Gözleri hala üzerimizde
Ceylan Önkol ve Berat Güzel, devlet güçleri tarafından katledilen Kürt çocukları… İkisi de katledildiğinde henüz 12’sindeydi… İkisinin de katilleri ortaya çıkarılmadı; ne fail ne de dava var. Ceylan 7 yıldır, Berat ise 1 yıldır adalet bekliyor.
DİHA / YENİ ÖZGÜR POLİTİKA / 29 Eylül 2016
Amed’in Licê ilçesine bağlı Xiraba köyü Xambaz mezrasında 28 Eylül 2009’da hayvanlarını otlattığı sırada Yayla Karakolu’ndan atılan patlayıcı ile katledilen 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümü üzerinden 7 yıl geçti. Aradan geçen 7 yıllık sürede dava hukuki yönden bir arpa boyu yol almadı. Sorumlular cezalandırılmak yerine ödüllendirildi. Lice Adliyesi’nin tozlu raflarda çürümeye terk edilen Ceylan’ın soruşturma dosyası adaletin geleceği günü bekliyor.
DİHA’ya konuşan İHD Amed Şube Hukuk Komisyonu ve Önkol ailesinin avukatı Rehşan Bataray, devlet güçlerinin şüpheli konumunda olduğu diğer dosyalarda olduğu gibi Önkol dosyasında da tarafsız bir soruşturma yürütülmediğini ifade etti. Bataray, “Genel olarak Türkiye’deki özellikle güvenlik güçlerinin sorumlu olduğu özellikle Kürdistan’da işlenen suçlara ilişkin cezasızlık politikası çok istisnasız ve çok istikrarlı bir şekilde uygulanıyor. Bu durum çocuk ölümlerinde de böyle. Ceylan Önkol dosyasında olduğu gibi çocuk ölümleri dosyaları sürüncemede bırakılarak ya da takipsizlik kararı verilerek üzeri kapatılıyor” dedi.
Savcı değil asker yürüttü
Soruşturmanın hızlı ve etkili yürütülmesi konusunda savcının üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmediğine vurgu yapan Av. Bataray, “Soruşturma dosyasındaki gizlilik kararı kalktıktan sonra biz gördük ki dosyanın soruşturmasını savcı değil, olayın şüphelisi olan askerler yürütüyor. Soruşturmalar failleri bulmaya yönelik yürütülür. Ancak bu dosyada incelemeyi olayın şüphelileri olan askerler yaptı. Dosyadaki bütün evraklar şüpheli olan kişiler tarafından düzenlenmiş” diye belirtti.
Aile suçlu ilan edildi!
Ceylan’ın ölümüne neden olan bombanın karakol tarafından geldiği yönünde birçok tanık beyanı ve delil mevcut olmasına rağmen şimdiye kadar şüpheli sıfatıyla hiç kimsenin ifadesinin alınmadığına dikkat çeken Bataray, hukuk mücadelesinde geldikleri noktayı şöyle özetledi: “Somut deliller üzerinden soruşturmanın hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesi için yaptığımız başvurular sonuçsuz kaldı. Adli tıp uzmanlarının, Ceylan’ın ne şekilde yaşamını yitirdiğine ve şüphelilere dair hazırladığı bilimsel raporu savcılığa sunmamıza rağmen dikkate alınmadı. Hatta dosyadaki raporlarla, ailenin geçmişi, siyasi görüşü ve aileden birilerinin örgüte katılmış olması gerekçe göstererek bir şekilde Ceylan’ın ölümünden de aileyi sorumlu tutacak belgeler düzenledi.
AİHM’e taşındı
Bu belgeleri düzenleyen kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmuştuk ama takipsizlik kararı verildi. Bunun üzerine sürüncemede bırakılan soruşturma dosyasını AİHM’e taşıdık. En kısa sürede AİHM’den önemli bir ihlal kararı vermesini bekliyoruz. Ancak AİHM’in hiçbir ihlal kararından sonra Türkiye’deki savcılar yeniden soruşturma başlatmıyor. Devlet ‘Ben paramı veririm ama aynı şekilde suçları işlemeye ve suçluları korumaya devam ederim’ mantığı ile yaklaşıyor. Adalet yerini buluncaya kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Halil İbrahim Parkı’nda
Amed’in Bismil ilçesinde katledilen 12 yaşındaki Berat Güzel’in failleri ise 1 yıldır hala ortaya çıkarılmış deği. Silvan’da 8 Eylül ile 6 Ekim tarihleri arasında 4 kez ilan edilen sokağa çıkma yasağı boyunca devlet güçleri 2’si çocuk 8 kişiyi katletmişti. Katledilenler arasında yer alan Berat, 4 yıl önce aynı ilçede 17 yaşındayken polis kurşunuyla katledilen Halil İbrahim Oruç’un isminin verildiği parkta oyun oynadığı sırada polisler tarafından öldürüldü.
Göz göre göre katletti
Berat, oynadığı parkı ablukaya alan özel harekat timleri ve polisin açtığı ateş sonucu karnından ve kolundan vuruldu. Berat’ın yaşayıp yaşamadığını kontrol dahi etmeyen polisler parka akın eden halkın üzerine de ateş açmaktan çekinmedi.
Berat’ın küçük bedeni öylece zırhlı araçların gölgesinde hareketsiz beklerken, polislerin yerde yatan çocuğun başucuna bir şeyler bıraktığı an be an kameralara yansıdı. Görüntüler, 2004 yılında Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 13 kurşunla katledilip daha sonra yanına bir silah bırakılarak ‘terörist’ denilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı getirdi.
12 yaşına çok şey sığdırdı
Berat’ın ailesi ilçede bilinen, Kürt özgürlük mücadelesinde birçok şehit vermiş bir aile. Annesi Azize Berat, “Oğlum çok uzun yaşamamış olabilir ama 12 yaşına çok şey sığdırdı” dedi. Oğlunun okula başlayana kadar tek kelime Türkçe konuşmadığını anlatan annesi, ilkokula başladığında arkadaşlarıyla Türkçe değil Kürtçe konuştuğunu, çocuklara Kürtçe öğretmeye çalıştığını anlattı. 6-7 Ekim 2014 Kobanê eylemlerinde yer alan oğlunun okula gitmeyi reddettiğini aktaran Azize Berat, “Miting, cenaze, Newroz olursa gitmeyeceğim şartıyla” işe başladığını aktardı.
‘Polisin kurşunundan korkmuyorum’
Devletin saldırılarına karşı oğlunu uyardığını anlatan anne Berat, “Oğlum bak eskiden olaylarda gaz sıkılıyordu. Ama şimdi çocuklar kurşunlarla katlediliyor” dediğini, Berat’ın ise kendisine dönerek, “Anne ben polisin, askerin silahlarından, kurşunlarından korkmuyorum” deyip, el sallayarak arkasına dönüp gittiğini anlattı. Berat’ın sık sık gittiği ve çok sevdiği İbrahim Halil Oruç Parkı’nda katledilmesinin büyük bir acı olduğunu söyledi.
El arabasıyla hastaneye kaldırıldı
Vurulduktan sonra hastaneye kaldırılmak yerine polisin saatlerce yerdeki oğlunun başında beklediğini hatırlatan anne Güzel, polisin ambulansın gelmesine dahi izin vermediğini ve oğlunun cansız bedenini halkın desteğiyle Bismil’in yasaklı sokaklarında el arabası içinde hastaneye götürdüklerini yaşlı gözlerle anlattı.
Otopsi raporu dahi verilmedi
Oğlunu polislerin katlettiğini söyleyen anne Güzel, olay yerine gelen savcının da hiçbir delil toplamadan ayrıldığını, bir suçlunun da savcı olduğunu söyleyerek ekledi: “Oğlumun katledilmesini üzerinden bir yıl geçti. Defalarca otopsi raporu istememe rağmen vermediler. Berat’ı katleden polisler hiçbir şekilde adalet karşısına çıkmadı. Ve olayla ilgili hiçbir gelişme yaşanmadı. Katiller bu kadar rahat olmamalı ve ölüm bu kadar ucuz olmamalı. Oğlumun ve tüm çocukların katilleri bir gün elbet hesap verecek. Ben acılı bir anne de olsam oğlumla gurur duyuyorum.”
Davası sahipsiz kaldı
Berat’ın avukatlığını üstlenen Amed Barosu Başkanvekili Ahmet Özmen de üzerinden bir yıl geçmesine rağmen dosyada hiçbir ilerlemenin olmadığını kaydetti. Faillerin bulunması için “Yaşam hakkı ihlali” gerekçesiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçeyle başvuruda bulunduklarını söyleyen Özmen, hala dilekçelerine cevap dahi verilmediğini aktardı. İçişleri Bakanlığı’na da tazminat davası açıldığını, buna da hala bir cevap verilmediğini ve sürenin dolmasını beklediklerini dile getiren Özmen, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında savcıların da görevden alınmasıyla birlikte davanın tamamen sahipsiz kaldığını sözlerine ekledi.
DİHA/AMED
Yüzlerce çocuk KATLEDİLDİ
AKP iktidarında yüzlerce çocuk katledildi. 2002 yılından 2015 yılına kadar süreçte aralarında 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, 14 yaşındaki Berkin Elvan, 6 aylım Şilan Demir, 8 yaşındaki Enes Ata, 18 aylık Mehmet Uytun, Roboskî’de katledilen 22 çocuğun da aralarında bulunduğu 214 çocuk katledildi. katledildi. İHD Amed şubesinin 24 Temmuz 2015 ile 24 Temmuz 2016 tarihleri arasındaki hak ihlallerine ilişkin hazırladığı rapora göre ise sokağa çıkma yasaklarında gerçekleştirilen polis ve asker saldırılarında 75 çocuk katledildi. Sadece 2005 yılında 400 çocuk gözaltına alında, 66 çocuk tutuklandı.
İki çocuğunu defnetti 10 yaşındaki ise kayıp
Antep’teki DAİŞ saldırısında 2 çocuğunu kaybeden ve elleriyle toprağa veren Emine Ayhan, 10 yaşındaki oğlu Ramazan’ın kayıp cenazesine ulaşmaya çalışıyor.
Antep’te 20 Ağustos’ta Kürt düğününe yapılan DAİŞ saldırısında 34’ü çocuk 57 kişi hayatını kaybetti. Bombalı saldırıda kızlarından Zilan ve Şükran’ı yitiren Emine Ayhan, eşi ve diğer kızı Dilan ile birlikte patlamadan yaralı olarak kurtuldu. Dilan, hala hastanede tedavi görüyor. Düğünde bulunan ve yaşamını yitirdiği düşünülen 10 yaşındaki oğlu Ramazan’ın ise cenazesi kayıp.
Cenazesi kayıp
Oğlunun yerine başka birine ait cenazenin kendilerine verilmek istendiğini anlatan Ayhan, soruşturmayı yürüten savcıyla da görüştüklerini aktararak şöyle dedi: “Savcı bize dosyada Ramazan’ın isminin geçmediğini, fakat morgda bekletilen iki tane cenaze bulunduğunu söyledi. Bizden kan örnekleri alındı. Test yapıldı, parçalanmış cesedin oğlumuz olmadığı anlaşıldı. Diğer cenazeye de baktık. Yüzü belliydi, yara yoktu. Benim oğlumun saçları kısacıktı, bu çocuğun saçları uzun ve sarışındı. Oğlumun ellerinde ve ayaklarında altıparmak vardı. Ameliyat olmuştu, izleri duruyordu. Bize gösterdiklerinde iz yoktu ve 13-14 yaşlarındaydı.”
Oğlumu istiyorum
Teşhis sonucunda gösterilen cesedin oğlu Ramazan’a ait olmadığını savcıya ilettiklerini ardından 3 defa kendilerinden kan örnekleri alındığını aktaran Ayhan, yapılan DNA testleri sonucunda cesedin yüzde 99.99 oğlu Ramazan’a ait olduğu sonucuna varıldığını aktardı. Polislerin 26 Eylül’de evlerine gelerek cenazenin toprağa verileceğini aktardığını söyleyen Ayhan, cenazenin kendilerine ait olmadığını belirterek katılmayı reddettiklerini aktardı.
Kendisine gösterilen cenazenin oğlu olmadığından emin olduğunu dile getiren anne Ayhan, “Gösterilen cenaze tanınıyor ve bizim oğlumuz değil. Oğlumun cenazesini istiyorum” diye belirtti.
DİHA / ANTEP
Perşembe, Kasım 21, 2024