Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Cemil Bayık: Vietnam’da ne olduysa Kürdistan'da da o olacaktır

 

Cemil Bayık: Vietnam’da ne olduysa Kürdistan'da da o olacaktır

Sur, Cizre ve Silopi'de yoğunlaşan saldırıları değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, "Vietnam halkının direnişini kıramayan generallerin 'daha fazla asker, daha fazla, uçak, daha fazla silah, daha fazla bomba' istedikleri bilinmektedir... Tabii ki sonuç Vietnam’da ne olduysa Kürdistan'da da o olacaktır"

 

 

Davutoğlu’nun “biz bir yıldır bu saldırıya hazırlandık” açıklamasını hatırlatan Bayık, halkın ve gençlerin bu saldırılara karşı direnişe geçtiğini vurguladı.

Yaşananların sadece ‘gençliğin öfkesi ve direnişi olarak’ değerlendirilmeyeceğini ifade eden Bayık; ‘’Kuşkusuz bir yerde fiziki direniş ortaya çıkınca gençler öne çıkacaktır. Gerillanın da yüzde 90’ı gençtir. Tabii ki bu halkın gençliği halkının savunulması ve özgürlüğü için en önde olacaktır. Ancak var olan bu direniş sadece gençliğin bir tepki ve öfke direnişi değildir; bir halkın özgür ve demokratik yaşam direnişidir’’ dedi.

Bayık, ‘’Saray’ın faşist çeteleri de halkın direnişini kıramayınca daha fazla asker, daha fazla silah demektedirler. Tabii ki sonuç Vietnam’da ne olduysa Kürdistan'da da o olacaktır’’ değerlendirmesinde bulundu.

Aydın ve yazarlar hala devleti esas alıyorlar

Cemil Bayık’ın Azadiya Welat gazetesinde yer alan Kürtçe köşe yazısı şöyle;

Türkiye'de gerçek olarak kabul edilen hala devletin dedikleri olmaktadır. Hala kendine aydın, yazar, gazeteci diyen birçok kişi devlet ne diyorsa öyle düşünmekte, öyle tutum almaktadır. Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasını, Kürt halkına yapılan büyük zulüm ve baskıyı görmeyerek Özgürlük Hareketi'ni suçlamaktadırlar. Özgürlük Hareketi'ni ve Kürt halkını suçlamak için bin dereden su getirmektedirler. Devletin aforozuna uğramak istememektedirler. Özellikle AKP'nin aforozunun acımasız olduğunu bildiklerinden hepsi Kürt halkının özgürlük direnişini hükümet ağzıyla değerlendirmektedir. Sadece teröristle sivil ayrımı yapılsın gibi hiçbir pratik değeri olmayan laflar etmektedirler.

AKP çözüm diyerek halkı oyaladı

Her şeyden önce herkes AKP'nin yakasına yapışmalıdır. Çözüm dedin, çözüm süreci dedin, halkı oyaladın, neden Kürt sorununu çözmedin demelidir. Kim diyalog sürecini ortaya çıkaran Dolmabahçe Mutabakatını yok saydı, kim Kürt sorunu da yok, taraf da yok, masa da yok dedi; kim Kürt sorununun çözümü için uğraşan Kürt Halk Önderine 9 aydır ağır tecrit uygulamaktadır? Kim 7 Haziran seçim sonuçlarını yok saymıştır? Bugünkü çatışmaları yaratan zihniyet ve politika budur.

Kürt halkı Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve halk üzerindeki baskı karşısında ne yapacaktı? Çözümsüzlüğü kabul mu edecekti? Her gün asayişi sağlama, kamu düzenini koruma söylemi altında gençlerin, siyasetçilerin, belediye eş başkanlarının, kadınların, erkeklerin tutuklanmasına göz mü yumacaktı?

Kürt halkı saldırılara karşı ne yapacaktı?

Yüzlerce HDP binası yakılıp yıkılmadı mı? Kürtlerin işyerleri yakılmadı mı? Kürtler linç edilmedi mi? Kürt halkı buna sessiz mi kalacaktı? Her gün MİT’in kontrolünde bombalar patlatılıp onlarca, yüzlerce insan katledilmesine Kürt halkı sessiz mi kalacaktı? Bırakalım Kürt sorununu çözmeyi, yüzlerce uçakla gerillanın üzerine bomba yağdırıp Kürt Özgürlük Hareketi'ne imha saldırısına göz mü yumulacaktı? Bu hava saldırılarından önce her gün “ezeceğiz, imha edeceğiz, yok edeceğiz” denilirken Kürt halkı ne yapacaktı?

Kürt sorunu çözümsüz bırakılmış, Kürt halkına her türlü zulüm başlatılmıştı. Bu durum karşısında ya bu durum kabul edilecekti, ya da Kürt halkı kendi özgür ve demokratik yaşamını kuracaktı. İşte birçok yerde halk meclislerinin özyönetim ilan etmesi böyle gerçekleşmiştir. Türk devleti inkarcı olduğu için tek millet, tek vatan, tek devlet dediği için özyönetimlere saldırı gerçekleştirmiştir. Gençliğin ve halkın direnişi böyle gündeme gelmiştir. Özcesi bugünkü özyönetim ilanları ve direnişi Kürt sorununun çözümsüz bırakılması ve özyönetimlere saldırılması sonucu gerçekleşmiştir. Yaşanan çatışmalardan tek sorumlu vardır, o da Kürt sorununu çözümsüz bırakan Türk devleti ve AKP hükümetidir. Bunun dışındaki her söylem devlet ve hükümet kafasıyla düşünmektir.

Özyönetimler çözümsüzlüğe verilen bir cevaptır

Çözümsüzlük ve baskı karşısında Kürt halkı ne yapacaktı? Türkiye'de ne demokrasi vardır, ne de mevcut durumda bu yolla çözülecek bir sorun vardır. Ne Mecliste ne de Meclis dışında demokratik zihniyet vardır. Kürt halkı tabii ki kurbanlık koyun gibi başını uzatmayacaktı. Çözümsüzlüğe, soykırıma boyun eğmeyecekti. Özyönetimler çözümsüzlüğe verilen bir cevap olmuştur. Çözümsüzlüğe karşı çözümü sağlama hamlesi olmuştur.

Saldırılar ve çatışmalar neden başlamıştır? Davutoğlu ve Bakanlar “biz bir yıldır bu saldırıya hazırlandık” demediler mi? Daha bir yıl önceden başlayarak her gün asayişi sağlayacağız diyerek saldırılara gerekçe yaratmıyorlar mıydı? Kuşkusuz halk ve gençler saldırılara karşı direnişe geçmişlerdir. Savunma için hendek ve barikatlar kazmışlardır. Bu halk direnişleri polisle ve özel harekat denilen çeteleriyle kırılamayınca saldırılarına orduyu da katmışlardır. Halkın direnişini kıramayınca 1960’lı yıllarda Vietnam halkının direnişini kıramayan generallerin “daha fazla asker, daha fazla, uçak, daha fazla silah, daha fazla bomba” istedikleri bilinmektedir. Saray’ın faşist çeteleri de halkın direnişini kıramayınca daha fazla asker, daha fazla silah demektedirler. Tabii ki sonuç Vietnam’da ne olduysa Kürdistan'da da o olacaktır.

Yaşananlar büyük bir halk devrimidir

Öte yandan bu direnişi yanlış değerlendirenler vardır. Sadece gençliğin öfkesi ve direnişi olarak değerlendirenler bu mücadeleyi bir yönüyle hafifletmektedirler. Kuşkusuz gençler kahramanca direnmektedirler. Kürt gençliği fedaidir. Zaten her gün “Gençlik Apo’nun fedaisidir” sloganını atmaktadırlar. Ancak var olan direniş sadece gençlerin öfkesi ve tepkisi sonucu ortaya çıkmamıştır? Özyönetimleri, gençlerin de içinde olduğu Halk Meclisleri ilan etmiştir. Bu açıdan özyönetim direnişlerini heyecanlı, öfkeli, tepkili gençler ortaya çıkarmamıştır. AKP hükümetinin çözümsüzlüğü ve asayişi sağlama adı altında yürüttüğü baskılara karşı halkın kendi özgür ve demokratik yaşamlarını kurmak için özyönetimler ilan edilmiştir.

Kuşkusuz bir yerde fiziki direniş ortaya çıkınca gençler öne çıkacaktır. Gerillanın da yüzde 90’ı gençtir. Tabii ki bu halkın gençliği halkının savunulması ve özgürlüğü için en önde olacaktır. Ancak var olan bu direniş sadece gençliğin bir tepki ve öfke direnişi değildir; bir halkın özgür ve demokratik yaşam direnişidir.

Bu direnişin sütunları, direkleri ise başta analarımız olmak üzere Kürt kadınlarıdır. Zaten artık Kürt devrimi her yerde en başta da kadın devrimidir, Kürt analarının bilgelik devrimidir.

Yaşananlar öfkeli gençliğin tepkisi değildir; yaşananlar, dünya tarihinin en büyük halk devrimidir. Gençlik de bu halk devriminin fedai gücü olarak en önde direnmektedir.