HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve ailesine karşı girişilen saldırıyı lanetliyoruz
Dersimzaza.com / 13. 05. 2015
Recep Tayyip rejiminin polisi, 9 Mayıs 2015 tarihinde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın evine bir baskın düzenledi. Sözde "155 Polis İmdat" hattını arayan bir kişi, akaryakıt kaçakçılığı yapan şahsı ihbar etmis. İhbarcı, adresin kolay bulunması için ‘Selahattin Demirtaş’ın evinin bulunduğu kattaki komşu daire’ tarifinde bulunmuş. Ve Recep Tayyip rejiminin polisleri de karşı daireye gideceklerine „şehven“ Selahttin Demirtaş'ın evine baskın yapmış.
Polis sonraki gün bu kez HDP bayrağı asıldıgı gerekçesi ile Selahattin Demirtaş'ın evine tekrar gitmiş.
Selahttin Demirtaş'ın bu iki baskınla ilgili anlattıkları, polisin açıkça zorbalık gösterisinde bulunduğunu, Demirtaş ailesini taciz ettiğini ve bütün bunları bilerek yaptığını gösteriyor. Aksini düşünmek zaten saflık olur. Polisin o adreste oturan kişiyi bilmemesi imkansızdır.
Bu tür „şehven“ yapılan operasyonlar konusunda Cemaat'e bağlı polislerin uzman olduğu söyleniyordu. Ancak, görüyoruz ki, sadece onlar değil, Recep Tayyip rejiminin tüm polisleri bu tür bir uzmanlığa sahiptir.
Bu tezgahı kuranlar kamuoyunu aptal sanabilirler ve „ne yaparsak bu millet inanır“ hesabıyla hareket edeblirler. Ancak AKP'liler dahil, hiçbir kişinin bu baskının „şehven“ yapıldığına inandıgını sanmıyoruz. Dolayısı ile kamuyounu aptal yerine koyanlar, aslında kendileri aptal konumuna düşmüştür.
Recep Tayyip'in ve onun devletinin derdini biliyoruz: HDP'yi baraj altında bırakmak ve diğer muhalefet partilerini geriletip, AKP'ye başkanlık sistemine geçişi sağlayacak bir meclis çoğunluğu sağlamak. Bütün bu faşist saldırı ve kirli algı operasyonlarının tek amacı budur.
Recep Tayyip ve AKP devleti bu amacına ulaşmak için yürüttüğü kirli seçim kampanyasını, uzun bir zamandır HDP'ye yönelik fiziki saldırı ve politik çalışmaları hukuksuz bir şekilde engelleme faaliyetleri ile birleştirmiştir. Dolayısı ile, Selahattin Demirtaş'a yönelen bu saldırıyı, HDP bürolarına ve aktivistlerine karşı gerçekleştirilen saldırıların bir üst aşamaya evrilmiş hali olarak görmemiz gerekiyor.
HDP Hukuk Komisyonu, seçim sürecinde HDP'ye karşı gerçekleştirilen saldırların bilançosunu açıkladı. Bu açıklamaya göre, „..şimdiye kadar 56 merkezde gelişen saldırılarda 2'si silahlı saldırı olmak üzere partinin 16 seçim bürosu saldırıya maruz kaldı. 4 seçim bürosu ise ateşe verildi. Saldırıların fitilinin Agırî'de (Ağrı) yaşanan provokasyonun ardından ateşlenmesi ise yapılan saldırılara ilişkin dikkat çeken en önemli nokta.“ (Özgür Gündem, 13 Mayıs 2015)
Peki bu saldırıları kim düzenliyor? Bugüne kadar bu saldırganlardan birisi yakalanıp yargılanmış mıdır? Hayır. Sürekli, Kürt Ulusal Hareketi'ni „kamu düzenini bozmak“la suçlayan AKP devleti ve onun sözde başbakanı, nedense birilerinin kamu düzenini bozması karşısında sesini çıkartmıyor. Hatta kendisi bizatihi bu çeteleri örgütleyip halkın üzerine salıyor. 1 Mayıs gösterileri sırasında göstericilere saldıran faşitlerin polis tarafindan takdirle karşılanamsı bunun bir kanıtıdır. Keza, Erdogan'ın daha önce esnafı adeta „silahlı AKP milisleri“ olarak ilan eden açıklamasını da herkes duydu.
HDP'nin karşısında sadece AKP yoktur. Artık Türkiye'de devlet demek AKP ve Recep Tayyip demektir. Yani artık bir parti devleti ve fiili bir padişahlık rejiminden bahsediyoruz. Dolayısı ile şimdi mücadele devlet ile HDP yani rejim ile halk arasındaki bir mücadeledir. Ve bu mücadele, hiç de adil ve demokratik koşullarda yürütülmüyor. Recep Tayyip ve AKP, devletin tüm imkanlarından yararlanarak, hukuku çiğniyerek, dini açıkça siyasetin malzemesi yaparak, etnik ve dinsel gruplara karşı ötekileştirici bir söylem kullanarak adil ve demokratik bir seçimin koşullarını ortadan kaldırıyorlar. Bu pervasızlığın ve kirli saldırıların dozajının giderek artacağını düşünüyoruz.
HDP ve CHP'nin Demirtaş ailesinin evine yapılan baskınlara gerkerkli tepkiyi vermemesi büyük bir yanlıştır. Bu saldırıları birer deneme olarak kabul edebiliriz. Yani bir tür toplumu bu saldırılara hazırlama girişimi olarak görmek gerekiyor. Bugün hedef Demirtaş'tır yarın CHP lideri Kılıçtaroğlu. Nitekim, daha önce bu tür hazırlıklar oldu. Dolayısı ile, AKP'nin bu tür yöntemler kullanmasına ve toplumun bu tür kirli saldırlara alışmasına ve duyarsız kalmasına müsade etmek büyük bir hata olur.
Biz bu ev baskınlarını, Selahattin Demirtaş ve ailesine karşı girişilmiş kirli bir algı operasyonu ve faşist bir saldırı olarak görüyoruz ve lanetliyoruz.