Türkiye: Devlet Güneydoğudaki Ölümlerin Soruşturulmasını Engelliyor
Birleşmiş Milletlerin Cizre'deki Hak İhlallerini Araştırmasına İzin Verilsin; Faillerin Yargılamasını Engelleyeme Yönelik Yasa İptal Edilsin
HRW / Temmuz 11, 2016
(İstanbul) İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), bugün yaptığı bir açıklamada, Türkiye hükümeti'nin güneydoğuda sivil ahaliye karşı yapılan kitlesel hak ihlallerinin bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulmasını engellediğini belirtti. Yapıldığı iddia edilen hak ihlalleri arasında sivillere yönelik kanunsuz öldürmeler, sivillerin kitlesel olarak zorla yerinden edilmesi ve özel mülke yönelik yaygın ve hukuksuz tahribat gibi ihlaller de var. Hükümet, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin bölgeye girmesine ve konuyu kendi standartları çerçevesinde araştırmasına hiç vakit kaybetmeden, hemen izin vermeli.
Türkiye devleti ile silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasında on yıllardır süren ihtilafı sonlandırmak için yürütülen barış sürecinin 2015 Temmuz'unda çökmesinden bu yana, Güneydoğu bölgesinde silahlı çatışmalar ve şiddet hız kazandı. Ağustos ayından bu yana yürütülen güvenlik operasyonlarında, yetkililer 22 kent ve mahallede, gece gündüz devam eden genel sokağa çıkma yasakları ilan ettiler. Söz konusu sokağa çıkma yasakları, aynı zamanda, bu operasyonların veya güvenlik güçleri ya da silahlı gruplar tarafından yapılan hak ihlallerinin sivil toplum örgütleri, gazeteciler ve avukatlar tarafından araştırılmasına da engel teşkil ediyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve İnsan Hakları için Doktorlar (Physicians for Human Rights) gibi insan hakları alanında faaliyet gösteren grupların, ihlalleri belgelendirmek amacıyla bölgeye girmesine, operasyonlar bittikten ve sokağa çıkma yasakları kaldırıldıktan sonra bile, yetkililer tarafından izin verilmiyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb "Türkiye hükümeti'nin güneydoğuda bir çok bölgeyi fiilen abluka altına almış olması, bir şeylerin örtbas edilmeye çalışıldığına ilişkin şüpheleri besliyor" şeklinde konuşuyor ve devam ediyor: "Türkiye hükümeti Birleşmiş Milletler'in ve sivil toplum gruplarının orada olup bitenleri belgelendirmek amacıyla bölgeye girmesine hemen izin vermelidir."
Ölümlerin, yıkımların ve kitlesel yerinden etmelerin önemli bir bölümü, aralarında Cizre'nin de bulunduğu dokuz farklı kentte gerçekleşti. 355.000'den fazla insan, kent veya ilçelerin içindeki bazı mahallelere, yakınlardaki başka kentlere veya Türkiye'nin başka bölgelerine gitmek zorunda bırakılarak, geçici olarak yerlerinden edildiler. Güvenlik güçleri ile PKK ile bağlantılı Sivil Savunma Birlikleri (YPS, Yekineyen Parastina Sivil) arasında silahlı çatışma yaşanan yerlerde en az 338 sivil öldürüldü.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Cizre'de görev yapan avukatların derlediği ölüm listelerini inceledi. Bu listeler 14 Aralık ile 11 Şubat arasında, aralarında 11 çocuğun da bulunduğu en az 66 Cizrelinin ateşli silahla vurulma veya havan topu patlaması sonucu öldüğünü gösteriyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün görüştüğü tanık ve mağdurlar, güvenlik güçlerinin bazı vakalarda ellerinde beyaz bayrak taşıyan sivillere de ateş açtığını anlatıyorlar. Eldeki bilgiler, güvenlik güçlerinin kuşattıkları üç binanın bodrumlarında mahsur kalmış, aralarında silahsız sivillerin ve yaralı savaşçıların da bulunduğu 130 civarında insanı öldürdüklerini de gösterir nitelikte.
Cizre'deki sivil ölümlerinin büyük bir çoğunluğu YPS'nin barikat kurduğu ve hendek kazdığı, ve güvenlik güçlerinin silahlı gruplarla çatıştığı mahallelerde vuku bulmuş. Ancak çatışma yaşanmayan veya barikat bulunmayan mahallelerde öldürülmüş bazı siviller de var.
Açıklamanın tamamı şu linkten okunabilir: https://www.hrw.org/tr/news/2016/07/11/291848