye’de bakanların ve devletin başı çıldırmış, dolayısıyla canavarlaşmış, kan ve canla besleyen, gözünü bir yeri görmeyen, bazen insanlara tokat atan, bazen küfür eden, bazen ağzından salyalar akarak önüne gelene saldıran bir kişilik var karşımızda.

Ruhunun derinliklerinden büyük deprasyonları yaşayan bu kişi, yani Erdoğan aynı zamanda büyük bir savaşın, dolayısıyla büyük bir kırım ve katliamın da peşindedir. Şifrozen bir ruh hali ile hergün başka türlü konuşan, farklı renglere giren, değişik maskelerle kendini tanınmaz hale sokan başbakan, Özgürlük Hareketi’nin başlatmış olduğu son diyalog sürecini de boşa çıkartmak için elinden geleni yapmaktadır. Aslında son günlerde sık sık “terör örgütü” demekle, bazı zayıf ve bilinçsiz aileleri gerillaya karşı kullanmak için çok özel türden bir özel savaş harbini yürütmekle süreci neredeyse tamamen bitirmiştir.

Başbakanlık yaptığı ülkede oluk oluk kan akarken, emekçilerin diri diri mezara gömülürken, zenginleştirdiği bir avuç yeşil sermaye sahibinin dışında herkesin açlık sınırında yaşam kavgasını verirken, inşa ettiği zindanaları çocuklarla dolu iken ve bu çocukların hergün koğuş ağaları ve gardiyanlar tarafından tecavüze uğrarken, hala efelenerek konuşması, sağa sola saldırması, bıkıp usanmadan BDP ve HDP’yi hedef tahtasına koyması, çıldırmış birisinin nasıl bir ruh haline sahip olduğunu anlamak için yeterlidir.

“Süreç bitti mi” sorusuna verilecek yanıt, çıldırmış, dolayısıyla canavarlaşmış başbakanın hergün hakaret dolu açıklama ve saldırılarıyla “süreç bitirmiştir” demek en doğru yanıt olacaktır. Gelinen nokta itibarıyla, başbakanın açığa çıkan ‘B’ ve ‘C’ planlarıyla “hükmet çözümden yanadır”, “Erdoğan Kürt sorununu çözecek tek kişidir” diyebilecek akli selim bir kişi olabilir mi? Başbakan harıl harıl yeni bir özel harbe hazırlanırken, Özgürlük Hareketi’nin kendi tedbirini almaması, kendini daha uzun ve daha kapsamlı bir özel savaşa göre yeniden inşa etmemesi mümkün mü?

Erdoğan’ın, bazı uluslararası devletlerin ve kimi yerel güçlerin derdi ta baştan beri gerillayı silahsızlandırmak, Kürt halkının umudu ve yaşam kaynağı olan savunma güçlerini dağdan indirmekti. Erdoğan, bunu gündeminin birinci maddesi olarak hep dilendirdi. Tabi ki Erdoğan maziye bakarak konuşuyordu. Geçmişte hep öyle yaptırarak Kürt halkının isyanını kanla bastırmıştı ya. Bu sefer de aynı makamı çalarak son isyanı bitirmek istiyordu. Ama bu sefer karşısında dağda kök salmış bir hareket ve halk gerçekliği vardı. Erdoğan’ı çıldırtan, rayından çıkartan ve canavarlaştıran da buydu...

Başbakan çıldırmaya, dolayısıyla canavarlaşmaya devam etsin. Bozulan kimyası, dağılan ruhsal dünyası, şizofrenleşen iç dünyası onun sonunu getireceği kesindir. Bunu böyle bilsin. Deli Petro ne yaptı ki, Roma’yı cayır cayır yaktıran Neron tarihin çarkını değiştirebildi mi? Erdoğan da Kürt hareketinin karşısında kendi makus tarihini değiştiremeyecektir.

Kaynak: http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=31139