Yunan orta sınıfı nasıl radikalleşti?
19 Şubat 2015
siyasihaber.org
VASİLİS LEONTİTSİS (1)
Şimdiye kadar birçok yorumcu 25 Ocak seçimlerinde, Yunan toplumunun geniş bir kesiminin Syriza’ya verdiği desteğin kapsamı ve nedenleri üzerine yazdı. Vasilis Leontitsis’e göre seçimlerdeki kilit unsur Syriza’nın düşük-orta sınıf ailelerden aldığı destekti. Daha önceki seçimlerde muhafazakâr partilere oy vermiş olan bu aileler, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizin açık etkisi sonucunda radikalleştiler. Ekonomik kriz bu aileleri daha radikal platformlarda yer alan siyasal partilere yönlendirdi.
Son seçimler hem Yunanistan’ın hem de Avrupa’nın politik görünümünde temel bir değişikliğe yol açtı. İlk kez Yunanistan’da, hatta Batı Avrupa’da radikal sol bir parti genel seçimlerden galip çıktı. Bu durum bile başlı başına Syriza ve onun karizmatik halkçı lideri Alexis Tsipras için bir başarıdır.
Ancak seçim sonrası tartışmalarda büyük ölçüde gözden kaçırılan bir durum söz konusu: Seçmendeki bu radikal değişimin ardındaki faktörün Yunan toplumunun temel bir kurumu olan ortalama Yunan ailesi olduğu gerçeği. Ortalama Yunan ailesi sağ ile sol arasındaki ideolojik farklılıklardan etkilenerek son seçimlerde bir davranış sergilemedi. Kuşkusuz düşünsel etkilerin de payı olmuştur, ama bundan çok daha önemli bir etken Yunan ailelerinin pratikte yaşadığı günlük ekonomik sıkıntılar ve bunları aşmak için günlük hayatta verdiği ayakta kalma mücadelesi oldu.
Aile kurumu hala Yunan toplumunun köşe taşıdır ve üyeleri arasındaki karşılıklı yardım ve simbiyotik ilişkilere dayalıdır. Devletin kapsamlı bir sosyal güvenlik ağı hizmeti sunmadığı bir ülkede aile, gerektiğinde dışarıdan gelen şokları karşılama konusunda vazgeçilemez bir olgu olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla da aile tarihsel olarak üyelerinin sosyal ve finansal fırtınalarda sığındıkları bir barınak olmuştur.
Diğer taraftan, beş yılı aşkın bir süredir, giderek artan işsizlik, hane halkı borcu ve azalan harcanabilir gelir nedeniyle Yunan ailesi bu temel rolünü oynamakta ciddi olarak zorlanıyor. İşsiz hane sayısında bir patlama var: Şu anda toplam hane halklarının neredeyse yüzde 20’si işsiz. Ek olarak, birikimlerin gelir eksikliğini kapatmak üzere harcanmasından doğan tersine tasarruf bugünlerde bir norm halini aldı. Dolayısıyla sağlıklı bir aile için gerekli olan gelir düzeyini sağlayabilmek ve koruyabilmek çok zorlaştı.
Doğallıkla, krizden en çok zarar görenler düşük –orta sınıf aileler oldu. Böyle aileler ise Yunan toplumunun belkemiğini oluşturuyor. 1974 Askeri Diktatörlüğü sonrasındaki Metapolitefsi (post-diktatörlük dönemi) döneminde bu aileler mütevazı bir servet biriktirebilmişlerdi. Finansal kriz patlak verdiğinde Yunan tarihsel standartlarında göreli olarak varlıklı bir konumdaydılar. Aile içindeki dayanışma bağları sayesinde iyi sayılabilecek bir yaşama standartları vardı.
İşte geçmişin göreli olarak varlıklı bu aileleri bugünün nouveaux pauvres’ine, yani yoksullarına dönüştüler. Maddi zenginliklerinin önemli bir kısmını yitirdiler. Finansal varlıkları yok oldu, ama finansal olarak daha iyi zamanlardaki canlı hatıralarını da muhafaza ettiler. Ayrıca gelenekçi Yunanlı politikacılar ve onların Avrupalı ortaklarınca aldatıldıklarına ve küçük düşürüldüklerine inanıyorlar. Bu durum kızgınlıklarını artırdı ve toplumun geleneksel olarak muhafazakâr olan bu kesimleri radikalleşti.
Yunan toplumunun bu kesimi son zamanlara kadar keskin politik değişikliklerden sakınmıştı. Bu nedenle de radikal solun söylemleri bu seçmenleri kendilerinden uzak tutmuştu. Bu seçmenler yıllarca ya dönemin en büyük muhafazakâr partisi konumundaki Yeni Demokrasi Partisi’ne ya da uzunca bir zamandır sosyalist köklerini yitirmiş olan merkez sol parti Pasok’a oy verdiler. Her iki parti de neo liberalizme ya da onun sulandırılmış biçimlerine dayanan benzer politikalar ürettiler. İktisadi büyüme ve korumacı ilişkiler aracılığıyla finansal durumları korunduğu sürece bu aileler politik statükonun sürmesinden memnun kaldılar.
Akut hale gelmiş olan son finansal kriz bu hassas dengeyi bozdu. Ortalama Yunan ailesinin finansal çöküşü eski politik çekim merkezlerinin de çöküşüne neden oldu. Geleneksel politik seçkinler meşruiyetini yitirirken, Yunanlı vatandaşlar alternatif olarak ya aşırı sağ Altın Şafak Partisi’ne (Golden Dawn) ya da radikal sol Syriza’ya yöneldiler. Özellikle de Syriza süratle politikadaki boşluğu doldurdu, kırgın seçmene ümit verdi. Keza Yunan hane halkının finansal durumunu kötürüm eden politikaları tersine çevirme potansiyelini de onlara sundu.
Ortalama Yunan ailesinin daha fazla kaybedeceği bir şey yok. Korkacağı bir şey de yok. Bu nedenden dolayı da Yeni Demokrasi Partisi’nin son seçimlerde ekonomi ile ilgili endişe yaratmaya dönük politikaları bir strateji olarak başarısız kaldı. Kaybolmuş, ihanete uğramış ve güvensiz hisseden bu aileler yaşadığı zorluklara karşı hınçlarını ortaya koyabilmek için siyasal sistemin aşırılıklarına yöneldiler. Keşfedilmemiş sulara girme cesaretini göstererek radikal politik alternatifleri kucaklamaya hazır hale geldiler. Syriza’nın zaferi şunu açığa çıkarttı: Seçmen Yunan toplumunun en kutsal direği olan ailenin sarsılmasına karşı cevabını verdi.
Yazarın, “How The Greek Middle Class Was Radicalised”, http://www.socialeurope.eu, 18 February 2015, künyeli makalesinden Mustafa Durmuş tarafından çevrilmiştir.
(1) Vasilis Leontitsis, Sheffield Üniversitesi (İngiltere) Avrupa Çalışmaları Bölümü’nde öğretim üyesi. Çalışma alanı Yunanistan ve Avrupa Birliği.