Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

'Meşru olmayan hükümetin soruşturması hükümsüzdür'

 

'Meşru olmayan hükümetin soruşturması hükümsüzdür'

 

JINHA / 31 Temmuz 2015

 

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Biz sırtımızı YPG'ye, YPJ'ye dayıyoruz" sözlerine ilişkin hakkında açılan soruşturmaya dair, "Siyasi iktidar sırtını DAİŞ'e dayıyor. Biz sırtımızı DAİŞ'e değil ona karşı mücadele eden halkların çözüm iradesine dayandırıyoruz

 

ANKARA / JINHA -  Burada bir halka sırt yaslıyoruz. Gelin siz de gelin yaslayın. Hakkımda açılan soruşturma ve dokunulmazlık tartışmaları bunların hiçbirisinin bizim nezdimizde karşılığı yoktur. Geçici ve meşru olmayan bir hükümet döneminde alınıyor bu karar. Bu nedenle hükümsüzdür" diye belirtti.

HDP Kadın Merkezi Koordinasyonu, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın katılımıyla HDP Genel Merkezi'nde meclisin olağanüstü toplantısında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın cinsiyetçi söylemlerine ve ülkedeki çatışmalı sürece ilişkin basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, HDP Amed Milletvekili Nursel Aydoğan, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ve kadın örgütleri katıldı. İlk olarak konuşan HDP MYK üyesi Dilek Yağlı, seçimin önemli sonuçlarından birinin barışın ısrarlı savunucusu olan kadınların en yüksek temsiliyetle meclise taşınmış olması olduğunu belirtti. "Barışa en fazla ihtiyaç duyulduğu, demokratik çözüm ve barış açısından tarihsel bir süreçten geçildiği bu aşamada halkların iradesi savaş darbesiyle bastırılmaya çalışılmaktadır" diyen Dilek, HDP'nin en büyük aktörü olduğu müzakere sürecinin barışa bir adım kala geçici AKP hükümeti tarafından siyasi bir darbe süreci sonucu durdurulduğuna ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 4 ayı bulan ağır bir tecrite tabi tutulduğuna dikkat çekti.

'Savaştan yana tercih yaptılar'

AKP Hükümeti'nin savaştan yana bir tercih de bulunduğunu ifade eden Dilek "Ülkeyi DAİŞ'ın örgütlenme ve katliam alanı haline getiren AKP hükümeti, bu terör örgütünü kullanarak halka karşı katliam yaparak, savaş ve çatışma ortamı yaratarak, binlerce yurtsever, sol sosyalist insanı gözaltına alıp işkenceden geçirerek, Kürdistan coğrafyasında özellikle orman yangınlarıyla doğa katliamlarıyla, ırkçılık ve kadın düşmanlığını körüklemekle iktidarını zor ve baskı yoluyla devam ettireceğini düşünmektedir" dedi. Dilek, savaş yönetimi ve sözcülerinin bu süreçte özelikle barışın ısrarcı gücü olan kadınların, susturulması ve sindirilmesi gereken düşmanlar olarak gördüğünü belirterek, "Bunu her fırsatta açıkça dile getirmektedir. Çünkü savaşın en çok kadınların yaşamını, emeğini, bedenini, kimliğini ve iradesini vurduğunu, dolayısıyla savaşa karşı en güçlü barış mücadelesinin kadınlardan geleceğini çok iyi bilmektedir" diye konuştu.

'Barış ışığını aydınlatacak esas güç kadındır'

"AKP'nin bildiği bu gerçeği biz kadınlar da biliyor" diyen Dilek, AKP'nin savaş politikalarını durdurmanın kadına yönelik savaşı durdurmak olduğunu, toplumsal barışın esas muhataplarının kadınlar olduğunu, dolayısıyla savaş hükümetine karşı güçlü bir barış koalisyonu yürütmek gibi tarihsel bir misyonlarının olduğunu bildiklerini belirtti. Dilek, "Adil, kalıcı ve toplumsal bir barışın sağlanması için bir an bile durmaksızın mücadelemiz devam edecektir" diyerek, "Başta kadınlar olmak üzere tüm halkımızı bu mücadelemizi yükseltmeye çağırıyoruz. Tüm kadın kurumları ve örgütlerini, savaş karşıtı uluslararası kuruluşları barışın sesini birlikte daha güçlü kılmaya çağırıyoruz" dedi.

'Saray merkezli savaş siyaseti yürütülüyor'

Figen Yüksekdağ ise saray merkezli bir savaş koalisyonun gençleri ve halkı karanlığa ittildiğine dikka çekti. Figen, "Bu karanlığın aydınlığa dönmesi için birilerinin ışıkları yakması gerekiyor. İşte bugün kadınlar bu savaş karanlığını yok edip ışığı aydınlatabilecek esas güçtür. Asker ve polisin, gerillanın annelerinin de ülkenin bütün evlatları için artık savaşa hayır demesinin zamanı gelmiştir" dedi.

'90'lı yılların karanlık güçleri devreye sokuldu'

Pîrsûs'daki (Suruç) katliamı hatırlatan Figen, "Pîrsûs katliamı sadece DAİŞ'in kendisi merkezli gerçekleştirdiği bir katliam değil. DAİŞ'in böyle bir katliama gerçekleştirdiği destekçileridir. Bizi görsek dahi tehditleri ile susturmaya çalıştı. Ama biz demokrasi güçleri olarak buna karşı sessiz kalmadı" dedi. Karanlık güçlerin Türkiye'de yeniden devreye sokulduğunu belirten Figen, 90'lı yıllarda derin güçlerin destekleri ortaya çıkarılan güçler ortaya çıkarıldı. Pîrsûs katliamın failleri hala ortaya çıkarılmadığını ifade eden Figen, "DAİŞ'e karşı mücadele adına sınır dışı ve sınır içinde operasyonlar başlatıldı. Alınan arasında sadece temsilci düzeyinde DAİŞ iddiası ile gözaltına alınanlar oldu. Gerçekte alınanlar ise HDP'li ve demokrasi güçleri oldu" dedi.

'Sizin üstlenmediğiniz sorumluluğu HDP üstleniyor'

Yürütülen savaşın ve HDP hedefe konulmasının meşru olmadığını belirten Figen, üstelik bu savaşın meşru olmayan bir hükümet tarafından ilan edilmesinin kendilerinden bu savaş ve saldırıları kabul ederek boyun eğilmesinin hiç kimsenin kendilerinden beklenmemesini istedi. Ahmet Davutoğlu ve Tayyip Erdoğan'a seslenen Figen, şunlara ifade etti: 'Bugün sizin üstlenmediğiniz sorumluluğun HDP tek başına üstlenmek zorunda kaldı. Her iki taraftan da silahların susması ve çatışmasızlık durumuna geçilmesi, müzakere masasına dönülmesi çağrısını birilerin yapması gerekiyor. Sizin gözünüz karamış iktidar hırsıyla gözleriniz dönmüş olabilir. Ama bizler HDP olarak bu ülkeyi ve halklarını, evlatlarını hırslarınıza heba etmesine izin vermeyeceğiz."

'Bizler kadınlar olarak susmayacağız'

Tayyip Erdoğan'ın başkan olmayışının bedelinin tüm Türkiye'ye ödetildiğini belirten Figen, "AKP 13 yıl boyunca bu halkın evlatlarına kefen giydiriyor. Bizler kadınlar olarak susmayacağız. Bu barış ve demokrasi mücadelesinin yürütücüsü olacağız . Kadınlar kaybetmenin ne olduğunu iyi biliyorlar. Kadınlar olarak kendimize sözümüze irademize de güveniyoruz. Onlar bize susun talimatları kadınların karşısındaki acizliğinin bir göstergesidir. Bu kadınların barış mücadelesi karşısında daha çok aciz kalacaksınız. Susmayacağız, durmayacağız, bu ülkeye barış gelene kadar sesimizi daha da yükselteceğiz" dedi.

'Sözlerimin arkasındayım'

Konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Figen, soruşturmaya ilişkin sorulan soruya şu sözlerle cevap verdi: "Konuşmamın arkasındayım yanlış hiçbir şey yok. Sözlerimin anlamından koparılması yanlıştır. İktidar sürecine bakılınca insan ciddiyet bekliyor ama bunların söylemlerinde tek bir seviye kalite kalmamış. Yalan ve çarpıtmada üstlerine yok. Biz sırtımızı DAİŞ'e karşı mücadele eden halkların çözüm iradesine dayandırıyor. Burada bir halka sırt yaslıyoruz. Gelin siz de gelin yaslayın. O konuşmamda bir çağrı daha yaptım. 'Gelin siz de sırtınızı PYD'ye yaslayın. Türkiye'nin sırtı sağlam olsun.' Kobani'ye ve Rojava'ya sırtını yaslayan Türkiye'nin sırtı sağlam olur. Sırtınızı DAİŞ'e yaslamayın. Yıllar boyunca siyasi iktidar sırtını DAİŞ adı verilen terör örgütüne yasladı. Hala bu durumu değiştiren bir gelişme yaşanmamıştır. Ben söylediğim sözlerimin arkasındayım. Barışın, çözümün ve bölgesel demokratik gelişmenin önünün açılabilmesi için bütün Türkiye'nin de bölgesel kardeşlik ilişkilerini eksen alan bir yoldan ilerlemesi gerekir. Hakkımda açılan soruşturma ve dokunulmazlık tartışmaları bunların hiçbirisinin bizim nezdimizde karşılığı yoktur. Hükümsüzdür. Geçici ve meşru olmayan bir hükümet döneminde alınıyor bu karar. Bu nedenle hükümsüzdür."