Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Şengal Ezidi soykırımı kurbanlarını anıyoruz

 

Şengal Ezidi soykırımı kurbanlarını anıyoruz

 

Dersimzaza.com /03. 08. 2015

 

3 Ağustos 2014 tarihi sadece Ezidiler için kara bir gün değildir; bugün aynı zamanda insanlık için, utanç duyulacak bir soykırım sürecinin başlangıç tarihidir.

10 Haziran 2014 tarihinde Musul’u ele geçiren IŞİD, sonraki süreçte adım adım Şengal bölgesini kuşattı. IŞİD, önce Şengal köylerine saldırdı. Tehlikeyi gören Ezidiler bölgeyi denetim altında tutan KDP yönetiminden gerekli tedbirlerin alınmasını ve kendilerine silah verilmesini istediler. Ancak, KDP yönetimi bırakalım halka silah vermeyi, halkın silahlarını ellerinden aldı ve güvenlik durumunu araştırmak içi bölgeye gönderilen HPG gerillalarını tutukladı.

IŞİD 3 Ağustos günü Şengal’e ani bir saldırı düzenledi. Şengali denetim altında tutan yaklaşık 18 bin Peşmerge hemen hemen hiçbir direniş göstermeden, Ezidileri IŞİD saldırıları karşısında savunmasız bırakarak şehirden kaçtılar. Savunmasız kalan Ezidiler panik içerisinde kenti terk edip Sincar dağına sığındı. Sincar dağına sığınan Ezidilerin sayısı 200 binden fazlaydı. Kaçan Ezidileri takip edip tümünü yok etmek isteyen IŞİD çetelerine ilk müdahaleyi; bölgeye keşif için gönderilen HPG gerilla birliğinin, KDP Peşmegeleri tarafından tutuklanamayan 7 savaşçısı yaptı. Bu gerillalar Sincar dağına çıkış yolunu tutarak, çetelerin geçişini engellediler ve on binlerce insanın hayatını kurtardılar. YPG gerillaları da, Rojavadan hareketle çarpışa çarpışa bölgeye ulaştılar ve bir güvenlik koridoru açarak dağda mahsur kalan insanları kurtardılar. Bölgeyi terk etmeyen Ezidi Peşmergeler de halkın güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulundular.

HPG ve YPG gerillalarının Şengal savunması insanlık tarihinin en erdemli eylemlerinden biridir. Ki, bu eylem çoktan tarihin altın sayfaları içindeki yerini aldı. Dünya kamuoyu da, bu onurlu eylemi görmüş ve takdir etmiştir.

Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani yaşanan felaket sonrasında, sorumluların cezalandırılacağını söylese de, Şengal’de Ezidileri savunmasız bırakıp kaçan KDP güçleri ile ilgili ciddi bir araştırma, soruşturma ve yargılama ortada gözükmüyor. Bu durumda tarih, 3 Ağustos gününü, KDP için bir utanç günü olarak kaydedecektir.

Şengal bölgesinde Êzidi halkı'na karşı girişilen soykırım saldırısının sonuçları, bugün bile henüz tüm boyutları ile tam olarak tespit edilememektedir. Kaçırılan erkeklerin ve köleleştirilen kadınların akıbetlerini, dağda ve yollarda ölen ve gömülmeden bırakılan insanların sayısını kimse tam olarak bilmiyor. Buna rağmen eldeki veriler felaketin büyüklüğünü ve dehşet verici niteliğini yeterince ortaya koymaktadır. Binlerce ölü ve kaçırılıp köle olarak satılan binlerce kadın var.

Şengal felaketi, özellikle de bu süreçte susuzluktan ve açlıktan ölen çocukların görüntüleri; dünyadaki tüm duyarlı insanları derinden etkilemişti. Ancak, Êzidiler ile aynı coğrafyayı paylaşan ve benzer felaketler yaşayan Dersimliler, Ermeniler ve Süryanilerin bu felaketten daha derinden etkilendiklerini biliyoruz.

Susuzluktan ölen çocuklar imgesi, Kerbela'dan günümüze, Alevi kültüründe, zalimler tarafından katledilmiş tüm mazlum insanlar için tutulan ebedi yasın bir simgesidir. Şengal'de yaşanan bu durum, doğal olarak Alevilerlerin Kerbela ile Şengal arasında özdeşlik kurmasına neden olmuştur. Bunun dışında da, Şengal felaketinde yaşananlar, Dersim 38 Soykırımı'nı yaşamış yaslılarının anlattıklarına çok benziyor. Dersim Soykırımı ile ilgili görüntü çok az, ancak sanırız artık Dersimliler 38 Soykırımı'nı anlatırken, Şengal görüntülerini gösterip „İşte bizim atalarımız aynen böyle Ezidiler gibi katledilmişlerdi“ diyeceklerdir.

Ezidilerin göç ederken oluşturdukları görüntü ise, 1915 soykırımı sürecinde Ermenilerin Suriye çöllerindeki göçü sırasında oluşan görüntülere benziyor. Yüz yıl sonra aynı topraklarda neredeyse aynı görüntüleri gördük. Ermenilerin bu görüntüden etkilenmemesi mümkün değil.

Irak ve Suriye’de yaşayan Süryaniler Ezidilerin yaşadığı düzeyde bir katliama uğramasalar da, onlar da bu saldırılardan direk etkilendiler ve yurtlarını terk etmek zorunda kaldılar. Süryanilerin kendi acıları kadar Ezidiler için de ağladığını biliyoruz.

Şengal felaketi, bu sözünü ettiğimiz etnik-dinsel gruplar açısından sadece tarihsel travmaları canlandıran bir süreç değildir. Bu saldırı aynı zamanda, günümüzde bu kesimlerin varlığına yönelmiş pratik bir tehditi somut olarak ortaya koymuştur. Dinci teröristleri destekleyen, teşvik eden ve onların örgütlenip eleman devşirmesi için uygun ortamı hazırlayan AKP iktidarının varlığı hesaba katılırsa, tehlikenin büyüklüğü daha rahat görülür.

Suriye savaşı sürecinin ve Şengal felaketinin Anadolu'da yasayan etnik ve dinsel gruplar üzerindeki etkilerini gözlemlediğimizde şu sonuca ulaşabiliyoruz:

Yaşadıkları soykırımların yaralarını yeni yeni sararlarken ve zihinlerinde „artık böylesi katliamlarla karşılaşmayız“ düşüncesi filizlenmeye başlamışken, Suriye ve Irak'ta azınlık gruplara karşı gerçekleştirilen bu soykırım saldırıları ile karşılaşmaları, bölgemizde yaşayan halk topluluklarını oldukça huzursuz etmiş ve geleceğe dair umutlarını karartmıştır. Çünkü, görülmüştür ki; umulanın aksine, Ortadoğu'da azınlıkta olan etnik ve dinsel gruplar için soykırıma uğrama tehlikesi bitmemiş, aksine büyümüştür.

Birinci yıldönümünde Şengal Ezidi Soykırımı kurbanlarını saygı ile anıyoruz ve Ezidi halkının acısını yürekten paylaşıyoruz.