Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Asıl hedefleri Rojava'yı Kürtsüzleştirmek!

 

Asıl hedefleri Rojava'yı Kürtsüzleştirmek!

ANF / 10.10.2014

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türk devleti ile DAİŞ ortaklığının temel amacının "Rojava’yı Kürtsüzleştirmek" olduğunu belirterek, "Mevcut haliyle Kobanê’de uygulanan soykırımdır. Ancak hedef tüm Rojava’dır. Rojava’daki bu Kürtsüzleştirme başarılabilirse, sonrasında Başur da tümden Kürtsüzleştirilecektir" dedi.

Bayık'ın  Yeni Özgür Politika ve Azadiya Welat gazetesinde "Kültürel soykırımcı Türkiye" başlıklı Kürtçe makalesi şöyle:

Kobanê’ye yapılan saldırı bir soykırım saldırısıdır. Bu saldırı hem Kürtler katledilerek hem de yerlerinden göçertilerek yapılıyor. Bunu 1915 yılında Osmanlı devleti Ermenilere karşı gerçekleştirmişti. Şimdi de Türk devletinin desteğiyle Kürtlere karşı yapılıyor. Kobanê’den Kürt halkının göçertilmesi Türk devleti IŞİD ortaklığıyla gerçekleştirilmiştir. Daha önce Şengal’deki Êzıdi Kürtler de tümden göçertilerek kültürel soykırım hedeflenmişti. Her nedense bu soykırım üzerinde fazla durulmuyor. Ermeni soykırımının benzeri Kürtler üzerinde uygulandığı halde dünya seyirci kalıyor.

Göçertme yaparak soykırıma uğratma bir Türk yönetim tarzı haline gelmiştir. Türk egemenleri tarihi, bir yönüyle de halkları yerinden yurdundan ederek fiziki ve kültürel soykırıma uğratma tarihidir. 1990’lı yıllarda kirli savaşla altı milyon Kürdü yerinden yurdundan etme bu zihniyetle gerçekleştirilmiştir. Malatya, Maraş, Sivas, Dersim ve Erzincan’da Kürtlerin büyük çoğunluğu bu amaçla göçertilmiştir. Son yıllarda Kürdistan'a yapılan barajlar da kesinlikle kültürel soykırım ve askeri amaçlıdır. Kürdistan'da var olan ekonomiyi yıkma ve talan ekonomisini hakim kılmaları da kültürel soykırım amaçlıdır. Bu yönüyle Kürdistan'da uygulanan sömürgeciliğin temel amacı Kürtleri kültürel soykırıma uğratmaktır. Türk devleti Kuzey Kürdistan'da göçertmeyle soykırımı yaygınlaştırma stratejisi ve planlamasından vazgeçmemiştir.  

Türk devleti şimdi bu kültürel soykırımcı politikalarını Güney Kürdistan ve Rojava’ya ihraç etmiştir. Buralardaki kültürel soykırımı da şimdi IŞİD’e havale etmiştir. IŞİD Musul’u ele geçirince yüz binlerce Kürt yerinden yurdundan olmuştur. KDP bunu ortaya koymuyor. Musul ve Şengal’den yüz binlerce Kürt göçertilmiştir. Bu da kültürel soykırımdır. IŞİD Musul ve Şengal’de yaptığı bu kültürel soykırımı fırsat bulduğunda Kerkük ve çevresine de yapacaktır. Kerkük, Xanekin, Germiyan ve diğer bölgeleri de Kürtsüzleştirecektir. Bu açıdan Başur Kürtlere uygulanan kültürel soykırım politikası dışında değildir.

Şu anda Türk devleti ve IŞİD ortaklığının temel amacı Rojava’yı Kürtsüzleştirmektir. Tüm Kürtler bu gerçeği iyi görmelidir. Kobanê bu Kürtsüzleştirmenin, bu soykırımın Rojava’daki ilk uygulamasıdır. Kobanê’de yüzlerle ifade edilen köy IŞİD’i işgaliyle birlikte tümden göç etmiştir. Mevcut haliyle Kobanê’de uygulanan soykırımdır. Ancak hedef tüm Rojava’dır. Rojava’daki bu Kürtsüzleştirme başarılabilirse, sonrasında Başur da tümden Kürtsüzleştirilecektir. Bunu da tüm Güney Kürdistanlılar bilmelidir. Türkiye ile IŞİD arasında böyle bir stratejik ittifak ve ilişki kurulduğu görülmektedir. IŞİD’in son aylardaki tüm saldırıları ve Kobanê kuşatması bu gerçeği ortaya koymuştur. Bunu anlamamak, devekuşu gibi kafayı kuma gömmek olur.

Tüm Kürtler Kobanê ve tüm Kürdistan üzerinde nasıl bir soykırım uygulandığını iyi anlamalıdırlar. Bu fiziki katliam ve göçertmeyle uygulanan soykırıma karşı direniş gösterilmezse Kürtler üzerinden kara bulutlar eksik olmayacaktır. Kürdistan'ın tüm parçalarındaki Kürtler, üzerlerinde uygulanan soykırımı iyi bilince çıkarmalıdırlar. Türk devletinin 1925’te Şark Islahat Planıyla uygulamaya koyduğu kültürel soykırımı Kuzey Kürdistan'da gerçekleştirmesi yetmiyormuş gibi, şimdi de bu soykırımı Rojava ve Güney Kürdistan'da da uygulamaktadır. Bu açıdan Rojava’ya saldırı sıradan bir saldırı olarak görülmemelidir. Tüm Kürtleri yok etme hedefinin bir parçasıdır.

Kürtler bu soykırım politikası karşısında sadece birlik kurarak ve direnerek ayakta kalabilirler. Şundan bundan bekleyerek birliklerini kurmama ve direnişi gevşetmeleri büyük bir gaflet olur. Böyle bir gaflet de objektif olarak ihanetle sonuçlanır. Bu açıdan Kürtler birliğini güçlendirmeli, öz gücüne dayanarak direnmelidir. Ancak böyle olduğunda dostların ve başka güçlerin desteği anlamlı olabilir. Yoksa dışarıdan beklentili olma ve bunun sonucu direnişi gevşetme kesinlikle yanlıştır. Bu tür zihniyet ve tutumlar bırakılarak birlik ve özgüce dayalı direniş yükseltilmelidir. Bu direniş  var olma direnişidir, kültürel soykırımı önleme direnişidir.