CHP’li Karakaş: Muhalefet iktidarın tuzağına düşmemeli
DİHABER / 09:05 31 Ocak 2017
ANKARA - İktidarın referandum sürecinde "Hayır" diyen kesimleri “aralarındaki çelişkileri derinleştirerek” karşı karşıya getirmeye çalıştığı uyarısında bulunan CHP'li Ercan Karakaş, “Muhalefet partileri bu tuzağa düşmemeli” dedi.
Anayasa referandumu yaklaştıkça "Evet" ve "Hayır" üzerinde şekillenen cepheler, seçmen karşısına çıkmasalar bile taktik ve stratejileri üzerinden birbirini yoklamaya başladı. AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu "Evet" cephesinde birbiriyle çelişkileri olan toplumun değişik kesimleri de farklı gerekçelerle "Hayır" kampanyası yürüttüğünü açıklamaya başladı. Bu noktada iktidar partisi, muhalefeti karşı karşıya getirmek ve özellikle de CHP ve HDP arasında çelişkileri derinleştirmek için açıklama ve beyanlarını yoğunlaştırdı. Başbakan Binali Yıldırım, uzun süredir “kriminalize edilen” HDP’yi kast ederek, “CHP teröristlerle iş tutuyor” suçlamasında bulundu. Bu da zaten HDP ile görünmekten çekinen CHP üzerinde etkide bulunacağı ve muhalefeti karşı karşıya getirebileceği kaygılarına neden oldu.
Konuya ilişkin görüşlerini paylaşan ve siyasi olarak oldukça önemli bir deneyime sahip olan eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş, aynı hassasiyete dikkat çekti. Daha önce SHP’de yer alan, iki dönem bakanlık yapan, Alman Sosyal Demokrat Partisi'nde 10 yıl görev almış ve kısa süre öncesine kadar CHP Genel Başkan Yardımcılığı gibi görevler üstlenen Karakaş, iktidarın öteden beri, “düşmanlaştırma” politikası yürüttüğünü ve stratejisini bunun üzerine kurduğunu belirtti.
'MUHALEFET İKTİDARIN TUZAĞINA DÜŞMEMELİ'
İktidarın aynı zamanda düşmanlaştırdığı kesimleri bir birine karşıya getirmeye çalıştığını vurgulaya Karakaş, "Özellikle muhalefetin bu oyuna gelmemesi lazım. Bu referandum sürecinde de iktidarın yaptığı değişiklikler savunulacak şeyler değil. ABD’de de tek adamın neye yol açtığını görüyoruz. İçerik olarak söylem olarak çok zayıf oldukları için öteden beri düşman gördükleri bu partileri düşmanlaştırmaya ve karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Muhalefet partilerinin bu konuda uyanık ve dikkatli olması gerekiyor” dedi.
'HERKES KENDİ ÇALIŞMASINI YÜRÜTECEK'
Halen Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Onur Başkanlığı'nı yürüten Karakaş, nasıl bir "Hayır" çalışmanın yürütülmesi gerektiğine ilişkin de, şunları dile getirdi:
“Çok farklı kesimler bu referandumda 'Hayır' diyecek. Getirilen şey tek adam rejimi. Bu yüzden toplumun geniş bir kesimi karşı çıkıyor. 'Hayır' diyen herkesim, kendilerinin etkili olduğu alanlarda kampanya yürütmeliler. Kampanya süresince bilgi alış verişinde bulunmalılar. Bu çalışmayı yürütecek STK’ler desteklenmeli. Bütün 'Hayır' diyen kesimlerin çalışmalarını bir şekilde koordine etmek de belki gerekecek. Sol parti açıklamasını okuduk, ‘herkes etkili olduğu alanda çalışmaya yoğunlaşmalı. Herkesime hitap etmeliyiz’ diyorlar bunu destekliyorum.
Sendikacılar, sanatçılar 'hitap ettiğimiz kesimlere gideceğiz' diyorlar. CHP, HDP, Saadet Partisi, sol sosyalist partiler… Bunlar geniş bir alana yayılabilir. HDP’nin çok etkili olacağı alanlar var.
SONUÇ HAYIR'LI OLACAK
Bu düzenleme iyi anlatılabilirse sonuçta 'Hayır' çıkacaktır. Yüz yıldır bir parlamenter sistem var eksikleri de var. Eğer insan hakları ve özgürlüklere dayalı katılımcı bir sistem istiyorsak, bunun yolu getirilen değişiklikten geçmiyor.
Doğrudan Cumhurbaşkanı çalışmalara katılacak. Buna karşı çıkmak lazım. Cumhurbaşkanı tarafsızdır bunu talep etme hakkımız var. Devlet imkanları ile çalışma yapmasına karşı çıkmak lazım. Hayati bir mesele var, Türkiye’de. Özgürlük diyen eşitlik diyen kesimin buna yoğunlaşması lazım. Farklılıklar var, var olduğu kadarıyla demokrasinin geriletilmesini görüyorsak, buna karşı çıkmamız lazım.
DEMOKRASİ BİR GÖREV OLARAK ÖNÜMÜZDE DURUYOR
'Hayır' oyu çıktıktan sonra bu 'Hayır' diyen kesimlerin bir araya gelerek, demokrasi sorunlarını masaya yatırması lazım. Şimdiye kadar uyguladığımız demokrasi yarım bir demokrasi, sorunlara yoğunlaşılması lazım.
HAYIR'DAN SONRA KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEMİZ LAZIM
Kürt sorununda uluslararası sözleşmeler var, dil kültür konusunda bir takım yeni girişimlere ihtiyaç var. Barış bizim için bir hedef olması gerekiyor. Barış ve demokrasi hayati meseleler. Bunlar birer değerdir ve bunu hem şimdi hem de daha sonra savunmamız gerekiyor.”