Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

200 binden fazla Êzidî katliamdan nasıl kurtarıldı?

 

200 binden fazla Êzidî katliamdan nasıl kurtarıldı?

Sinan Cudi / 18. 08. 2014/ Özgür Gündem

ABD ve İngiltere’nin de içinde yer aldığı bazı uluslararası güçler, yine bölgedeki bazı aktörler tarihin en büyük katliamlarından biriyle yüz yüze kalan yüzbinlerce Êzidînin Şengal Dağı ve çevresinden kurtarılmasından kendine pay çıkarmaya çalışıyor.

Böylesi kalabalık bir kitlenin ani gelişen doğal felaket ortamlarından kurtarılmasına tanık olsak da savaş ve çatışma içinde bulunan, katliam riskiyle karşı karşıya kalan 200 binden fazla insanın tahliyesine son yıllarda rastlamamıştık. Son yılların en önemli operasyonlarından biriyle mümkün olan ve yüzbinlerce Êzidî’nin kurtarıldığı bu günlere bir daha yakından bakalım.

Bilindiği üzere 10 Haziran günü Musul, insanlık düşmanı IŞİD çetelerinin eline geçmişti. Bölgedeki gelişmeleri alt üst eden bu olay ardından PKK ve KCK’li yetkililer Şengal ve bölgedeki diğer Kürtlere yönelik bir saldırı olasılığını öngörerek yaptıkları açıklamalarla bu alandaki halkı savunmaya hazır ve aday olduklarını belirtmişlerdi. Fakat KDP, buna gerek olmadığını, peşmerge güçlerinin hem Şengal hem de diğer bölgelerde halkı korumaya muktedir olduğunu ilan ederek bu isteği geri çevirmişti.

Fakat 2 Ağustos günü peşmerge denetiminde bulunan Musul’a bağlı Zumar kasabasının düşmesi ardından dramatik bir şekilde Şengal ve çevresini korumakla görevli peşmerge güçleri alandan çekilerek YPG gözetimindeki Rojava’ya, oradan da Semelka kapısından Güney Kürdistan’a çekildi.

Her ne kadar bazı kesimler başta bu durumu kabul etmemişlerse de Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, “Bölgeyi terkeden sorumluları yargılayacağız” diyerek bu geri çekilmeyi doğrulamıştı. Peşmergenin bu ani çekilişi ardından bölgedeki yüzbinlerce Êzidî de korumasız kaldı ve kendi imkanlarıyla bölgeden çıkmaya başladı. Fakat etrafı IŞİD çeteleriyle çevrili Êzidîlerin bölgeden çıkışı öyle kolay olmadı.

Bilindiği üzere hem Suriye’de, hem de Irak’ta BAAS rejimi tarafından Kürtlerin yaşadığı yerlerin çevreleri Arap Kuşağı Projesi temelinde koridorlar şeklinde bölünmüştü. Değişik bölgelerden getirilen Arap aşiretleri, Kürtlerin bulunduğu şehir, kasaba ve köylerin etrafında konumlandırılarak Kürtler arası iletişim ve ulaşım kesilmeye çalışılmıştı. Şengal ve çevresi de bu politikanın yarattığı etkiyle Kürt bölgelerinden kopartılmış, Rojava ve Güney Kürdistan’la arasına 20’şer kilometrelik genişliğinde Araplardan oluşan koridor         örülmüştü. Musul’un işgali ardından Şengal’in güney ve batı bölgelerinde bulunan Arap aşiretleri IŞİD’e katılmıştı. Zumar’ın düşürülmesiyle birlikte doğu bölümü de IŞİD’in eline geçen Şengal’den çıkış için geriye sadece kuzey bölgesi kalıyordu. Zumar ardından IŞİD’in Rabia’ya, Sinun ve Dugura köylerine yönelmesinin nedeni işte bu kuzey hattını da keserek Şengal’i kuşatmaya almaktı.

Daha önce bu tehlikeye dikkat çeken Kürt hareketi ve YPG Zumar’ı ele geçirerek Rabia’ya yönelen IŞİD çetelerine karşı devreye girerek bu bölgelerde savaşmaya başladı. YPG, Dugura, Sinun ve Rabia’ya kadar olan bölgeye güç göndererek peşmergelerin bıraktığı alanları doldurdu. İkinci yılına giren IŞİD-YPG çatışmalarının en şiddetlilerine tanık olunan Rabia ve çevresinde YPG güçleri kapanan Güney Kürdistan yolu yerine Rojava’yla yeni bir hat oluşturdu ve bu bölgeyi güvenlik altına aldı.

Hemen ilk günlerde Medya Savunma Alanları’ndan bir alaylık HPG gerillası da bölgeye gelerek YPG savaşçılarının yardımıyla Şengal Dağı’na ulaştı. Şengal Dağı’nı kuşatmaya alarak adeta dağda Êzidî avına çıkmayı düşünen IŞİD çeteleri Çil Mera, Solax gibi önemli geçiş güzergahlarında pusulara düşürülerek dağa çıkmaları engellendi. Dağ savaşında oldukça önemli bir tecrübeye sahip HPG gerillalarının Şengal Dağı’nda bulunmasının yarattığı caydırıcı etki çetelerin ısrar etmelerinin de önünü aldı. Böylece Şengal Dağı’na sığınan on binlerce Êzidî için nispeten güvenli bir ortam yaratıldı.

Dağa sığınan ve IŞİD çetelerine karşı halkını ve topraklarını savunmak isteyen gönüllüleri de örgütleyen HPG ve YPG, Şengal Direniş Birlikleri’nin (ŞDB) oluşumuna da ön ayak oldu. Üç güç, yani HPG, YPG ve Şengal Direniş Birlikleri, Şengal Dağı’nın kuzeyinden Rojava’nın Cezaa bölgesine doğru uzanan bir koridor açtı ve bu koridordan bir hafta boyunca on binlerce Êzidî Kürt’ün tahliyesini sağladı. Bu bölgeden halkın güvenli geçişini sağlayan HPG, YPG ve YBŞ bir yandan IŞİD çetelerinin bu bölgeye yönelik düzenlediği saldırılara karşı çıkıp şiddetli çatışmalara girerken, diğer yandan imkanlar dahilinde sağlık ve insani yardım vermeye çalıştı.

YPG ve HPG ile koordineli bir biçimde Cizre Kanton hükümeti ve TEVDEM hareketi de Rojava’da seferberlik ilan ederek çalışmalara katıldı. Her gün 1000’e yakın araçla Cezaa, Şengal Dağı’nın kuzey girişi ve Şengal Dağı’nın zirvesi olmak üzere 3 noktada toplanan halkı Rojava’nın Cizre kantonuna bağlı Girke Lege’ye geçirdi. Oradan halkın bir kısmı Derik, bir kısmı oluşturulan Newroz kampına, bir bölümü de Semalka kapısından Güney Kürdistan’a aktarıldı. Güvenli bir geçiş hattının oluşturulması Şengal ve çevresindeki halkın bir bölümünün kendi araçlarıyla gelişinin de önünü açtı. Ayrıca halkın tahliyesi için Şengal Dağı’na gönderilen araçlarla bölgeye ilaç, su ve yiyecek götüren kanton yönetimi ve TEVDEM, böylece dağa sığınan halkın insani ihtiyaçlarını da karşılamaya çalıştı. Bu şekilde bir hafta içinde 200 bine yakın Êzidî Kürt Rojava ve Güney Kürdistan’a ulaştırıldı.

Şüphesiz kendini dağa ulaştıramayan, IŞİD çetelerinin çemberini yaramayan ve Cengizhan’ın fetih seferlerine benzer bir şiddet ve dehşetle yüz yüze kalan Êzidîler de oldu. Yine bir haftalık meşakkatli dağ yürüyüşüne, susuzluğa dayanamayan onlarca, belki yüzlerce bebek, yaşlı insan yaşamını yitirdi. Êzidî Kürtler büyük bir bedel ödedi. Ancak daha büyük bir katliamın önlenmesini sağlayan ve yukarıda kısa özetini vermeye çalıştığım çalışmanın hayati önemi de iyi anlaşılmalıdır.

Biraz düşünüp, önyargılardan bağımsız bir şekilde geçen süreci ve YPG’nin Rabia direnişini bir kez daha hatırlayalım. YPG, HPG ve YBŞ’nin Şengal direnişi olmasaydı, IŞİD hedeflediği gibi Şengal kuşatmasını tamamlasaydı Şengal merkez ve çevresindeki köylerde yaşayan 250 binden fazla insanın durumu ne olacaktı? Bugün YPG tarafından açıklanan 3 savaşçıyla birlikte Şengal kuşatmasına karşı direnişte toplam 13 savaşçı yaşamını yitirmiş olsa da ortak Kürt direniş güçleri yüzbinlerce insanın kurtarılmasında tarihi önemde bir rol oynadı.

İşte bu direniş son yılların, -doğal afetlerden etkilenen kitleleri saymazsak- çatışma ortasında kalan büyük bir kitlenin tahliyesini sağlamak amacıyla gerçekleştirilen en büyük kurtarma operasyonu olarak isimlendirmeyi hak ediyor. Her ne kadar bazı Kürt güçleri ve medya organları, yine bazı bölgesel ve uluslararası güçler ile medya organları bu gerçeği görmezden gelmek istese de gerçeklerin yakıcılığı her şeyi net bir biçimde ortaya koyuyor. Büyük bir travma yaşayan Şengal halkı kimler tarafından kurtarıldığını iyi biliyor ve hiçbir zaman da bu gerçeği unutmayacak.

 Kaynak: http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=116555&haberBaslik=200%20binden%20fazla%20%C3%8Azid%C3%AE%20katliamdan%20nas%C4%B1l%20kurtar%C4%B1ld%C4%B1?&action=haber_detay&module=nuce