“İslam Devleti” kafa kesiyor, soykırım uyguluyor, kadınları, küçük kızları satmak için köle pazarları kuruyor, tüm bu şiddeti dini metinlerle açıklıyor. Ama bu İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez! Boko Haram (Batı eğitimi haramdır) örgütü okulları basıyor onlarca öğrenciyi katlediyor, 200 kız çocuğunu kaçırıyor, köy basıp katliam yapıyor. Ama bunlar İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez! Fransa’da iki militan İslam dinine hakaret ettiğini düşündükleri bir dergiyi basıp çalışanlarını otomatik silahlarla öldürüyorlar. Aynı gün başka militanlar bir Koşer (Yahudi) süper marketi basıyor, katliam yapmaya çalışıyor. Ama bu İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez! Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da İslamcı militanlar, İslamcı terörün tartışıldığı bir kahveyi sonra da bir sinagogu basıyorlar otomatik silahlarla tarıyorlar. Ama bu İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez! İslam Devleti’nin Libya kolu 21 Mısırlı Hıristiyanı kafalarını keserek öldürüyor. Ama bu İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez!
Afganistan, Cezayir, Mısır ve Libya’da İslam Devleti’ne bağlı örgütler ortaya çıkıyor İslam Devleti’nin Mısır, Lübnan, Yemen, Ürdün’de de taraftarları var. Bunlara Türkiye’yi de ekleyebiliriz. Ama bunlar İslam değil. Bunlar İslamı temsil etmez.
Hadi bunlar terörist. Peki, şunlara ne demeli?
Şiddetin tek biçimi bu değil. Şiddetin karşısındakini sözle sindirmeye dayanan simgesel biçimleri de var. Türkiye’de siyasal İslama dayanan bir siyasi parti 12 yıldır iktidarda. Bu partiyi destekleyen Müslüman entelijansiya televizyon programlarında, gazetelerde boy gösteriyor, din ve ahlak özellikle de kadın ve cinsellik üzerine akıl dağıtıyor, topluma simgesel şiddet uyguluyorlar.
Başbakan “kadın erkek eşitliğine inanmıyor”. Maliye Bakanı’na göre “kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor”. Bir AKP il baş-kanı, “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor” diyor.
Bu hükümeti destekleyen hocalara ve entelektüellere göre “Çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapıyor”, “Dekolte giyene tecavüz edilir”, “Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir”, “6 yaşındaki çocukla evlenilebilir”, “Tecavüz edene dört gün odaya kapatma cezası yeterlidir”, Avrupa’ya öğrenci gönderme programı “Erasmus değil orgasmustur”. Biri, “Annen de olsa dizinin üstü tahrik eder” derken öbürü itiraf ediyor:“Öz kız çocuğumu kucağıma alıp sevemiyorum çünkü tahrik oluyorum.”
Liberal eğilimli bir Müslüman yazar, “Ama bu benim dinim değil” diyor.
Sonra üniversite öğrencisi bir kıza bir minibüs şoförü tecavüze kalkışıyor. Genç kız canıyla, dişiyle tırnağıyla, kahramanca direniyor; saldırgan erkek kızı bıçaklayarak, levye ile defalarca vurarak öldürüyor. Başka iki erkeği yardıma çağırıyor, kızın bedenini kırsala taşıyıp bileklerini kesip yakıyorlar.
Siyasal İslamın iktidara gelişinden bu yana kadına yönelik fiziki ve simgesel şiddet, kadın cinayetlerini sürekli arttığından bu vahşet bardağı taşırıyor; kadınlar sokaklara dökülüp kadına yönelik şiddeti protesto etmeye başlıyorlar. Cumhurbaşkanı, “Önce Fatiha okuyun” diyor.
Polis protestocu kadınları acımadan döverken, Siyasal İslamın entelijansiyası hemen şiddetle tepki vermeye başlıyor: “Laik papazlar, toplumu bitirdiniz!” “Gece-gündüz, ‘cinsel özgürlük, bireysellik, kariyerizm, egoizm’ naraları atarsanız, olacağı budur!”, “Tecavüz fırsatçılığına soyunmayın. Amerika’da her iki dakikada bir kadın tecavüze uğruyor. Şimdi çenenizi kapatın.”
“Siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksın” diyen AKP yanlısı şarkıcı, laiklik tarafından bozulmamış olduğundan, “İyilikle olmazsa vallahi zorla / Benim olmazsan taciz ederim / Bana gelmezsen yer bitiririm” sözleriyle şarkısında tecavüz, yamyamlık ve şiddeti özendiriyor. Bir prof. erkeklere “Kendinize hâkim olun, hayvan mısınız” demek yerine, bir kadın cinayetinden yararlanarak “pembe otobüs” saçmalığıyla kadınlara yeni baskılar için bahane yaratıyor. Ve Gezi olayında sempati toplamış, sola yakın olduğu varsayılan bir başka İslamcı entelektüel, herkes kadın cinayetini konuşurken, kadınların “teşhircilikten uzak durmalarını” öneriyor. Yaşam her dönemeç-te bize, şiddetin, siyasal İslamın temel bir bileşeni olduğunu gösteriyor.