HDP’li vekil Baluken tekrar tutuklandı: Hukuksal tarifi yok
Dihaber / 17:38 21 Şubat 2017
DİYARBAKIR - Ankara’da hastane çıkışında gözaltına alınarak SEGBİS üzerinden Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken tutuklandı. Baluken, 22 gün sonra tekrar tutuklanması için “Hukuksal olarak tarif edemiyorum” dedi.
Geçirdiği ameliyat sonrası hastaneden çıkarken gözaltına alınan HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Milletvekili İdris Baluken getirildiği Ankara Adliyesi’nde hakkında yakalama kararı veren Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne SEGBİS üzerinden ifade verdi. Mahkemedeki ifadede avukatları hazır bulundu. Kimlik tespiti ardından başlayan duruşmada ilk olarak söz alan avukat Mesut Beştaş, kaynağını hukuktan ve yasalardan almayan mahkeme kararları muşru olmayacağını belirterek, “hukuka ve kanuna dayanmayan kararlar hiçlikle maluldürler. Hal böyleyken hiçbir mevzuatta yeri olmayacak şekilde 30 Ocak 2017’de verilmiş mahkeme ara kararının 15 Şubat 2017’de kaldırılması hukuksuzluğun dışa vurumunum en açık şeklidir. Hiçlik ile malul bu durumun tespiti, sayın mahkeme aksi kanaaate ise hangi hükme dayanarak tahliye kararından 17 gün sonra yakalama kararı verdiğinin açıklanmasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme 3 günlük itiraz süresinin itiraz edilen mahkemeyi ilgilendirdiği, itiraz incelemesi için herhangi bir süre sınırlaması olmadığını ileri sürerek talebi reddetti.
Ardından Baluken’in savunmasına geçildi. Savunmasında yaşanan hukuksuzluğa dikkat çeken Baluken’in savunması şöyle:
‘HUKUKSAL OLARAK TARİF EDEMİYORUM’
“Şu an karşınızda dokunulmazlığı bulunan bir milletvekili olarak duruyorum. Hükümet hukuka aykırı şekilde dokunulmazlıkları kaldırdı. Bu süreçte cerrahi bir operasyon geçirdim. Her şey böylesi ortadayken hakkımda böylesi bir karar alınmış olmasını hukuksal olarak tarif edemiyorum. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin devam eden yargılamada hakkımda 3 ay tutuklu kaldıktan sonra hakkımda tahliye kararı verdi. Ben parti üyeliği ve milletvekili üyeliği dışında illegal herhangi bir yere üye değilim. 8. Ağır Ceza Mahkemesinin tahliye kararından sonra herhangi bir delil ortaya çıkmadan verilen tutuklama kararını da hukuka aykırı buluyor, kabul etmiyorum. İddianameye konu olan eylemler legal, yasal, demokratik çalışmalardır. Konuşmalarım çoğunu da meclis kürsüsünde de yapmıştım. Ameliyat olduğum için hakkımda çıkarılan yakalama kararını inceleyemedim. Ancak demokratik özerklik ile ilgili konuşmalarım karara gerekçe gösterilmiş ise demokratik özerklik parti programımızda yer alıyor. Bu konuda daha önce mahkemede gerekli savunmayı yapmıştım. Şimdi de savunma vermeye hazırım. Bu suçlamaları kabul etmem söz konusu değildir. Suçlamaları kabul etmiyorum. İddianamede yer alan suçlamalar demokratik siyasi faaliyetler kapsamında yaptığım çalışmalardır. Diyarbakır 8. ACM bu konunun araştırılması için meclise yazı göndermişti.
SUÇ İSE ANAYASA MAHKEMESİ KARAR VERMELİDİR
DTK’de yaptığım konuşmamda geçen ‘demokratik özerklik’ ifadesi HDP parti tüzüğünde var ve Meclis Anayasa uzlaşma komisyonuna da sunmuştuk. Biz demokratik özerkliği bütün Türkiye için çözüm projesi olarak sunmuştuk. Parti tüzüğü kapsamında yaptığımız çalışmalar nedeniyle suçlanıyoruz. Bu suç ise kararını verecek olan Anayasa Mahkemesi’dir. Şu anda referanduma götürülen cumhurbaşkanlığı sistemi ne kadar suç teşkil ediyorsa, demokratik özerklik de o kadar suç teşkil ediyor. Demokratik özerklik içerikli konuşmaları daha önce meclis kürsüsünde yapmıştım. Bu nedenle bu yasama dokunulmazlığı değil yasama sorumsuzluğu kapsamında ele alınmalıdır.
FELÇ TEHLİKESİ VAR
Cezaevi koşullarından kaynaklı sağ ayağımda yaşanan bir rahatsızlık nedeniyle kısmi felç geçirdim. Bu nedenle hastanede cerrahi bir müdahale yapıldı bana. Şu an halen tedavim devam ediyor. Hastaneden apar topar çıkmamamızı takiben gözaltına alınıp sorguya çıkarılmam hukuka aykırıdır. Bu kısmi felcin kalıcı hale gelmemesi için fiziki tedavi görmem gerekiyor. Bunlar ortadayken apar topar hastaneden çıkmaya zorlandım. Zorla mahkemeye getirildim. Bu durum içinde bulunduğumuz tabloyu özetliyor zaten. Bu şekilde getirilmem hukuki değil. Tutuklanmam durumda sağlığım aksayacak ve felç tehlikesi geçirebilirim. Yaşadığımız bu tablo Türkiye’nin 21’inci yüzyıl vizyonuna yakışmıyor. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin daha önce hakkımda verdiği tahliye kararının uygulanmasını ve yakalanma kararının kaldırılmasını talep ediyorum.”
‘MAHKEME YETKİ GASPI YAPTI’
Baluken’in savunmasının ardından söz alan Avukat Serdar Çelebi, Baluken’in yargılamakla yetkili mahkemenin Diyarbakır 8.Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu belirterek, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin davanın esasına girerek müvekkiline yöneltilen suçun vasfını değiştirme yetkisi olmadığını, mahkemenin verdiği kararla yargılamayı yapan mahkemenin yetkisini gasp ettiğini vurguladı. Avukat Mesut Beştaş ise, “Şu an ne diyeceğimi bilemiyorum. Kendinizi yargılamaya yapan asıl mahkemenin yerine koymanızı nereden tutarsak tutalım karşımıza benzeri olmayan bir hukuksuzluk, bir karar olarak çıkıyor. Kanun diyoruz olmuyor, KHK diyoruz olmuyor, yasa diyoruz olmuyor, Yargıtay içtihattı diyoruz olmuyor ne diyelim. Demek ki karar başka yerlerden alınıyor” dedi. Avukat Pınar Akdemir de, mahkemenin müvekkiline yöneltilen suçun vasfı ve mahiyeti konusunda değerlendirme yetkisi olmadığını, mahkemenin doğal hakimlik ilkesini ihlal ettiğini vurguladı.
MAHKEME YENİ BİR SUÇ ÜRETEREK DAHA ÖNCE VERİLEN TAHLİYE KARARINI YOK SAYDI
Avukat savunmalarının ardından mahkeme heyeti kısa bir ara verdikten sonra kararını açıkladı. HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken hakkında “Örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklama kararı veren mahkeme heyeti, kararının gerekçesini şöyle açıkladı: “Sanık İdris Baluken üzerine atılı silahlı terör örgütü üyeliği suçunu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması, (sanığın PKK/KCK silahlı terör örgütünün çıkarları doğrultusunda yoğunluk arz edecek şekilde propaganda yürüttüğü, bu tarz eylemlere destek verdiği ve katıldığı, DTK’nin örgüt tarafından ilan edilen kararlarını destekler mahiyette açıklamalarda bulunduğu, PKK/KCK silahlı terör örgütünün devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmı devlet idaresinden ayırmaya mahtuf, üniter yapısına aykırı faaliyetler içeresinde olduğu, sanığın PKK/KCK terör örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiği, yine ülkenin doğu bölgelerinde yer alan bazı yerler için özerklik ilan eden DTK’ya üye olup toplantılarına katıldığına ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, söz konusu suçun CMK’nın 100/3 maddesinde sayılan suçlardan olması, sanığın alması muhtemel cezaya ve tüm dosya kapsamına göre adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı, dosya içeriğindeki mevcut kanıt durumuna göre tahliye kararına söz konusu suç bakımından itiraz yerinde görüldüğünden sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına” denildi.
22 GÜN ÖNCE TAHLİYE EDİLMİŞTİ
Baluken, ağırlaştırılmış ömür boyu müebbet ve 18 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşmasının görüldüğü 30 Ocak’ta Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye etmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, aynı gün tahliye kararına itiraz etti. Baluken hakkında verdiği kararı yerinde olduğu gerekçesiyle itirazı reddeden mahkeme, itirazın değerlendirilmesi için dava dosyasını bir üst mahkeme olan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Savcılığın itirazını dava dosyası üzerinden değerlendiren mahkeme, 15 Şubat’ta Baluken hakkında tutuklanmasına yönelik yakalama kararı çıkardı. Mahkeme kararına, Baluken’in “PKK ve KCK talimatları doğrultusunda hareket ettiği”, üzerine atılı “örgüt üyeliği” ve DTK’ye üye olup toplantılarına katıldığına dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren delillerin varlığını gerekçe göstermişti.