Suç yaratılıyor
Kendi isteğiyle yurda dönen ve tutuklanan gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay yöneltilen iddiaları 4 ana başlıkta yanıtladı.
İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nce önceki gece tutuklanan Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, savcılıkta kendisine yöneltilen manşetler, haberler, köşe yazıları, reklam sözleşmeleriyle ilgili, Cumhuriyet Vakfı’nın 18 Şubat 2014 tarihli seçimi ve yandaş medyada yer alan iddiaları dört ana başlıkta yanıtladı.
Atalay, savcılıkça sorulan, birçoğu takipsizlikle sonuçlanan veya süren davaların konusu olan haberler ve manşetlerle ilgili şunları söyledi: “Yayımlanan manşetler ve köşe yazılarıyla ilgili, 30 yıllık bir avukat olarak öğrendiğim bütün bilgilerin ve kanun okumalarımın yanlış olduğunu gördüm. Bana öğretilen hukukta ve okuduğum metinlerde, yayın yoluyla işlenen bütün suçlarda, ceza sorumluluğunun kimlere ait olduğu açık ve net olarak bellidir. Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi vardır. Dolayısıyla ne üretilmesinde ne oluşumunda ne de yayımlanmasında herhangi bir dahlim, yetkim olmayan ve kanunen de sorumlu tutulmam mümkün olmayan konularda açıklama yapmak durumunda olmadığımı düşünüyorum. Bu şekildeki bir suçlama Türkiye’nin yaşadığı talihsiz dönüşümün sonuçlarıdır.”
AMAÇLARI BELLİ
Akın Atalay, usulsüz yapıldığı iddia edilen 18 Şubat 2014 tarihli Cumhuriyet Vakfı seçimlerine ilişkin ise “Bu suçlamayı hayretle karşılıyorum. Tüzel kişilerin genel kurullarının yapılması, genel kurullarda toplantı yeter sayısının olup olmadığı normal koşullar altında savcılıkların ve ceza hukukunun ilgi alanında değildir. Toplantılarda usulsüzlük ya da kanuna aykırılık olduğu iddiasında olan ilgili kişiler varsa bu iddiasını ya Sulh Hukuk Mahkemesi önüne ya da Asliye Hukuk Mahkemesi önüne getirir. İlgili hukuk mahkemesi iddiayı sabit görürse genel kurulu iptal eder. Bütün yaptırım bundan ibarettir” dedi. Vakıf seçimlerinin, savcılık aracılığıyle ceza hukukunun ilgi alanına sokulduğunu, savcılığın, bu iddia üzerine, ‘mal bulmuş Mağribi’ gibi saldırdığını aktardı. Hedefin kendisi veya 9 yazar ve yöneticimizden öte ‘yargı alet edilerek Cumhuriyet gazetesini birilerinin eline vermek olduğunu’ belirtti
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün söz konusu seçimin usulüne uygun olduğunu bildiren raporunu anımsatan Atalay, “İddianame ortaya çıkınca, eğer susturulmazsak, bu konuda söyleyeceğimiz çok şey olacaktır. Herhangi bir kişinin seçimde seçilmemesi tasfiye olarak nitelendiriliyor. O toplantıya katılan ve bu soruşturma dosyasında şikayetçi olan bir kişiyi seçmeyen Alev Coşkun ve Mustafa Pamukoğlu hakkında herhangi bir soruşturma yapılmamaktadır. Aynı eylem nedeniyle farklı uygulama söz konusudur” dedi.
‘GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ’ BİRE BİR KOPYA' Hâkim Mustafa Çakar, tutuklanacağını bilerek yurda dönen Atalay’ı kaçma, saklanma ve kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle tutukladı. CMK’nin 100. maddesinin ikinci fıkrasının a bendinde, “Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa” tutuklanabileceği belirtiliyor. Yargıç, adli kontrol talebinin ise soruşturmanın selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağını savundu. Hâkimliğin tutuklama kararının ‘gereği düşünüldü’ kısmı, 9 yönetici ve yazarımız hakkında verilen kararın bire bir kopyasıydı. |