Cumartesi Anneleri: Biz değil onlar korksun; ellerimiz yakalarında
Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’ndaki adalet nöbetinin 600’üncü haftasına binler katıldı.
İSTANBUL - ANF
24 Eylül 2016
Cumartesi Anneleri, 600'üncü haftada binlerce kişinin dayanışmasıyla eylemini gerçekleştirdi.
Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’ndaki adalet nöbetinin 600’üncü haftasına binler katıldı. HDP ve CHP Milletvekillerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin katıldığı oturumda kalabalık Galatasaray Meydanı’na sığmadı. Plaza De Mayo Annelerinin sesli mesajının okunduğu 600 ‘üncü oturumunda, “ Ellerimiz katillerin yakasında” mesajının verildi. Oturuma, söz alan gözaltına kaybedilen Fehim Tosun ‘un kızı Besma Tosun yaptığı konuşma damgasını vurdu. Tosun, “Bizim susmaya, korkmaya hakkımız yok. Korkması gereken biz değiliz, korkması gerekenler insanları gözaltına alıp kaybedenlerdir, şehirleri, tanklarla, toplarla yerle bir edenlerdir, insanları bodrum katlarında diri diri yakanlardır” dedi.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması için her cumartesi günü Taksim Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi düzenleyen Cumartesi Anneleri'nin adalet nöbetinin 600’üncü haftasına binler katıldı. Milletvekillerinden sanatçılara, siyasi parti temsilcilerinden sendikalara anneleri yalnız bırakmayan binler, 7’den 70’e Galatasaray Meydanı’na akın etti. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyelerinin ve demokratik kitle örgütlerinin alan güvenliğini sağladığı meydanda, insanlar aranarak alana alındı. “Cumartesi Anneleri 600 haftadır aynı yerde" yazılı dev posterin asıldığı Galatasaray Meydanı’nda, üzerinde kırmızı karanfillerle donatılmış gözaltında kaybedilen insanların fotoğrafları yere serildi.
'ERDOĞAN SÖZÜNÜ TUTMADI'
Çok sayıda basın mensubunun izlediği eylemde, ilk sözü Cumartesi Anneleri'ne katıldığında orta yaşlarında olan ve şimdilerde ise 80‘i aşkın Elmas Eren aldı. 12 Eylül darbesinin hemen ardından gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in annesi olan Elmas Eren, 2011 yılında Dolmabahçe'de kendilerine sözler veren dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın hiçbir sözün yerine getirilmediğini vurgulayarak sözlerine başladı. Eren, şunları söyledi: "Birkaç yıl önce başbakan bize 'Haziran’da sizin çocuklarınızın kemiklerini bulacağım' dedi. Kaç Haziran geçti ama hiçbir söz tutulmadı. Benim gözlerimdeki yaşlar kurudu. Bizim çocuklarımızın suçu ne? Neden hala bulunamıyorlar?"
Bir zamanlar failli meçhul cinayetlerinin baş mimarı Mehmet Ağar’ın dediği, “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” sözünü hatırlatan Eren, "Hangi tuğlayı çekecekseler çeksinler artık. 36 sene beklemek bir anne için ne demek" diye tepki gösterdi. Anne Eren, ömrü yettiği kadar mücadele edeceğini vurguladı.
'BERABER OTURDUĞUMUZ ARKADAŞLARIMIN ÇOĞU YOK ŞİMDİ!'
Cumartesi Anneleri'ne katılan ilk annelerden olan, gözaltında kaybedilenlerin simge ismi Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak da söz aldı. 21 senedir Galatasaray Meydanı’nda oturduğunu
hatırlatan Ocak, "Benimle birlikte oturan arkadaşlarım çoğu yok bugün. Hepsi toprağın altında” dedi. 21 senedir bir daha gençlerin, çocukların ölmemesi, kaybedilmemesi ve yetim kalmaması için bunca yıl burada adalet nöbeti tuttuğunu vurgulayan Ocak, “Yeter artık! Bu zulme son verin” dedi.
'HÜKÜMETİN ADALETİ VE İNSAFI YOK'
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise yaz, kış demeden yıllardır evlatlarının akıbetinin açıklanmasını beklediklerini söyleyerek, kendilerini yalnız bırakmayan tüm vicdanlı insanlara teşekkür etti. “Bu adaletsizlik devam ettiği sürece bir 600 hafta daha burada oluruz” diyen Yıldız, "Anlaşılıyor ki, bu hükümetin adaleti ve insafı yok. Ne yapalım bize ithal yargı, ithal adalet lazım. Biz susmuyoruz, hesap da soruyoruz. Gözlerimiz yollarda olsa da ellerimiz yakalarında olacak” ifadelerini kullandı.
'BİZ DEĞİL ONLAR KORKSUN'
Hanife Yıldız ‘dan sonra Galatasaray Meydanı’nın ikinci kuşağı olan, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun söz aldı. “600 haftadır bu meydandayız, 600 haftadır insanlığa karşı işlenmiş en büyük suç olan gözaltında kaybetmelerine karşı buradayız" diyen Tosun, şunları belirtti:
"Bu mücadeleyi annelerimiz, babalarımız başlattı. 21 yıllık bu mücadeleyi devralmak bize düştü ve üçüncü kuşağı biz büyütüyoruz bu meydanda. Bu onurlu mücadeleyi devralmak ve sürdürmek bizim için bir onurdur” dedi. Tosun, bu tablo karşısında susan herkesin de suç ortağı olduğunu söyleyerek, "Hesap soramadığımız için bunları yaşıyoruz” diye ekledi.
Tosun, şunları ifade etti: "Bizim susmaya, korkmaya hakkımız yok. Korkması gereken biz değiliz, korkması gerekenler insanları gözaltına alıp kaybedenlerdir. Korkması gerekenler şehirleri tanklarla, toplarla yerle bir edenlerdir, korkması gerekenler insanları bodrum katlarında diri diri yakanlardır, korkması gerekenler Taybet Anne'yi iki hafta sokak ortasında bekletip, ölümüne sebep olanlardır, korkması gerekenler anne karnında daha doğmamış bebeği katledenlerdir, bizler değiliz."
Meydanın üçüncü kuşağı adına sözü alan Abdulkerim Yurtsever’in torunu Berivan Yurtsever ise şöyle konuştu: "73 yaşında, yürümekte zorluk çeken dedemin Kürt olmaktan başka ne suçu vardı? Kuşaktan kuşağa geçen acının, öfkenin hesap sormanın mirasçılarıyız. Bu memlekette hukuk ve adalet yok. Biz adalet ve barış için, tüm farklılıklarımızla onurlu bir hayat istediğimiz için buradayız. Ninelerimizin, dedelerimizin kemikleri bulunana, bir mezarımız olana kadar, onları kaybedenler hesap verene kadar devam edeceğiz."
'ADALETE ULAŞILAMAYAN ÜLKE'
Konuşmaların ardından Cumartesi Anneleri'nin 600’üncü açıklamasını, gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya'nın kızı Serpil Taşkaya okudu. Her cumartesi gözaltında kaybetme suçuyla hesaplaşılması, barış ve adaletin sağlanması için seslerini yükselttiklerini belirten Taşkaya, yargı halkın değil iktidarın hizmetinde olduğu için adaletsizliğin büyüdüğünü ifade etti. Taşkaya, "Adında 'adalet' sözcüğünü taşıyan bir partinin 14 yıllık iktidarında Türkiye, adaletin ulaşılamadığı bir ülke olmaya devam ediyor" dedi.
TALEPLER
Gözaltında kayıpların akıbetlerinin açıklanması, fail olan devlet görevlilerine yönelik cezasızlık politikasına son verilmesi, zorla kaybetme suçunun insanlığa karşı suç olarak tanımlanmasını istediklerini vurgulayan Taşkaya, gözaltında kaybedilenler için bağımsız bir komisyon kurulması gerektiğini dile getirdi. Taşkaya, Türkiye'nin BM'nin "Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme"sini imzalamasını istedi.
Meydandan hükümete seslenen Taşkaya, "Taleplerimiz bizim yurttaşlık hakkımızdır, bu talepleri yerine getirmek sizin hukuki yükümlülüğünüzdür. Bu yükümlülüğünüzü derhal yerine getirin” dedi. Korku üreten politikalar karşısında susmayacaklarını kaydeden Taşkaya, "Kayıplarımızı aramaktan, adalet, hakikat ve barış talep etmekten vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
Eylem, Arjantinli Plaza de Mayo Anneleri'nin dayanışma için gönderdiği ses kaydının dinletilmesiyle sona erdi.