İçişleri Bakanlığı tazminat davası için 101 kişinin ölümüne 'Asılsız katliam iddiası' derken tazminatın da haksız zenginleşme sağlayacağını savundu
Evrensel / Tamer Arda ERŞİN
Ankara / 14 Haziran 2016
10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybeden Gökmen Dalmaç’ın kardeşi Gökçen Kara’nın manevi tazminat davasına İçişleri Bakanlığı’ndan skandal bir savunma geldi.
Bakanlık, tazminat talebinin reddini isterken, 101 kişinin öldüğü katliamla ilgili “Asılsız katliam iddiasıyla açılmış haksız davanın reddi gerekmektedir” dedi.
10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde gerçekleşen IŞİD’in canlı bomba saldırısında hayatını kaybeden Gökmen Dalmaç’ın kardeşi Gökçen Kara, İçişleri Bakanlığı hakkında Ankara 10. İdare Mahkemesi’nde, 300 bin liralık manevi tazminat davası açmıştı. Mahkemenin talebi üzerine Bakanlık, 1 Haziran 2016 tarihinde savunmasını gönderdi. Bakanlık savunmasında, “Asılsız katliam iddiasıyla açılmış haksız davanın reddi gerekmektedir” diyerek davanın reddini istedi.
KOMİTE SAATİ SÖYLÜYOR EMNİYET İNKAR EDİYOR
Miting tertip komitesi, 10 Ekim günü saat 10.00’da Tren Garı önünden başlayacak yürüyüşle miting alanına gideceklerini Emniyete belirtmişti. Tertip komitesiyle yapılan toplantılarda da gündem olmasına rağmen, Valilik’ten çıkan izinde miting saatinin 12.00’de Sıhhiye’de başladığı yer aldı. Tertip komitesi 10.00’da Gar önünde buluşacaklarını hatırlattı. Ancak görüştükleri Valilik ve emniyet yetkilileri, söz konusu 12.00 ibaresinin Sıhhiye’de trafiğin kesileceği saatlerle ilgili olduğunu belirterek, saat 10.00’da Tren Garı önünde buluşmaya ilişkin bir sıkıntı olmadığını sözlü olarak iletti. Buna rağmen İçişleri Bakanlığı, Ankara 10. İdare Mahkemesi’ne gönderdiği yazıda patlamanın “miting alanı dışında ve kararlaştırılmış miting saatinden önce” gerçekleştiğini savundu. Bakanlığın savunmasında, “Olay öncesinde ve sonrasında davalı idaremiz üzerine düşen görevi gerekli dikkatli özeni göstermiştir. Herhangi bir güvenlik açığı söz konusu değildir. Belirtmek gerekir ki, olay bir terör saldırısıdır ve patlama ise miting alanı dışında, kararlaştırılmış miting saatinden önce gerçekleşmiştir” denildi. Bakanlığın savunması şöyle devam etti: Zarara neden olan patlama idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunu doğuracak bir olay olmayıp, terör eylemidir. 17 Temmuz 2004 tarihinde kabul edilen Terör ve Terörle Mücadelen Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun yürürlüğe girdiği tarihten sonra meydana gelen terör eylemleri veya terörle mücadele sırasında uğradığı zararların tazmini istemiyle açılan yada açılacak davalarda artık sosyal risk ilkesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. İdaremiz kanunda belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde sorumludur. İdaremizin sosyal risk ilkesi gereğince sorumluluğu bulunmamaktadır.”
10 EKİM MAĞDURU ‘DAVA MASRAFINI ÖDESİN’
Talep edilen tazminat hakkında da yorum yapılan savunmada, tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı ileri sürülerek, “Manevi tazminat gerçekte bir tazmin aracı değil bir tatmin aracıdır. Dolayısıyla talep edilen 300 bin liralık miktar fahiştir ve sebepsiz zenginleşmeye neden olacaktır. Manevi tazminat tutarlarına faiz yürütülmesi talepleri de yerinde değildir” denildi. Bakanlık savunmasının sonuç bölümünde yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesini istedi: “Açıklanan nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi ile yargılanma giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim.”