DERSİM'DE SEÇİMLERİ DDHD NEDEN, KAYBETTİ...!!!
Ali TACAR
10.04.2014
Her örgütlü gücün kendi iradesiyle özgürce, örgütlenme, propagada ve kitlelerle buluşma hakları vardır. Veya başka örgütler, partiler ve kurumlarlarla ortak hareket etme haklarını kullanılar. Bu tamamı ile bu yapı ve kurumların özgür iradesine bağlıdır. Hiç bir parti ve kurumlar neden ortak hareket ediyorsunuz; Veya neden bizlerden bağımsız örgütlenme ve çalışma yürütüyorsunuz diye sorgulanamaz, suçlanamaz. Söyledigimiz gibi, parti ve örgütlerin kendi tassaruflarındadır. Tabiki, eleştiri, öz-eleştiri hakları her zaman saklı olmak koşulu ile. Ancak ne yazık ki, eleştiriyi bile düşmanlık olarak algılayan bir çok yapı ve partiler var. Bu kurum ve partilerin siyasi görüşlerinin kof, ve eleştiriler karşısında gerileyip yıkılmasından kaynaklıdır. Dersim’deki yerel seçimleride bu gözlemle değerlendirmek gerekir.
Yapılan “ittifak” görüşmelerinde eşit koşullar yaratılmadığından veya yaratamadığımızdan kaynaklı, seçimler politikasında bir çok parti ve kurumlardan ayrışmak zorunda kalmışız. Bu tamamı ile ilkesel ve siyasi bakışaçımızla bağlantılı bir durumdur. Temel olarak, Dersim’in gelecegi inşaasında, program ve yönetmelikde ayrışma olarak anlaşılmalıdır. Başından itibaren, hiç bir parti bizim bağımsız adaylaşmamızı saygıyla karşılamamış, aksine kendileri gibi ram olmamımz istenmiştir. Kendi ilkesizliklerine ortaklaştırmak için her türlü basınç uygulamışlarsada başarılı olamamışlardır. ÖDP bile Dersim’de bağımsız irade gösterememiş, adaylık müracaatlarını red ettigi gibi, DDHD ile ortaklaşmamak için kırk takla atmıştır. DDHD’de Halk Cephesiyle yürütmüş olduğu ittifak görüşmelerinde, gerekli olan ortaklaşmayı yaratamadıklarından, mevcut durum saygıyla karşılanmış, seçimlerde anti-propagandaya dönüşmeden ilkesel bir duruşla sonlandırılmıştır. Gelenegi doğru tahlil edip uygulamaya koymamız bazılarını rahatsız etsede, büyük bir başarıdır. Ortak hareket etmenin temel ölçütü, ortak iradeyle adaylaşma olmalıdır. Hiç bir parti ve kurumlara danışılmadan Aday dayatılması kabul edilemez bir tutumdur.Bu sonuç bile başlı başına ayrı ve bağımsız hareket etmeyi gerektirir. Her Partinin seçimlere katılma, pasif katılma, tarafsız kalma veya boykot etme hakkları vardır. Ancak hiç bir şantajı kabul etmezler. Adaylarını tek başına belirleyip, diğer Devrimci güçlere dayatma hakları yoktur. Tek başına seçime katılacaklarsa Adaylarının kendileri tarafından belirlenmesi en doğal hakkları; Ancak adaylarını tek başına belirleyip, diğer güçleri kendilerinin yedeği konumuna getirilmesi doğru ittifakın temellerini sarsar. Dersim’de yaşananlarda bunlardan ibarettir. “Devrimci Güç Birligi” adı altında, diğer güçlerin iradeleri kırılmış, Burjuva partilerinin kazanması gerekce gösterilerk, BDP etrafında zorunlu destekleyici konumuna düşürülmüşlerdir. Özgür Gelecek veya İşci Köylü, Nazımiye üzerinden teslim alınmış ” Devrimci Güç Birligine” bayraklarıyla da olsa dahil olmuş. Burada önemli olan, Geleneğin taktik bir meselede bile ortaklaşmaması Dersim Halkı tarafından eleştirilmiştir. BDP’lilerin veya “Güç Birliginin” kamuoyuna Partizancılar da birleşti propagandasına malzeme olmuş, seçim çalışmalarımızı olumsuz etkilemiştir. Önemli çalışmalarımız bu sorunlarla cebelleşerek geçmiştir. Seçimlerde kazanmak esasda olsa, ilkesel duruş sergilemek dahada esastır. Kazanmak için her yolu mübah gören pragmatizm sayısal oylama üzerinde çoğunluk elde etmiş olsada, esasında kaybetmiştir.
KILIÇDAROĞLU Faktörü; Mevcut 10 Yıllık Belediye icraatlarının bile eleştirisini yapamadığımız bir zemin yaratmış. Çarpık kentleşme ve beton yığını haline gelen Dersim, yeterince yerel yönetimler üzerinden gündeme getirilememiştir. Gerekcesi CHP mevcut durumdan faydalanıp çelişkileri lehine dönüştürmesinden korkulmuştur. CHP’yi sözümona Dersim’li “aydın ve yazarlar” adına destekleyen şovenistlerin açıklamaları, Başkan adayı ve meclis üyeleri rant ve Aşiret bloğundan açığa çıkması tüm okların CHP’ye yönelmesine neden omuş; Dersim’de CHP’nin geri kadrosunun kazanmaması için toplumda bir konsesüsün oluşmasına gerekce olmuştur. Sosyalist-Halkçı programın kazanması gerekirken, psikolojik üstünlügü elinde tutan “güç birliği”nin hanesine oy olarak devşirilmiştir. CHP de siyaset yapan yerel politikacılar , Kılıçdaroğlu’nu seçimlerde yenilgiye uğratmak için, DDHD’nin güçlü olması halinde DDHD’ye, BDP’nin güçlü olması halinde BDP’ye yükleneceklerini açıktan ifade ediyorlardı. Amaç Kılıçdaroğlu’nu merkezden atadığı aday üzerinden vurmaktı. Burada düşmanımın düşmanı dostumdur ilkesinden hareket edilmiş, Bu durumda psikolojik güç potansiyelini elinde tutan BDP’ye yaramıştır.
2009 Yılında Yaşanan seçim gerilimlerinin tekrar edilmemsi yönündeki ortak mutakabat sözde kalmış; DDHD(Dersim Demokratik Halk Dayanışması) bu mutabakata sonuna kadar ilkesel olarak disiplinli bir şekilde uymuşsa da, “Güç Birligi” bu durumu fırsat bilerek, bizi pasifleştiren kendilerinin atıl duruma gelmesine neden olmuştur. İlkesel davranmayıp, mevcut duruma fırsatcı yaklaşmıştırlar. Buda yetmemiş, seçmen kitlemiz “vadi” üzerinden etkisiz hale getirilmeye çalışılmış; Seçilecek olanlar dahil “Vadiye Davet” edilerek 2009 Yılından daha vahim gerilime zemin hazırlamışlardır. Esasında “güç birliginin” olaya müdahale etmesi gerekirken ya bilmiyoruz yada duymadık gibi söylemlerin arkasına sığınarak, mevcut durumu lehlerine kullanmışlardır. Kraldan daha kralcı davranarak durumu sahiplenmişlerdir. Konuyu gündemleştiren Milletvekili büyük bir taciz altında tutulmuş, mevcut durum eleştirilmesi gerekirken, Milletvekili “ajanlığa soyunmuş” gibi suçlamayla mevcut durumun meşurlaştırması sağlanmış. Ve gelecek eleştirilerinde önünü kesme amçlı haksız bir saldırı ile karşı karşıya bırakılmıştır. Çeşitli sivil toplum kuruluşlar baskı altına alınmış, “güç birligini”desteklemesi yönünde açıklamaya zorlanmışlardır. Muhalif olanlar ise, DDHD yi destekleyecekler bile hedef olmaktan korktuları için açıktan tavır takınmadan sakınmışlardır. Dersim’li aydınlar susturulmuş, oy vermek isteyenlerin bile kendilerinin isminin açıklanmasına karşı çıkmışlardır. Bir kısım Aydın geçinen ise güce tapmış, Aydın olma vasıflarını yitirmişlerdir. Narsist kişilige tapınma esas olmuş. Eleştir, Öz-eleştiri Dersim’de gündem olmaktan çıkmıştır. Dersim’li entelektüller sorunlu hale gelmiş, esas düzeltilmesi gereken sınıf haline dönüşmüştür. Avrupa Birliginden gelen gözlemci heyetlerinin açıklamalarında, polislerin silahlı dolaşmaları seçimleri şaibeli duruma getirir; söylemlerinin daha vahimini “vadi” üzerinden seçmenlerimiz yaşamıştır. Sandık başları ablukaya alınmış; taciz, tehdit, saldırılar halkın gözünü kokutmuş, olumsuz olayların olmaması için halk iradesi dışında “güç birligine” yönlendirilmiştir. Eşim bile, saldırı ve tacizlerden dolayı oyunu zamanında kulanamamıştır. Dersim’in demografik yapısı, Üniversite, Polis, subay ve yabancı memeur mevcudiyeti üzerinden değişime uğramış, yerleşik oyların bölünmesi, “güç birliği” ve CHP’nin işine yaramıştır. Dersim merkezinin, Demografik yapısındaki bir değişim söz konusu değise; Merkezde büyük oy farkıyla seçimleri kazanan yapıların hiç bir İlçede seçimi kazanmamasını ne ile izah edeceksiniz. Dersim’de üç özgün çizgi açığa çıkmıştır;
1. Kemalist ve Şovenist yapı; Bu birazda Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olmasından kaynaklı Dersim’de altın çağını yaşayan konumdadır.
2. Katı Kürt Milliyetcisi yapı; Bu yapı daha çok grup çıkarlarını ön planda tutan; Mevki, makam,milletvekilligi, belediye meclis üyeligi, il encümen üyeligi üzerinden, seçim olmadan kualisyon oluşturan, koltuk savaşlarını yürüten güçlerdir. Çıkarlarına ters düşüldügü andan itibaren dağılmaya mahkumdurlar.
3. DDHD ve bileşenlerinden oluşan yapı; Sosyalist-Halkcı yerel yönetimler programı üzerinden, Dersim’in özgün kimligine uygun; Diliyle, Kızılbaş inancıyla, kültürüyle, kimliklerin, inançların çatişmadığı, Dersim’in Kürtlerini, Zazalarınıö sosyalist devrimcilerini bir çatı altında örgütlemeyi hedefleyen yapı. Dersim’in geleceği inşasında önemli rol oynayacakları kesindir. Sonuç yerine; Her türlü hile, entrika, tehdit ve tacizin yaşandığı bir ortamdaki seçim şaibelidir. Rakamsal olarak kazanılmış olsada, meşuriyeti tartışmalıdır.. Halkın gerçek iradesini yansıtmamaktadır. Dolayısıyla seçilenlerde, gerekli çoğunluğu elde etseler bile ilerde meşuriyet tartişmalarında kaçamaycaklardır. Böylesi bir ortamda, demokratik davranan her parti kaybetmek zorundadır. Çünkü kurallar demokratik davranmaya müsait değildir. DDHD’de bu olumsuz şartlar altında; Dersim merkezde istenmeyen sonucu almıştır... Ve kısaca yukarıdaki nedenlerden dolyıda seçimler rakamsal olarak kaybdilmişsede, nitelikli Sosyalist-halkcı Program etrafında kenetlenmiş çekirdek bir Halk militan kadrosu yaratılmıştır. Selam olsun hiç bir çıkar gözetmeden, Sosyalist-Halkcı programın hayata geçme mücadelesinde onurluca davranan yoldaşlarıma..!
Şan olsun DDHD bileşenlerine..!
Ali TACAR 10.04.2014