Fidel Kürt düşmanı mı?
Fidel, Kürt düşmanı değildi tabii ki, hiçbir halka düşman olmadığı gibi. Fakat ‘Kürt ve Devrim' kelimeleri yan yana geldiğinden rahatsız olanlar mı var?
Metin Yeğin / Gazete Duvar / 28. 11. 2016
Tarih ve gerçek, iki tweet arası ne kadar kolay harcanıyor. “Yazar”lar için diyorum; çok mu zor geliyor size biraz okumak ya da araştırmak?
Öncelikle bir yöntem üzerine konuşmalı. Fidel’in Kürt düşmanı olduğunu nereden çıkardınız? Küba devlet başkanı, dünya solu üzerinde önemli etkisi olan bir devrimci lider, bunu bir yerde yazdı mı? Bir toplantıda konuşurken ya da en azından bir röportajda, bir kameraya ya da ses kayıt cihazına mı söyledi? Yoksa koca bir dedikodudan başka bir şey değil mi? Bu yönteme ilişkin Baudrillard’a gidelim önce. Bir doktora tezinin sınav komisyonundayken, tezi sunan kişiye, ileri sürdüğü şeyin kaynağını sorduğunu yazıyordu. Kaynak olarak “Biz birlikte kahvaltı ederken söyledi” diye açıkladı tez sahibi. “Ama yazılı bir kaynak göstermelisiniz” dedi Baudrillard. “Neden, bana inanmıyor musunuz?” dedi tez sahibi. “Tamam o zaman” dedi Baudrillard, “Bu tezden siz geçtiniz ama geçtiğinize dair size hiçbir kağıt vermiyorum. Biriniz size doktoranızı bitirdiniz mi diye sorarsa Baudrillard öyle dedi dersiniz!”
Bu yüzden ortada, Kürt ve Türk ulusalcılarının dayanışma içinde yaydığı “Kürtler ABD’nin petrol bekçileridir” lafını ne zaman ve nerede söylemiş Fidel? Buna ilişkin bana bir tane yazılı ya da kayıt altına alınmış bir şey gösterebiliyor musunuz? Gösteremezsiniz, yok çünkü. Yani baştan söylemeliyim ki hiçbir manası yok bu sözün. Çünkü Fidel böyle bir şey söylememiştir, eğer hiçbir dedikoduyu ciddiye almıyorsanız.
Ama ben bununla kalmadım; bu dedikodunun nasıl çıktığına da bulmak istedim. Bu sözün kaynağının Esenyurt eski belediye başkanı Gürbüz Çapan olduğu yazıyordu. Bir arkadaşım aracılığıyla kendisine ulaştığımızda anlattı: “Yıl 1995 ya da 1996; Belediyeler Birliği olarak Küba’ya gittiğimizde Türkiye delegasyonu içinde Kürt illerinin belediyeleri, Kürt delegasyonu olarak katılmak istediklerini söylediler. Bunun üzerine Dışişlerinden bir yetkili gelip, ‘Türkiye’nin sömürgeciliğe karşı çıkışını önemsediklerini’ vurguladı. Ayrıca ‘Kürt mücadelesini de çok önemsediklerini ama bu toplantıya ayrı bir delegasyon olarak düzenleme açısından katılamayacaklarını fakat kendilerini misafir olarak ağırlamak istediklerini’ söyledi. Ayrıca ‘Genel sekreterimiz de Ortadoğu sürecini yakından izliyor, umarız Kürt hareketi ABD’nin petrol koruyucusu olarak hareket etmez diyor’ dedi.” Hepsi bu. Yani heyet o esnada Fidel’i, eğer odada asılıysa, en fazla fotoğrafından görmüşlerdir (ki ben Küba’da hiçbir yerde asılmış Fidel fotoğrafı görmedim) Yani Fidel bu dedikoduda bile böyle bir şey söylememiştir. Dışişlerinden bir yetkilinin sözleridir bunlar. İnternette yazılan “Kobane için böyle demiş” diye bir şey zaten mümkün olamaz. Yıl en fazla 1996’dır ve Rojava-Kobane’nin bugünkü hali hiç kimsenin hayallerinde bile yoktur. Ayrıca gençler için hatırlatmalı ki Kürt federasyonu, otonom bölgesi ve yönetimi de yoktur o yıllarda. Sadece çekiç güç ve uçuş yasağı yıllarıdır. Bu, Fidel’in değil, Küba Dışişleri Bakanlığından birisinin söylediği sözlerin de Barzani yönetimi için ne derece doğru olup olmadığını size bırakıyorum. Bu durumda, tarihsel bir analizde tamamen geçersiz de olsa “dedikodu”da da olan budur. (Kürt heyetindeki belediye başkanlarından biri de Osman Özçelik’tir.)
Fidel’in Saddam’ın dostu olduğuna dair bir başka dolaşan yanda gördüğünüz Fidel ile Saddam fotoğrafıdır. Bu fotoğrafta yıl 1979’dur. Saddam Küba’yı ziyaret etmiştir. O zamanlar BAAS partisinin ‘sosyalist’ çizgisi geçerlidir ve ABD’ye karşı Saddam, Sovyetler Birliği ile hareket etmektedir. Halepçe’den 9 yıl öncedir – böyle tek tek açıklamak bile garip geliyor ama bu kadar zavallı bir tarih anlayışı karşısında ne yapılabilir ki… Çok uzun söz söylemeden, bu durumda, bir diğer fotoğrafı göstermek istiyorum politik hayata ilişkin fazla tartışmamak için. Bu fotoğraf da Molla Mustafa Barzani ile Saddam’ın fotoğrafıdır. Aynı şekilde yılları bir torbada karıştırır, yani tarihi imha ederseniz, Molla Mustafa Barzani’ye de Saddam’la bu fotoğrafı nedeniyle Kürt düşmanı diyebilirsiniz!
Bir başka noktaya gelirsek, ABD’nin Irak işgali sırasında işgal karşıtı olmak Kürt düşmanlığı mıdır? Hele hele Küba gibi yıllardır ABD işgali tehlikesinde olan, hatta ABD’nin Domuzlar Körfezi çıkartmasıyla doğrudan denediği ve yüzlerce kez başka yöntemlerle yok etmeye çalıştığı bir ülkenin, ABD’nin bir ülkeyi işgal etmesine karşı çıkmaması mümkün müdür? Dünyanın bütün sol hareketleri, halkları ABD’nin Irak işgaline karşı çıkarken Kürt düşmanı mıdır? Hatta Türkiye’de Kürt hareketi, o zamanki adıyla HADEP ve DEHAP, Irak işgaline karşı mesela ABD elçiliğine siyah çelenk bıraktıklarında Kürt düşmanı mıydı?
Fidel, bütün ezilen halkların dostudur. Biraz araştırmak isteyenler, Irak KDP’nin, İran KDP’nin kaç yılından beri Küba ile ilişkiler kurduğunu araştırsın. Yazı çok uzadı. Bu yüzden Küba’nın Halepçe katliamına karşı sessiz kaldığı yalanına bakalım. Halepçe katliamı bütün dünyada olduğu gibi BM’nin genel konseyinde de oy birliği ile lanetlendi. Ancak Küba sadece resmi açıklamalarla kalmadı. BM’nin bu kararı vermesi gibi Halepçe dehşetinin dünyanın anlamasını sağlayan komisyonun sözcüsü Kübalı hukukçu ve diplomat, Miguel Alfonso Martinez’den başkası değildi ve tabii ki Küba hükümetinin bir görevlisi olarak oradaydı. Bu yüzden Küba devrimi ve Fidel’in Halepçe’ye sessiz kaldığını söylemek en hafif deyimle bilmemezliktir.
Fidel, Kürt düşmanı değildi tabii ki, hiçbir halka düşman olmadığı gibi. Fakat ‘Kürt ve Devrim’ kelimeleri yan yana geldiğinden rahatsız olanlar mı var?
Ya da “Fidel” ve bugün için onun simgelediği “Devrim”in düşmanları mı?