Perşembe, Kasım 21, 2024

Platzhalter roof5

 

Arama

Archiv

Güç gösterisi ters tepti

 

Güç gösterisi ters tepti

 
 
DAİŞ'i terör örgütü ilan etmekten kaçınan, canlı bombaları tutuklamayan AKP cuntası, Tahir Elçi üzerinden Kürt meselesinin demokratik çözümünü destekleyenlere gözdağı vermek istedi.
 
 
 

Özgür Politika / 21. 10. 2015

 

"PKK terör örgütü değildir" diyen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi "örgüt propagandası" yaptığı suçlamasıyla gözaltına alındı ve tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. İfadesinde sözlerinin arkasında olduğunu tekrarlayan Elçi'ye Kuzey Kürdistan'daki barolar ve HDP bileşenlerinin yanısıra demokratik kamuoyu da sahip çıktı. Yaptığı güç gösterisinin geri teptiğini gören AKP iktidarı, Elçi'yi serbest bırakmak zorunda kaldı.

DAİŞ'i terör örgütü ilan etmekten kaçınan, masayı devirip çözüm sürecini buzdolabına soktuktan sonra her fırsatta PKK'yi "terör örgütü" ilan eden AKP'nin talimatıyla, Kürt sorununun demokratik çözümünü destekleyenlere Diyarbakır Barosu Tahir Elçi üzerinden gözdağı operasyonu yapıldı. Baro Başkanı Tahir Elçi'nin CNN Türk’te 14 Ekim tarihinde yayınlanan Tarafsız Bölge programında, "PKK terör örgütü değildir. PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi desteği olan bir siyasal harekettir" sözleri ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 16 Ekim'de mesai saatinin bitişine doğru "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Bakırköy 2'nci Sulh Ceza Hakimliği Tahir Elçi hakkında önceki gün ise yine mesai bitimine doğru yakalama kararı çıkarttı. 

 

Saklanıyormuş!

Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği'nin yakalama kararının gerekçesinde, "Şüpheli hakkındaki soruşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklandığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığından ve tebligat yapılamayacağı anlaşıldığından yakalama emri düzenlenmesine…" ifadeleri yer aldı. 

 

'Baroda bekliyorum'

Hakkında yakalama kararının çıkartıldığını medyadan öğrenen Baro Başkanı Elçi, Amed'de olduğunu, talimatla ifadeye çağırırlar diye şehir dışı programlarını iptal ettiğini açıklayarak, "Savcılığın davetini beklerken yakalama kararı geldi. Diyarbakır Barosu'ndayım, kaçmamışım, bekliyoruz, buyursun, gelsinler. Kaçmam söz konusu olamaz. Zaten kaçmayacağımı bugün ortaya koyduk, gün boyunca bekledim" dedi.

 

Gece 02:20'de gözaltı

Baro üyesi avukatlar, HDP'li vekiller ve seçilmişler Elçi'yi barodaki bekleyişi boyunca yalnız bırakmadı. Tahir Elçi, saat 02.20 sıralarında makamında 'Terör Mücadele Şubesi' polisleri tarafından gözaltına alınırken, hukukçu dostları "Baskılar bizi yıldıramaz" diyerek gözaltını protesto etti. 

 

Adli kontrol şartıyla serbest!

Geceyi Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde gözaltında geçiren Elçi, ifade için İstanbul'a götürüldü. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nda Başsavcı Vekili İdris Kurt tarafından ifadesi alınan Elçi'yi Diyarbakır Barosu eski Başkanı M. Emin Aktar, Av. Ercan Kanar ve Batman Barosu Başkanı Ahmet Sevim temsil etti. Yaklaşık 2 saat süren ifade işlemi ardından Elçi, tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Savcının talebine rağmen mahkeme, Elçi'yi adli kontrol ve yurtdışı yasağı şartıyla serbest bıraktı. 

 

Hükümetin talimatıyla

Elçi, 11 sayfalık iddianamesinde soruşturmanın hukuki değil siyasi olduğunu vurguladı, PKK'nin terör örgütü olmadığı yönündeki tespitini yineledi. "Bu soruşturmanın bağımsız olarak başlamadığını, Ankara'dan hükümet üyeleri tarafından verilen talimat üzerine başlatıldığını düşünüyorum" diyen Elçi, Başsavcı Kurt'un "Neden herkesin terör örgütü dediği bir yapıya siz terör örgütü demiyorsunuz" sorusuna karşılık verirken, sorunun bile önyargının kesin ifadesiyle sorulduğunu hatırlattı.

 

Yargı linçcilerle aynı safta

Yargının hükümete yakın yayın organlarının linç kampanyasından yana saf tuttuğunu kaydeden Elçi, şu vurguda bulundu: "Bir savunma örgütünün, bir baro başkanının, bir televizyon programı sırasında sarf ettiği sözler nedeniyle hemen hakkında ceza soruşturmasının başlatılarak hakkında yakalama yoluna gidilmesi ve üstelik alt sınırı bir yıl olan bir suç nedeniyle beyanı bile alınmadan hakkında yakalama kararı çıkarılması, Türkiye'de demokratik özgürlüklerin, ifade özgürlüğünün ve tutuklama hukuku bakımından yargının bu tutumu hazin bir tablo oluşturmaktadır." 

Elçi, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ında bu kanaati doğrulayan bir takım açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı.

 

Barışçıl çözüme darbe

Son üç yıldır Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü, silahların devreden çıkarılması için çalışma yürüttüklerini kaydeden Elçi, hükümeten bu konudaki çalışmalarına da tereddütsüz destek verdiklerini, son 3 aydır başlayan çatışmalara karşı net tutum aldıklarını ve defalarca çağrıda bulunduklarını ifade etti. Elçi, "Bizim gibi sivil aktörlerin bütün bu çabaları içerisinde, bir televizyon kanalındaki sarf ettiği bir ifade nedeniyle hemen hakkında ceza soruşturması başlatılarak, yakalama yoluna gidilmesi bu meselenin barışçıl yollarla çözülmesine çok büyük bir darbe oluşturmaktadır" diye belirtti. 

 

Bu meseleyi nasıl çözeceğiz?

 Elçi, "Ben anayasada ve uluslararası sözleşmelerce de garanti altına alınan ifade özgürlüğümü kullandım. Bu hakkımı kullanırken resmi görüşün veya ultra milliyetçi bir siyasi partinin mesele ve olguları ifade ve tanımlama biçimine uymak zorunda değilim. Bu ifade ve tanımlama biçimim iktidarı ve toplumun bazı kesimlerini rahatsız edebilir. Hatta sarsabilir. Zaten ifade özgürlüğü bunun için vardır" diye konuştu ve ekledi: "Çok önemli bir meslek örgütünün başında olan bir sivil olarak, kendimi özgürce ifade edemeyeceksem resmi ve belli bir siyasi anlayıştan farklı bir görüş veya yorum ifade edemeyeceksem bu kadar tarihi ve toplumsal meseleyi nasıl çözeceğiz?"

 

Terör listesi formalitedir

Televizyon programının ayrıntılarını anlatarak soruşturmaya konu olan sözleri sarfettiğini belirten Elçi, sözlerinin arkasında olduğunu vurgulayarak tespitinin gerekçelerini de özetledi. Dünyadaki en yüksek çatı kurumu olan BM'nin teröre ilişkin üzerinde anlaştığı bir tanım olmadığını, ABD ve Avrupa Birliği'nin yakın zamana kadar terör listesi olmadığını hatırlatan Elçi, söz konusu terör listesinin bir formaliteden ibaret olduğunun altını çizdi. Irak Cumhurbaşkanlığı yapmış, bölgesel hükümetin başkanlığını yapmış Barzani ve Talabi'nin de bir zamanlar listede yer aldığını belirten Elçi, "Türkiye Cumhuriyeti pasaportlarıyla AB ve ABD başkentlerinde resmi bir şekilde karşılanmışlardır. Ve bu iki terör örgütü denilen partilerin neredeyse tüm dünya başkentlerinde bir taraftan terör örgütü nitelemesi yapılırken diğer taraftan temsilcilik açılmasına müsade edilmiştir" örneğini verdi. FKÖ, UÇK örneğini de veren Elçi, terörist kabul edilen Mandela'nın devlet başkanı olduğunun altını çizdi. 

 

ABD-AB çağrı yapıyor

"Terör örgütü dediğiniz bu yapı ile ABD hükümeti son bir ay içerisinde bir çok kez Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne çağrıda bulunarak diyalog ve müzakereye dönülmesini istemiştir" diyen Elçi, "ABD'nin kastettiği bu diyalog ve müzakerenin kiminle yapılacağından herhalde kimsenin kuşkusu yoktur. Kastedilenin terör örgütü denilen yapı olduğu açıktır. Avrupa Birliği yetkilileri de çeşitli defalar aynı çağrıda bulunmuşlardır" diye kaydetti. Merkel'in devlet yetkilileriyle yaptığı görüşmede aynı çağrıda bulunduğunu sözlerine ekledi. 

 

Terör örgütü denilemez

Elçi, savunmasını şöyle sürdürdü: 

* KCK'yi bir bütün olarak terör örgütü kavramı içinde tanımlanamayacağını, bu örgütün ortaya çıkış şartları, tarihsel nedenler, 30 yıl istikrarlı bir şekilde yürüttüğü silahlı çatışma potansiyeli, kırk bin militanını silahlı çatışmada kaybetmiş olmasına rağmen, halen on beş yirmi bin silahlı militanı bünyesinde barındıran, Türkiye ve dünya da düzenli örgütlenmesi olan kürt toplumununda bir dizi siyasal, kültürel ve sosyal taleplerinin de savuncusu olduğunu söyleyen ve Kürt toplumu arasında çok önemli bir desteğe sahip olan bu örgütün bir terör örgütü kapsamı içerisinde tanımlanamayacağını düşünüyorum. 

* Nitekim sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan sürekli olarak HDP'yi terör örgütünün siyasi bir uzantısı olarak tanımlamakta ve siyasi temsilcisi olarak suçlamaktadır. 7 Haziran seçimlerinde bu parti ülke genelinde altı buçuk milyon oy almış, doğu ve güneydoğu illerinin çok büyük bir kısmında yüzde sekseni aşan halk desteği almıştır. Bu kadar büyük bir toplumsal desteği  sahip olan bir yapıyı terör örgütü olarak nitelemenin mümkün olmadığı açıktır.

 

Sözlerimin arkasındayım

Sonuç olarak sözlerinin arkasında olduğunu vurgulayan Elçi, "Ben bir suç işlemedim, sarf ettiğim sözler suç oluşturmaz. Ben resmi ve başka siyasi kesimlerin görüş ve tanımlamalarını kabul etmiyorum. Bir bütün olarak PKK'nin böyle bir tanımlamaya oturtulamayacağını düşünüyorum" dedi. 

 

PKK ve KCK terör örgütü değil

Elçi, serbest bırakılmasının ardından da Bakırköy Adliyesi önünde kısa bir açıklama yaptı. Konuşmasına, kendisine destek verenlere teşekkür ederek başlayan Elçi, "Bu merkezin, tam ateşin ortasında bu süreci takip eden bizler, kendi ifadelerimizle bu sorunu ifade etmek zorundayız. Bu sorunun çözüm yollarını da belirtmek zorundayım. Ben herkesin tanımladığı şekilde bu sorunu tanımlamak zorunda değilim" dedi. 

Kendisine karşı bir linç kampanyasının yaratıldığını söyleyen Elçi, bu linç kampanyasında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın da yer aldığını ifade etti. Sözlerinin arkasında durduğunu ifade eden Elçi, PKK ve KCK'yi "terör örgütü" olarak görmediğini söyledi. Elçi, çatışmalı sürecin bir an önce son bulması ve Kürt sorununun medeni bir şekilde çözülmesi çağrısında bulundu. 

Açıklamanın ardından Elçi ve avukatlar adliyeden ayrıldı. 

 

Onurumuzu çiğnetmeyeceğiz

 

Elçi'nin ifadesinin alındığı Bakırköy Adliyesi önünde Özgürlükçü Hukukçular Derneği'nin (ÖHD) destek çağrısıyla yapılan açıklamada "Tahir Elçi yalnız değildir" sloganı atıldı. Diyarbakır Barosu eski Başkanı M. Emin Aktar, soruşturmanın iktidar adına yapıldığını söyledi. "Onurlarını çiğnetmeyeceklerini, Elçi'nin söylediği sözleri kendilerinin de söylediğini" vurgulayarak tüm avukatlar hakkında soruşturma açılmasını istedi. 

 

Avukatlar Amed, Ankara, Mersin, Adana gibi birçok kentte cüppeleriyle adliye binaları önünde açıklama yaptı.  

 

AMED/İSTANBUL