Evrensel / 23 Mayıs 2015 20:30
Bursa’da süren metal direnişinin 8. gününde TOFAŞ’ta anlaşma sağlandı, direniş sona erdi. İşçiler yeni bir mücadeleye hazırlanıyor.
Muzaffer ÖZKURT
Bursa
Bursa’da süren metal direnişinin 8. gününde TOFAŞ’ta anlaşma sağlandı, direniş sona erdi. İşçiler yeni bir mücadeleye hazırlanıyor. Anlaşmanın özellikle ücret maddesi, işçileri tatmin etmese de kazanımlar da oldu. İşçiler, bu kazanımlarını korumanın ve ilerletmenin yolunun birliklerini ve güçlerini korumaktan geçtiğini söylüyor. Direnişte güçlerini de eksiklerini de gördüklerini anlatan işçiler, “TOFAŞ işçisi artık asla eski işçi olmayacak” dedi.
Patron temsilcileriyle yapılan görüşmede öncelikle kimsenin işten atılmaması konusunda anlaşma sağlandı. Patron temsilcileri, Türk Metal’in gitmesi konusunda “Zaten istifa ederek gönderdiniz” derken ve işçilerin temsilcilerinin muhatap alınacağını, ancak Türk Metal temsilciliğinin de muhafaza edileceğini dile getirdi. En fazla tartışılan ise ücretler konusu oldu. İşçiler ücretlerinin Bosch sözleşmesi kapsamında iyileştirilerek saat ücretlerine 3 liraya varan zam yapılmasını istiyordu. Saat ücretlerine zam patron tarafından kesinlikle reddedildi. Bunun yerine işçilere ilk yıl için 1000 lira, ikinci ve üçüncü yıllarda da işverenin belirleyeceği ve 2 bin 400 liraya varabileceği söylenen miktarda ikramiye verilmesi maddesi getirildi. Sözlü olarak anlaşılan bu maddelere ilişkin imzalanan bir protokol ise en azından şimdilik yok.
İŞÇİ MASAYA YARALI OTURDU
İşçileri, anlaşmaya iten koşullar dün sabahtan başladı. Polis baskısı, “İşten atarız” ve “Tazminatınız yanar” tehditleri, “TOFAŞ üretime başladı” şeklindeki yalan haberlerle kuşatılan işçiler, birliklerini koruyamadı. Direnişi bırakarak fabrikaya giren işçi sayısı sabah saatlerinde 150 iken bu rakam patronun her tehdidinde arttı ve akşam saatlerinde 500’e yükseldi. 500 işçi, 5 bin 200 işçinin çalıştığı fabrika için büyük bir rakam olmasa da işçilerde duygu kırıklığı yaratmak için yeterli oldu.
Temsilciler böyle bir baskılanmayla müzakere masasına oturdu. Görüşme arasında işçilerce yapılan “Türk Metal gidecek ve işçi atılmayacak maddeleri kabul edildi. Ücretler konusunda da elle tutulur gözle görülür bir artış yapılacak dendi. Şimdi bu madde görüşülecek.” açıklaması patronun baskısı altında bunalan işçilerde büyük bir beklenti yarattı.
KARAR ALMADAN KUTLAMA BAŞLADI
Saatler süren görüşmenin ardından patronun sunduğu teklif, 8 gündür içeride bekleyen işçiler tarafından kabul edildi. Temsilciler bu kez dışarıdaki işçileri toplayarak bir açıklama yaptılar. Ancak yapılan açıklama o kadar uzadı ki ilk iki maddeyi öğrenen işçiler, “Türk Metal baksana kaç kişiyiz saysana” sloganı ve alkışlarla kutlamaya başladı. İşçilere ücret maddesine ilişkin bilgi verilmeden “Renault işçileri bizden fazla alabilir. Birliklerini hiç bozmadılar. Biz istifaları bir haftada toplarken onlar iki günde hallettiler. Hiç kırılmadılar, üretime giren olmadı. Renault işçileri bizden fazla alırsa ne dersiniz?” sorusu yöneltildi. İşçiler hep bir ağızdan “Hakkımızı helal ederiz” yanıtını verdi. Ancak işçiler ücret maddesine ilişkin bilgi alamadı. Bu sırada içerideki işçiler direniş yerini terk ederek sevinç çığlıklarıyla dışarı çıktı. Aynı anda atılan havai fişekler ve çalınan davul zurna nedeniyle dışarıdaki işçiler, temsilcileri dinlemeyi bırakarak içeriden çıkan arkadaşlarına koştular. Direnişte öne çıkan arkadaşlarını havaya fırlatarak kutladılar. Bir temsilcinin “Sadece 1000 lira var. Başka kesin bir şey yok” açıklaması, işçilerin zafer şarkıları arasında kayboldu. Bu sırada içeriden çıkan temsilciler, dışarı çıkan işçilere seslerini duyurmaya çalışıyordu: “Arkadaşlar girin içeri. Daha protokol imzalanmadı.” Temsilcilerin havai fişeklere de tepkisi büyüktü: “Bunları biz attırmıyoruz. Düşük maddelere imza attık diye fabrika attırıyor bunları.”
Sonunda uyarılar duyuldu. Dışarı çıkan işçiler içeri geri döndü, dışarıda da zafer şarkıları yerini işçilerle temsilciler arası tartışmaya bıraktı. İkinci toplantı sırasında atılan havai fişekler bu kez yuhalandı. Üçüncü madde yine tam olarak konuşulamadan temsilciler yine fabrikaya çağırıldı. Ancak bir süre sonra yapılan üçüncü ve son toplantıda maddeler açıklandı. Direniş sırasında şimdiye kadar izlenen “Azınlık çoğunluğa uyar” anlayışı, yerini kimi temsilcilerin “Direnmek isteyen direnir, gitmek isteyen gider”, “Sen kaç kere savcılığa gittin” tartışmalarına bıraktı. Bu tartışma havai fişeklerle daha da artan beklentileri, bir anda aşağıya çekti. Bazı işçiler daha tartışma bitmeden direniş yerinden ayrılmaya başladı ve direniş böyle sona erdi.
REFERANDUM YAPILACAK
İşçilerin fabrikaya girmesiyle birlikte, birliğin korunmasında önemli bir rol oynayan referandum gündeme gelecek. İşçiler, öncelikle temsilcilerini yenileyecek. Bu, direniş sonrası patronla işçiler arasında öncelikli unsurlarından biri olacak. Patronun mücadeleci işçilerin seçilmesini engelleyerek Türk Metal benzeri bir yapı kurmak isteyeceğini söyleyen işçiler, temsilcilerin arkadaşlık ve yakınlık üzerinden değil direniş sırasında takındıkları tutumla belirlenmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Bir işçi şöyle diyor: “Örneğin bazı temsilciler işçilerin taleplerini dinledi, onların kararı doğrultusunda hareket etti. Bazı temsilciler ise yetki bende deyip her şeye kendi karar verdi. Yaptıkları iyi bir şey için olsa bile bu aslında Türk Metal’in anlayışından farksız. Bir de bazı temsilciler baskıyı kaldıramadı, kaldırabilecek kişilerin seçilmesi gerekir.”
İşçilerin bir diğer referandum konusu ise sendikadan istifa ettikten sonra yapılacaklar. Başka bir sendikaya üye olmak, bağımsız sendika kurmak gibi seçenekler olduğuna dikkat çeken işçiler, gidilecek yolun bir an önce belirlenmesi gerektiğini söylüyor.
BİRLİĞİMİZİ KORUMAZSAK PATRON SALDIRIR
İşçilerin kendilerine ve birbirlerine sorduğu “Kazandık mı, kaybettik mi?” sorusu halen yanıt bulmuş değil. Öncelikle anlaşmadaki ilk iki madde olan Türk Metal’in gitmesi ve işten atılmama garantisi herkes tarafından önemli bir kazanım olarak görülüyor. Eski bir işçinin şu sözleri oldukça çarpıcı: “Sıfır zam alsam da olur. Yeter ki şu Türk Metal belasından kurtulalım.” Ancak işçiler kazanım elde ettikleri maddelerin hayat bulmasının tek garantisinin aralarındaki birlik olduğunu biliyor.
Patronları Koç’un nasıl acımasız olduğu, önümüzdeki günlerde direnişin kazanımlarını yok etmek için saldırılarını artıracağı tüm işçilerin dilinde. Fırsatını bulduğu anda Türk Metal’i yeniden getireceğinin ve öncü işçileri işten atacağının farkındalar. Bu nedenle 8 gün süren ve maddi olarak da en azından 1000 liralık ikramiye kazanmalarını sağlayan direnişin en büyük kaybı işçilerin verdikleri dağınıklık görüntüsü. TOFAŞ’a yeni girmiş işçilerden biri şu uyarıyı yapıyor: “Biz Türk Metal’i göndermek için yola çıktık. İstifalarla bunu da sağladık. Ama içeri girdiğimizde birliğimizi koruyamazsak bu maddelerin de hayat bulmasını sağlayamayız.”
ÖĞRENEREK İLERLEMELİYİZ
Görüştüğümüz TOFAŞ işçilerinden biri Renault’da direnişin başından bu yana var olan, kendilerinin ise sonradan kurdukları komitelere dikkat çekti. Komitelerin sağlıklı olarak işletilmesinin, yara alan birliklerinin tamir edilmesinde önemli bir rol oynayacağına dikkat çeken işçiler, bu konularda gecikmeden harekete geçilmesi gerektiğini düşünüyor. Direniş istenilen şekilde sona ermese de önemli kazanımlar elde edildiğini söyleyen bir işçi, “Şimdi elde ettiklerimizi tutmak ve yeni kazanımlar elde etmek için harekete geçmeliyiz. Kazandıklarımız ve kaybettiklerimizden öğrenmeliyiz. Aksi halde eskisi gibi Türk Metal’in esaretinde, ağır çalışma koşullarında, düşük ücretle çalışmak zorunda kalırız” uyarısında bulunuyor.
8 GÜNDE 80 YILLIK DENEYİM
Son yıllarda ciddi bir mücadelenin içine girmeyen TOFAŞ işçileri için 8 günlük direniş ciddi bir deneyim biriktirdi. “8 günde 80 yılda edinemeyeceğimiz bir deneyim elde ettik” diyor işçiler, “Bu süreçte gücümüzün ne olduğunu da gördük eksikliklerimizin ne olduğunu da…”
Öncelikle işçiler birlik olduğunda nasıl bir güç olabileceklerini, Koç gibi Türkiye’nin önde gelen sermaye grubunu bile nasıl sıkıştırdıklarını gördüler. “Burada kazanılan her şeyi işçi kazandı. Ne sendika ne başka biri... Biz işçiler” diyen bir TOFAŞ işçisi, dayanışmanın önemini de anladıklarını söylüyor.
İşçiler sadece hükümet ve valilik gibi kurumların değil, direnişin son günündeki tutumuyla polisin de mücadelelerini kırmak için neler yaptığını canlı olarak gördüler. İşçiler “Dostumuzu düşmanımızı gördük. Elbette bu, seçimlerde de karşılığını bulacak” diyor. Üç dönem AKP’ye oy vermiş bir işçi “Artık başka düşünüyorum. Nereye oy veririm bilmiyorum ama AKP’ye oy vermeyeceğim kesin” diye konuşuyor.
Metal işçilerinin mücadelesi sadece kendilerine değil tüm işçi sınıfına ve sendikal harekete de çok şey öğretti. Kurdukları komitelerle iradelerinin yansıdığı bir sendikacılık çizgisinin nüvelerini gösteren işçiler, fiili olarak yaptıkları grevle yasalara sıkışmış sendikal çizginin nasıl aşılacağını da ortaya koydu.
MAKO’DA DA ANLAŞMA SAĞLANDI
1200 işçinin çalıştığı Mako’da da TOFAŞ ile aynı anlaşma kabul edildi. Anlaşma üzerine TOFAŞ’ta olduğu gibi Mako’da da patronlar tarafından havai fişekler atıldı.