Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Xerabê Bava’dan durmayan çığlık: Bir çare bulun, evler ateşe veriliyor, taranıyor

 

 

Xerabê Bava’dan durmayan çığlık: Bir çare bulun, evler ateşe veriliyor, taranıyor

 

DİHABER / 16:36 19 Şubat 2017

 

MARDİN - Nusaybin’in Xerabê Bava köyünde bir haftadır süren ablukada dün gece ambulansla hastaneye kaldırılan Y.B., 90’larda dahi böyle bir zulüm görmediklerini söyledi. Eşi gözaltına olan S.T., “Eşim gözaltına alınmadan önce onunla konuştum. ‘Bir çare bulun bana, 4 taraftan tarıyorlar’ diye haykırdı” dedi. Telefonla ulaştığımız H.Ş., ise, evlerin ateşe verildiğini kaydetti.

Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xerabê Bava (Koruköy) köyün bir haftadır özel hareket tarafından abluka altında. Köyden ambulans dışında kimsenin çıkışına izin verilmezken, ev ve ahırların ateşe verildiği öğrenildi. Köyden dün akşam saatlerinde yediği yemekten zehirlenmesi sonucunda ambulansla Nusaybin Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Y. B., “Ben dün akşam yediklerimden zehirlenip etkilendim. Öyle çıktım. Zaten daha önceden de midemden rahatsızlığım vardı” dedi.

Yasak ilan edilen gün böyle bir durumun yaşanmadığını yasak kaldırıldıktan sonra bu olayların yaşanmaya başladığını anlatan Y.B., köyde dışarıya çıkana ateş açıldığını kaydetti.

‘HAYVANLARIN SESİ GELDİKÇE İÇİMİZE ATEŞ DÜŞÜYORDU’

Y.B., “Hayvanların sesleri yükseliyordu. Biz en çok da onların derdine düştük. Zaten 1 aydan fazla süredir köyde su sorunu vardı. Biz kuyulardan su ihtiyacımızı gideriyorduk. Zaten erkeklerin çoğunu gözaltına aldılar. Hayvanların sesi geldikçe içimize ateş düşüyordu. Çok zor. İnsanların hayvanlarına bakmasına bile izin verilmiyor. Biz geçimimiz hayvancılık ile yapıyoruz. Köydekilerin başka geçim kaynağı yok.” diye ifade etti.

‘90’LARDA BÖYLE ZULÜM GÖRMEDİK’

Evlere ateş açıldığını sözlerine ekleyen Y.B., ağabeyinin gözaltına alındığını ve 90’lı yıllarda bile böyle bir zulüm görmediklerini dile getirdi.
Bütün evlerin kapılarını kırdıklarını vurgulayan Y.B., “Ben zehirlendiğim için kızım ambulansı aradı. Onlar da bize nerede olduğumuzu sordular. Biz de caminin yanında olduğumuzu söyledik. Kapıya çıktığımda askerler gelip benim üzerimi aradı, yeniden kimliğime baktılar. Öyle ambulansa binip geldim. Kızımın bile benimle gelmesine izin vermediler. Hastanede tedavi ettiler” diye belirtti.

‘YAŞLI İNSANLARI DAHİ GÖZALTINA ALIYORLAR’

Komşuların birbirinden haber alamadığını ifade eden Y. B., telefon dahil tüm iletişim araçlarının kapalı olduğunu belirtti. Y.B., anlatımlarını şöyle sürdürdü: “Özürlü olan bir köylümüz var, yolda yürüyemiyor, yatalaktır. Onun kızını gözaltına aldılar. Yani o kişi tek başına evde ve tek bir ihtiyacını dahi gideremiyor. 70-80 yaşındaki insanları da gözaltına alıyorlar. Bu durum kabul edilemez.”

‘KENDİ KÖYÜNE DÖNEMİYOR’

Köyün ablukaya alınmadan 1 hafta önce Kıbrıs’ta okuyan çocuklarının yanına gittiğini dile getiren S.T. (60) ise, yasak başladığı gün Nusaybin’e geldiğini, bu yüzden köye eşinin yanına gidemediğini söyledi.
Eşinin de işkence ile gözaltına alındığı bilgisini paylaşan S.T., dün gece de kızının evinde iken Nusaybin’de bulunan evlerine polisler tarafından baskın yapıldığını, komşudan anahtarı istemek yerine evlerinin kapısının kırıldığını, polislerin tüm evi dağıttıktan sonra gittiklerini kaydetti.
Yaşlı ve şeker hastası eşinin yaşamından endişe duyan S.T., şunları söyledi: “Evim barkım köyde. Kimse ne eve gidebiliyor, ne köyden bilgi alabiliyor. Hayvanlarım içerde, ölüler mi, sağlar mı? Bilmiyoruz. 4 bir yandan evleri taramışlar. Eşim gözaltına alınmadan önce onunla konuştum. Feryat, figan ediyordu; ‘Bir çare bulun bana, 4 taraftan tarıyorlar’ diye haykırdı. Döverek Nusaybin'e getirdiklerini duyduk. Diyabet hastası zaten, gözaltına almışlar. Benle eşim tek kalmıştık burada.”

‘9 GÜN OLDU BİR HABER ALAMADIM’

Çocuklarının okulundan dolayı bir evlerinin hep Nusaybin’de olduğunu, yasak zamanı burada kalamadıklarını anlatan S.T., “İzin verseler şuan köye giderdim. Bugün 9 gün oldu hayvanlarım içerde haber alamıyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Köyden bize verilen bilgiler, evler yakılmış, insanların evlerine kurşunlar yağdırıyorlar. Samanlıkları yaktıklarını söylüyorlar. Kimse dışarı çıkamıyor. Hasta olan 10 kişiden birinin hastaneye gitmesine izin veriyorlar. Diğerleri hepsi hasta bekliyor. Ekmek yok, su yok hayvanların inleme sesleri geliyor. Hayvanların insanlardan ne farkı var? Onlar da can. Hayvanlar da insanlar da mahsur kalmış. Kimse bu köyün havarına neden koşmuyor?” diye konuştu.

‘90’LARDA GÖRMEDİM’

90'larda benzer şekilde köydeki evleri basıp arama yapıldığını, ancak bu şekilde tümden köylerinin ablukaya alındığına şahit olmadıklarını ifade eden S.T. “Şimdi yaşanan bu. Ne insan, ne de hayvan çıkamıyor. Ölsen de kalsan da köyden çıkamıyorsun. Ben ineklerimi, tavuklarımı paraya değişmem. Şimdi hepsinin yakıyorlar. İçimiz yanıyor” dedi.
Köyden hastaneye gelmek için çıkanlardan biri olan N.D. bu sabah saatlerinde köylerine 5 kilometre uzaklıkta bulunan Uçkaya köyünden tanıdıklarının kendilerini aradığını ve “Köyden insan bağırışları ve dumanlar yükseliyor” dediğini belirtti.

‘NE YAPACAĞIMIZI BİLMİYORUZ’

Köyden telefonuna ulaştığımız H.Ş., isimli köylü, 9 gündür hala askerlerin tek tek evleri gezerek aramalar yaptığını kaydetti. H.Ş., şunları aktardı: “Aradıkları evlerde bir şey bulamayınca, bu kez evdeki erkekler başta olmak üzere herkese şiddet uyguluyorlar. Eşimi de gözaltına aldılar. Götürürken kafasını iki kez kapıya vurdular. Eşimi götürürlerken nereye götürdüklerini, ne için gözaltına aldıklarını dahi söylemediler. Götürürken kafasını vurdukları için beyin kanaması geçirmiş olabilir. Çok korkuyoruz.”

Evden dışarıya çıkamadıkları için diğer evlerde neler yaşandığını öğrenme şansları olmadığını da ifade eden H.Ş., “Biz dışarıya çıkamıyoruz ama evleri yaktıklarını biliyoruz. Kimlerin evini yakıyorlar bilmiyorum. Caddelere öldürülen hayvanları atmışlar. Biz de kendi hayvanlarımız ne halde bilmiyoruz” diye belirtti.

‘ÇOCUKLAR KORKUDAN BATTANİYE ATINDN ÇIKAMIYOR’

H.Ş., şunları dile getirdi: “Çocuklarımız perişan oldu içeride, ne su var ne yiyecek ekmek. 5 çocuğum, kaynanam, eltim yaşamını yitirdiği için onun da 3 çocuğu ve bir kardeşim yanımda. Bir ev bile bırakmadılar, yıkık evleri bile arıyorlar. Çocuklarım çok korktu, battaniyenin altından çıkamıyorlar. Bizim köyümüzden çıkmamıza dahi izin vermiyorlar. Ne yapacağımızı bile bilmiyoruz.”