Sarıyıldız: Cizre savcısı da suça ortak oldu
DİHABER / 09:46 17 Şubat 2017
ŞIRNAK - “Sokağa çıkma yasakları” döneminde Cizre'de yaşananlara anbean tanıklık eden Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, bodrumlarda öldürülenler için “hukuka uygun” denilerek takipsizlik verilmesini, “Savcı da işlenen suça ortak oldu” dedi.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” döneminde yaralı halde sığındıkları bodrumda öldürülen yurttaşlardan Muharrem Erbek, Yasemin Çakmak ve Ramazan Biriman'ın ailesinin Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunun “hukuka uygun” denilerek takipsizlik kararı verilmesine tepki gösteren HDP Şırnak Milletvekili ve dönemin anbean tanığı olan Faysal Sarıyıldız, “Savcı da işlenen suça ortak oldu” dedi.
‘MESLEKLERİNE KADAR KAMUOYU İLE PAYLAŞTIK’
Cudi Mahallesi'nde birinci bodrumda bulunan ve aralarında yaralılarında olduğu 31 kişinin kimlik bilgilerini ve mesleklerini daha öldürülmeden kamuoyu ve devletin ilgili kurumlarıyla paylaştıklarını kaydeden Sarıyıldız, “ancak buna rağmen bu insanlar diri diri yakıldı” diye konuştu. Sarıyıldız, Bodrumda öldürülenlerden DBP Parti Meclisi üyesi Mehmet Yavuzel'in 30 Ocak 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığında bulunan vekillerle görüşürken kayıtlarının olduğunu vurguladı.
'SAVCIYA DELİLLERİ BİZ İLETTİK'
Tüm girişimlere rağmen kül olmuş bedenlerinin ailelere torbalar içinde verildiğini hatırlatan Sarıyıldız, şöyle devam etti: "Yakılarak yaşamlarını yitirenlerin ardından kaldıkları bodrumlarda giysilerinden parçalar kaldı. O dönem kamuoyunun baskısı sonucu savcı ancak olay yerinin yakınına gelebildi. Daha önce polislerin, askerlerin rahatlık girebildikleri, cansız bedenleri torbalara koydukları çıkardığı yere savcı, 'güvenlik yok' gerekçesiyle girmedi. Oysa avukatlarımız ve biz o zaman elimizde, avucumuzda taşıdığımız, torbalara koyduğumuz çocuklarımıza ait parçaları gelip bizzat dışarıda bekleyen savcıya verdik. Velev ki savcının hiçbir şeyden haberi yok, olup bitenlerden haberi yok, nerde olduğunu bilmiyor, o yıkımın niçin gerçekleştiğini bilmiyor. Oysa orada torbalara konulan ve kendisine gösterilen yanmış bedenler vardı. Savcı o nedenle, o vahamet nedeniyle bir soruşturma açmalıydı. Tüm bunlara rağmen bu kararın alınması nasıl bir ülkede yaşadığımızı, faşizmin tüm boyutlarıyla nasıl kurumlaştığı, kurumlarda bulunan hakim, savcıların her türlü insani değerlerden uzaklaşabildiğini gösteriyor."
‘BU BİR İNSANLIK SUÇU’
Dosyaya takipsizlik kararı vermenin ne anlama geldiğine de değinen Sarıyıldız, şunları dile getirdi: “Orada onca vahşeti uygulayan ölüm mangalarına, ölüm birimlerine, iktidar tarafından görevlendirildi. Kürdistan'da her türlü katliamı, her türlü suçu işleyebilirsiniz dendi. Bunun kendisi de bir insanlık suçudur. Bu kararı veren savcı, kararı korkudan mı vermiş, yoksa gerçekten bu iğrenç düzenin gönüllü bir dişlisi mi olmuş? Bu kararı vermekle insanlık suçu işlemiştir. Yarın öbür gün insanlığın çoktandır verdiği o karar ile birlikte biz inanıyoruz ki bu düzen aşılacak o savcı da bir gün yargılanacaktır. Bu iktidarın kendisi de o denli kirlenmiş bir iktidardır. Toplumun vicdanı ve demokratik bir şekilde işleyen kurumlar karşısında, bu kirleniş iktidara hizmet sunan yargıç ve memur takımı da cezalarını alacaktır. Bu skandal bir kararıdır. Bir vahşet, bir insanlık suçu daha aleni bir şekilde işlenemezdi. O savcının da en az orada çocuklarımızın üzerine tetik çeken, yakan, üzerlerine benzin döken İŞİD ruhlu ölüm mangaları kadar suçlu olduğunu söylemek istiyorum. Bir sonuç alacağımızı bilsek o savcı hakkında hemen suç duyurusunda bulunurduk. Ancak hukuk mercileri bu faşist düzene teslim olmuş durumunda."
'GİZLİ TANIK VE POLİS İFADELERİNİN ESAS ALINMASI SKANDAL'
Verilen kararın polis tutanakları ve gizli tanık ifadelerine dayandırılmasına da tepki gösteren Sarıyıldız, “Yanmış 143 insanın bedenleri savcının gözü önünde ve talimatıyla hastaneye kaldırılmış olmasına rağmen bu kararı polis ve gizli tanıkların ifadelerine dayandırması skandaldır” dedi.
Kararın hukuk ile ilgisi olmadığını da sözlerine ekleyen Sarıyıldız, "Gün gelecek bu savcılar yargılanıp cezalandırılacaklar. Çünkü bunlar görevlerini kötüye kullanmakla yetinmediler. Aynı zamanda insanlık suçu işlediler" diye belirtti.