'Coğrafyamızın tarumar edilmesine izin vermeyeceğiz'
Dersim Kurumları Platformu, OHAL ilanıyla birlikte Dersim’de devletin yaptığı doğa katliamına, baskı ve zulme Galatarasay Meydanı’nda gerçekleştikleri basın açıklamasıyla yeter dedi.
İSTANBUL - ANF /10 Eylül 2016
Dersim’de, ormanlarının yakılmasına, doğanın tahrip edilmesine, yolların beton bloklarla kapatılmasına, yasak bölge uygulamasına derhal son verilmesini isteyen platform üyeleri, “ Coğrafyamızın tarumar edilmesine izin vermeyeceğiz” mesajını verdiler.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Dersim Kurumları Platformu, OHAL ilanıyla Dersim’de giderek artan devlet zulmüne dur dedi. Sanatçı Ferhat Tunç’un katıldığı eylemde, Dersim kurumları, savaşın derhal sonlanıp, çözüm sürecine geri dönülmesini istedi. “Doğamızın talanına hayır! Ormanlarımızın yakılmamasını, yollarımızın kapatılmamasını istiyoruz” yazılı pankart ile “Munzur kutsalımızdır, kutsalımıza dokunma”, “Ormanlarımızı yakmayın” dövizler taşıyan kitle, hep bir ağızdan, “OHAL ‘i kaldırın, şiddeti durdurun”, “Dersim yalnız değildir” sloganlarını attılar. Dersim’de dün 487 Eğitim-Sen üyesi öğretim üyesinin hukuksuz bir şekilde ihraç edilmesini de protesto eden kitle, öğretmenlerin derhal görevlerine iade edilmesi istedi. Açıklamayı Dersim Kurumları Platformu sözcüsü Yılmaz Yeter okudu.
‘TOPRAKLARIMIZI TERK ETMEYE ZORLANIYORUZ !’
Ülkenin bulunduğu çatışma süreciyle, Dersim’de anti-demokratik uygulamaların ve hak ihlallerinin had safhaya ulaştığına dikkat çeken Yeter, ilan edilen OHAL ile Dersim’e dönük uygulamaların kaygılandırıcı boyutlara ulaştığını vurguladı. Dersim’de dil, kültür, inanç üzerinde süre gelen baskı, inkar ve yok sayma politikalarının devam ettiğini belirten Yeter, “Bizlere yönelik bu saldırılarla, coğrafyamızda en temeli insanı haklarımız ve özgürlüklerimiz elimizden alınıyor. Topraklarımızı terk etmeye zorlanıyoruz. Baskılarla Dersim kuşatma altına alınarak, insansızlaştırmaya doğru evrilmektedir. Bütün bu uygulamaları değerlendirdiğinizde devletin Dersim’e dair önyargılı bakış açısının devam ettiğini görüyor ve yaşıyoruz ” dedi. OHAL ilanıyla birlikte Dersim’de yolların keyfi olarak beton bloklarla kapatıldığını, ormanların yakıldığını, dağların bombalandığını, HES, baraj ve siyanür altın madenlerle doğanın büyük oranda tahrip edildiğine dikkat çeken Yeter, “Dersim’i sular altında bırakma çabaları yine aynı aklın ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bu akıl, çatışmalı süreç ile birlikte plan ve projelerini, hile ve entrikalarla uygulamaya çalışıyor ancak bizler buna sesiz kalmayacağız” diye konuştu.
DAHA FAZLA GÖZYAŞI VE KAN DÖKÜLMEMESİ İÇİN HAREKETE GEÇ ÇAĞRISI
Dersim’de ki yasaklı bölge uygulamasıyla, arıcılık ve hayvancılık ile uğraşan halkın zor durumda bıraktığını da dile getiren Yeter, yollarda uygulanan kimlik taraması eziyete dönüştürülerek devam ettiğini, giriş-çıkışlar yasaklanmasından dolayı insanların seyahat özgürlüğünün kısıtlandığını, 1990’lı yıllarda evlerin ve köylerin boşaltılmasıyla yaşatılan insansızlaştırmanın yeniden hayata geçirilmeye çalışıldığına işaret etti. Bu anti-demokratik uygulamaların son bulması için yapılacak basın açıklamasına hazırlanırken; Dersim’de bir panzerin Naciye Özdemir isimli yaşlı bir kadını ezerek ölümüne neden olduğunu haberini aldıklarını belirten Yeter, daha bu acı dinmeden Dersim’de bulunan öğretmenlerin yarısının ve memurların bir kısmının görevden alındığını öğrendiklerini aktardı. Dersim’de yeniden yaratılmak istenilen korku imparatorluğuna izin vermeyeceklerini altını çizen Yeter, “Biz Dersimliler Dersim’de uygulanmak istedikleri bu planı boşa çıkartmak için demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağız ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu. Hakların kardeşliğini tesis etmek adına herkesi çözüm için harekete geçme çağrısında bulunan Yeter, “Coğrafyamızda daha fazla gözyaşı ve kan dökülmemesi için herkesi görev ve sorumluluk almaya davet ediyorum” dedi.