Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Ekmek de istiyoruz, Gül de!

Ekmek de istiyoruz, Gül de!

 

Ekmek de istiyoruz, Gül de!

 

'8 Mart: Kadının, kendini yeniden yarattığı gün' yazı dizimizde 8 Mart’ın dünya ve Türkiye’deki ilk kutlamalarının tarihçesini irdeledik.

 

Yusuf NAZIM / Evrensel / 08 Mart 2017 03:36

 

Ocak 1912; Massachusetts, Lawrence tekstil işçileri grevi

Amerika’nın Massachusetts eyaletindeki Lawrence, kırk farklı ulustan işçilerin çalıştığı dünyanın en büyük tekstil fabrikasıdır. Bir tekstil devi olan Lawrence, tek başına ABD’deki tekstil endüstrisini önemli ölçüde yönlendirmektedir.

Haftalık çalışma ücretinin 8.76 dolar olduğu fabrikada, işçilerin yarısı zaten kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. Bunların haftalık ücretleri ise 6 dolar’dır. ABD’de, 1 Ocak 1912’de çıkan yeni iş yasasıyla kadın ve çocuk işçilerin haftalık çalışma saati 56’dan 54’e düşürülür. Zaten çok ağır olan çalışma koşulları altında yaşamlarını güçlükle sürdüren işçiler buna sevinirler. Bu küçük yasal iyileştirme bile onlar için çok büyük değerdedir.(1)

Ne var ki, fabrikadaki Polonyalı işçiler iki hafta sonra, haftalık çalışma saatlerinin düşürülmesi karşılığında, ücretlerinde yüzde 3.5 oranında düşüş olduğunu fark ederler. İşçiler arasında büyük bir öfke dalgası yayılır. Polonyalı işçilerin ilk tepkisi işi bırakarak yürüyüş yapmak olur. Tarih 11 Ocak 1912’yi göstermektedir.

Ertesi gün, Washington Mill adlı yün şirketi çalışanları da aynı kesintinin kendi ücretlerinden de yapıldığını görürler. Böylece uygulamanın,  Lawrence’ın diğer atölyelerinde de olduğunu gören Lawrence işçileri buralarda da iş bırakmaya başlarlar. Derken grev bütün Lawrence fabrikalarına yayılır. İşçiler hızla komiteler kurarlar. 14 ulusun işçilerinden oluşan 56 kişilik bir ana komite grevin bütün sorumluluğunu üstlenir.

Talepleri, 54 saatlik haftalık çalışma saati, yüzde 15 ücret artışı, fazla mesai karşılığında çift ödeme, eşit işe eşit ücret olarak belirlenir.

Grevin öncüleri büyük oranda kadın işçilerdir. Grev boyunca yayımlanan bütün bildiriler tam 25 farklı dile çevrilir.

Grevci kadın işçilerin seçtikleri slogan, “Bread and Rose”; yani “Ekmek ve Gül”dür.

Ekmek, kadınların ekonomik taleplerinin, gül ise daha iyi bir yaşamın ifadesidir. Dolayısıyla kadınların istediği şey; “ekmek de istiyoruz, gül de” sloganıyla özetlenmiştir.

ABD sanayi işçileri tarihinde çok önemli bir yer tutacak olan grev, önemli kazanımlarla sonuçlanır. Bu grev, her ne kadar yasal güvenceye bağlanamadığından kazanımlarının birçoğunu sonradan kaybetseler de, kadın işçilerinin örgütlenme, mücadele ve direnişi tarihinde önemli izler bırakacaktır.(2)

1917, Şubat Devrimi’nden

1917, Şubat Devrimi’nden

PETROGRAD TEKSTİL İŞÇİLERİNE ADANAN GÜN: 8 MART 1917

1914 yılında başlayan dünyayı yeniden paylaşım savaşı bütün hızıyla sürmektedir. Bu arada, Amerika ve Avrupa kıtasında işçi hareketleri hızlanırken Rusya da çok hareketlidir.

Petrogradlı tekstil işçisi kadınlar, eski Rus takvimiyle 23 Şubat’ta yani 8 Mart 1917’de tüm işyerlerinde birden greve çıkarlar. Grevler kent çapında büyük bir direnişe dönüşür. Tarihe, ünlü Şubat Devrimi olarak geçecek olan ve Rusya’daki çarlık rejimine karşı başlayacak direnişin kıvılcımıdır bu. Grevin arkasından Şubat Devrimi ilerleyecek, ardından 1917 Ekim Devrimi’nin koşullarını hazırlayacaktır.

1917 Ekim Devrimi’nden sonra kurulan Sovyetler Birliği, o güne kadar kazanılmış bütün kadın haklarını koruyup ilerletmeye çalışır.

1922 yılından itibaren, 8 Mart 1917 tarihindeki Petrogradlı kadın işçilerin direnişine atıfta bulunarak 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak resmileştirilir.(3)

Bu tarihten sonra başta sosyalist ülkelerde olmak üzere tüm dünyada 8 Mart Emekçi Kadınların Uluslararası Dayanışma ve Mücadele günü olarak kutlanmaya devam eder.

Tam 56 yıl sonra, 16 Aralık 1977’de ise Birleşmiş Milletler 8 Martı “emekçi” sıfatından özenle ayırır ve ”Dünya Kadınlar Günü” olarak ilan eder.

Kavramların içini boşaltmak bazen işe yaramaktadır. 1911 yılında New Yorklu kadın işçiler ekmek de talep etmişlerdi, gül de… Oysaki çağımızın modern kapitalist sınıfı, Birleşmiş Milletlerin bu kararıyla, kadınların sadece gül ile yetinmesini arzu eder.  

O tarihten bu yana bir çekişme yaşanır; bir yanda kadını emek mücadelesinden ayırmak isteyen egemenlerin 8 Mart gününü, kadınların sadece “tüketim”le yetinecekleri bir anlama hapsetme çabası… Öte yandan emekçi kadınların onu, gerçek tarihsel anlamıyla yorumlayarak kadınların uluslararası dayanışma ve mücadele günü olarak kutlaması…

Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarından

Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarından

RAHİME SELİMOVA VE CEMİLE NUŞİRVANOVA İLK 8 MART’I ANLATIYOR

8 Mart’ı ilk defa Türkiye’de kutlamak amacıyla, komünist kadınlardan iki kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova girişimde bulunurlar ve bir kadın birimi oluştururlar. Emekçi Kadınlar Günü’ne, bütün dünya komünistleri gibi, TKP içinde de başından beri önem verilmiştir. Bununla ilgili olarak, Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova kardeşlerin kendi imzalarıyla kaleme aldıkları yazı şöyle:
“1921 yılının şubat ayıydı. 1919’dan beri çalışmakta olan Ankara Türk Komünist Partisi güçlenmiş ve Moskova’da Komünist Enternasyonali’yle ilişki kurmuştu. Anadolu içerilerinde birçok illerde hücreler oluşturmuştu. Şubat ayının sonlarında, Komintern Kadınlar Sektöründen Klara Zetkin Yoldaşın imzası ile, 8 Mart Kadınlar Bayramını nasıl kutlamak gerektiğini gösteren bir talimatname almıştık. Buna göre, kapitalist ülkelerde kadınların öz insan haklarını istemeleri şiar edinilecekti. Ankara’daysa işsiz kadınların sayısı gittikçe artmaktaydı. Yıllardan beri erlerini (kocalarını), oğullarını savaşta yitirmiş olan Türk kadınlarının yaşam koşulları çok ağırdı. İş bulmak olanaksızdı. Uzun yıllar süren savaşlardan sonra Antanta devletleri Türkiye’yi tam mahvetmek için İstanbul’u ve Anadolu’nun batı ve güney bölgelerini işgal etmişlerdi. İstiklal Mücadelesi içinde Ankara’da kurulan B.M.M. Hükümeti de, Büyük Lenin’in yardımıyla dış düşmanlara karşı savaşı sürdürüyordu. Bu sıralarda Sovyet ülkesinden gelen yardımın Karadeniz sahilinden Ankara’ya kadar getirilmesini, kucaklarında silah ve askeri malzeme taşıyan Türk kadınları gerçekleştiriyorlardı. Bu kadınlar, erleri, oğulları, kardeşleriyle birlikte düşmana karşı çıkıyorlardı. Ama bu dönemde kendilerinin hiçbir toplumsal hakları yok-tu; yine de vicdanlarının sesine uyarak vatan müdafaasına katılıyorlardı. Türk kadınlarının insani ve toplumsal haklarını tanıyan tek örgüt, Komünist Partisiydi.

1921 yılının başlarında, Mustafa Suphi ve 14 arkadaşı, Türk burjuvazisinin eliyle Karadeniz’de boğularak feci bir biçimde yok edilmişlerdi. Bu olay derin bir nefretle karşılanmıştı. Bundan başka, Ankara’daki merkezi Komünist örgütünün 18 üyesi hapse atılmıştı. Bu gibi feci olaylar biz Komünist kadınları çok üzüyordu. Bir yandan burjuva cellatlarını protesto etmek, bir yandan da işsiz kadınların ağır durumlarının hafifletilmesini talep etmek amacıyla, Komünist Süleyman Selim yoldaşın Ankara dolaylarındaki bağında kadınların genel toplantısı yapıldı. 8 Mart Uluslararası Kadınlar Bayramının önemini açıklayan, Şerif Manatov Yoldaşın bildirisi oldu. İkinci sorun olarak, kadınların durumunu düzeltmek, onlara iş sağlamak için bir kadınlar örgütü seçildi. Önceden hazırlanmış olan tüzük onaylandı. Sonra B.M.M.’ye Türk Kadınları adına bir bildiri gönderilerek, Komünistlere, Mustafa Suphi ve arkadaşlarına gösterilen vahşilikler protesto edildi. Kadınlar örgütünün Ankara’daki ilk 8 Mart bayramı, Türk Komünist hareketi tarihin sayfalarında şerefli bir yer tutmaktadır.” (4)

İlerici Kadınlar Derneğinin bir gösterisi

İlerici Kadınlar Derneğinin bir gösterisi

DÜNDEN BUGÜNE TÜRKİYE’DE 8 MART

1921’deki Komünist Kadınlar Konferansı, Türkiye’deki sosyalist kadınlara bir görev yüklemiştir. Konferans kararları gereği iki kız kardeş 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü ile ilgili girişimlerde bulunurlar. Bu iki komünist kadın Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’dır. Bir kadın birimi oluşturarak çalışmalara başlarlar. Bu çalışmalar sonucunda, ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” Türkiye’de kutlanır. Sonraki yıllarda kutlamalar düzensiz bir şekilde gerçekleştirilir.

1975 yılında ve onu izleyen yıllarda ise daha yaygın ve kitlesel kutlamalar yapılır.

1975’de kurulan İlerici Kadınlar Derneğinin önemli çalışmaları olur. İlerici Kadınlar Derneği, kadın mücadelesini işçi sınıfı mücadelesinin bir parçası olarak görür. Onbeş bine yakın üyesi, 33 şubesi, 35 temsilciliği bulunan İKD’nin yayın organı “Kadınların Sesi” ise otuz beş bin tiraja ulaşır.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılamaz. Ancak 1984 yılından itibaren Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları yeniden başlar.

Sonraki yıllar 8 Mart, çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” ya da “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya devam edilir

Bu tarihsel misyon içerisinde kadınlar, işte bu yüzdendir ki, yüz yıl önce olduğu gibi hâlâ, ekmek de istemeye devam etmektedirler, gül de…

-BİTTİ-

(1) Harvard Üniversitesi, http://ocp.hul.harvard.edu/ww/lawrencestrike.html
(2) Kitap:The Great Lawrence Textile Strike/New Scholarship on the Bread & Rose Strike
(3) https://www.marxists.org/archive/lenin/works/1921/mar/04.htm
The Universty of Chicago, https://iwd.uchicago.edu/page/international-womens-day-history#1909 The First National Woman’s Day in the US
(4) Türkiye’de Sol Akımlar-I (1908-1925) Belgeler 2 (1991). sayfa 513, İstanbul: BDS Yayınları.