İŞTE SOYKIRIM BELGESİ
1942 yılında dönemin Başbakanı olan İbrahim Refik Saydam, Fevzi Çakmak'a yazdığı 19.02.1942 tarihli telgrafta, Dersim'de 'yakıcı ve boğucu gazların kullanıldığını' belirtiyor
Saydam 'Kendi halkına kullanılan bu gazların toplu sivil ölümlere yol açtığı görülmektedir. Düşmana karşı bile kullanılmasına karşıyım' diyor, utanç duyduğunu vurguluyor
DÜŞMANA BİLE YAPILMAZ
Başbakan İbrahim Refik Saydam, Fevzi Çakmak'a gönderdiği telgrafta Dersim'e ilişkin çarpıcı itiraflarda bulunuyor. Bir rapor hazırladıklarını belirten Saydam, "Yakıcı ve boğucu gazların, düşman askerlerine bile uygulanmasına karşı olduğumu belirtmeliyim" diyor.
BUNDAN UTANÇ DUYUYORUM
Saydam, "Tunceli'de kullanılan bu gazların bir daha kullanılmaması için yasa teklifi hazırlamaktayız. Kendi halkına kullanılan bu gazların toplu sivil ölümlere yol açtığı görülmektedir. Bir hekim olarak da bir insan olarak da bundan utanç duyduğumu belirtmeliyim" diyor.
Dersim'e ilişkin diğer belgede ise Atatürk, Dersim'de yaşanan olaylardan Kalan Aşireti ve diğer aşiretleri sorumlu tutarak, "Bedelinin çok ağır şekilde ödetileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın" diyor.
Başbakan’ın ağzından;
Dersim’de zehirli gaz kullanıldı
Seyid Rıza ve arkadaşları idam edilişlerinin 77’nci yılında dört bir yanda anılırken, Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) tarafından, Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapılan anma töreninde Dersim Soykırımı’nın gerçek yüzünü ortaya koyan bir belge açıklandı. Kalan Müziğin de sahibi olan Hasan Saltık’ın arşivlerinden aldığı belgeyi gazetemizle de paylaşan DAM yöneticisi Hüseyin Ayrılmaz, “Başta pirimiz Seyid Rıza ve arkadaşları olmak üzere soykırımda katledilenlerin mezar yerlerini tespit edilerek yakınlarına teslim edilmesi” çağrısı yaptı. Belgede açıklananlar 1937/1938’de Dersim’de yaplan soykırımın 2. Dünya Savaşı’nda Nazi faşizminin Yahudilere yaptığı soykırımdan aşağı kalır yanı olmadığı görülüyor ve bu katliamın Yahudi Soykırımı’nın bir provası niteliğinde olabileceğini akıllara getiriyor.
Seyid’im rahat uyu evlatların Kobanê’de yolunuzda yürüyor
Dersim Araştırma ve Merkezi’nin 17 Kasım günü organize ettiği anma etkinliğinde Dersimli sanatçılar 37-38 soykırımını bugüne taşıyan ağıtları seslendirdirirken, Kobanê Halk Meclisi Eşbaşkanı Ayşe Efendi’nin konuşmaları ise duygusallığı doruğa çıkardı. Dersim’in gözyaşları sel olup Kobanê’ye aktı... Ayşe Efendi Seyid Rıza’nın sahneye yansıtılan görüntüsüne dönerek “Seyid’im, Dersim’in Seyid Rızası, rahat uyu. Evlatlarınız Kobanê’de, Rojava’da sizin eksik bıraktığınızı tamamlıyor. Onlar sizin gösterdiğiniz yolda özgür bir yaşam için savaşıyor. Kimsesiz ve çaresiz değiliz. Rahat uyuyun Dersim’in kızları, kadınları, YPJ saflarında örgütlenen kızlarımız, sizin öcünüzü alıyor” dedi.
İşte soykırımın belgesi
1942 yılında dönemin Başbakanı İbrahim Refik Saydam’ın 19.02.1942 tarihinde Fevzi Çakmak’a yazdığı bir belgede Dersim Soykırımı’nı tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. İşte o belgede yazılanlar: “Çok sayın komutanım Fevzi Çakmak, Tedip ve Tenkil harekatının neticeleri ve sonuçları hakkında rapor hazırladığımızı bir üst yazı ile size iletmiş idim. Alpdoğan Paşa’ya kızmanıza gerek yok, bir hekim olarak, yakıcı ve boğucu gazların, düşman askerlerine bile uygulanmasına karşı olduğunu belirtmeliyim. Tunceli’de kullanılan bu gazların bir daha kullanılmaması için yasa teklifi hazırlamaktayız. Ön hazırlıklar raporda ifade edildiği üzere kendi halkına kullanılan bu gazların toplu sivil ölümlere yol açtığı görülmektedir. Bir hekim olarak da, bir insan olarak da bundan utanç duydığumu belirtmeliyim. Bir daha tekarrür etmemesi için gerekli yasal çalışmaları başlattığımı belirtmek isterim.”
Fareler gibi zehirlediler
Zehirli gaz kulanımına ilişkin harekata öncülük eden İhsan Sabri Çağlayangil de şunları yazmıştı: “Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içerisinden bunları fare gibi zehirledi. Ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti. Hükümet otoritesi de köye ve Dersim’e girdi.”
Atatürk’ten intikam emri
Dersim Katliamı’nda gönderilen belgelerden birinde de Atatürk, Dersim’de yaşanan gelişmelerden dolayı Kalan Aşireti ve diğer aşiretleri sorumlu tutarak, “Bedelini çok ağır şekilde ödetileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın” diyor.
Celladının anlatımından
Seyid’in son sözleri...
Oğlu ve 5 arkadaşı ile Xarpêt Buğday Meydanı’nda asılan Seyid Rıza’nın idamını harekata öncülük eden ve infazda yer alan İhsan Sabri Çağlayangil’in anılarından şöyle aktarılmıştı: Seyid Rıza, sehpaları görünce durumu anladı. “Asacaksınız” dedi ve bana döndü: “Sen Ankara’dan beni asmak için mi geldin?” Bakıştık. İlk kez idam edilecek bir insanla yüz yüze geliyordum. Bana güldü. Savcı, namaz kılıp kılmayacağını sordu. İstemedi... Seyid Rıza’ya son sözü soruldu. “Kırk liram ve saatim var. Oğluma verirsiniz” dedi... Seyid Rıza’yı meydana çıkardık. Hava soğuktu ve etrafta kimseler yoktu. Ama Seyid Rıza, meydan insan doluymuş gibi sessizliğe ve boşluğa hitap etti. “Evlâdı Kerbelayıh. (Kerbela soyundanız) Bi hatayıh (günahsızız). Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir” dedi. Benim tüylerim diken diken oldu. Bu yaşlı adam rap rap yürüdü. Çingeneyi itti. İpi boynuna geçirdi. Sandalyeye ayağı ile tekme vurdu, infazını gerçekleştirdi... Ayrıca Seyid Rıza’nın “beni oğlumdan önce asın” talebi de kabul edilmedi.
60-70 bin kişi yaşamını yitirdi
Dersim Soykırımı süreci 1926’da başladı. 1934 İskan Kanunu ve 25 Aralık 1935’de çıkarılan “Tunceli Vilayeti’nin İdaresi Hakkında Kanun” ile Dersim adının Tunceli olarak değiştirilmesiyle devam etti. 1936’da Dersim’in en stratejik noktaları olarak gösterilen Amutka, Pulur, Karaoğlan, Sin, Haydaran, Danzik ve Burnak bölgelerine karakol yapımlarıyla başlayan işgal süreci, 11 Haziran 1938’de başlayan katliamlarla devam etti. 1938’de “yasaklı bölge” ilan edilen Kalan, Kutudere, Kırmızıdağ, Sin, Halvori, Aliboğazı, Laç bölgelerinde binlerce Dersimli, toplu şekilde katledildi. Katliam sonucunda resmi rakamlara göre 16 bin, resmi olmayan rakamlara göre ise 70 bin kişi yaşamını yitirdi. Yüzlerce köy de boşaltıldı. Onbinlerce Dersimli ise sürgüne zorlanırken, binlerce kız çocuğu ise asker ailelerine evlatlık verildi.
Halvori Deresi’nde kadın ve çocukların arasında olduğu yüzlerce Dersimli katledilmeye böyle götürüldü.