KCK: 'Eylemsizlik çağrısı yapanlar sessiz'
KCK, ilan edilen "eylemsizlik" kararına rağmen bu kararı fırsat bilerek HPG gerillalarını sıkıştırmaya çalışan ve siyasi soykırım operasyonlarına devam eden AKP'ye karşı, kendilerine eylemsizlik çağrısı yapan güçleri tutum almaya çağırdı. Buna ilişkin olarak ise "En azından seçim güvenliği açısından Türk devletinin bu saldırılarını durdurmasını sağlamak, bizlere eylemsizlik yapma çağrısında bulunanların ahlaki ve siyasi sorumluluğu olmaktadır" denildi
DİHA / 22 Ekim 2015 04:10 - KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türkiye içinden ve dışından gelen çağrılar dikkate alınarak 10 Ekim'de alınan "eylemsizlik" kararına rağmen, AKP'nin devam ettiği saldırılara ve "eylemsizlik" çağrısında bulunanlara dair yazılı açıklama yaptı. KCK, açıklamasında geçici AKP Hükümetinin aldıkları "eylemsizlik" kararını fırsat bilerek gerillayı sıkıştırmaya ve kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalıştığını, siyasi soykırım operasyonlarını arttırdığını kaydetti.
Açıklamada, "Eylemsizlik yapacağımızın öğrenilmesiyle birlikte AKP yetkilileri bunu dikkate almayacaklarını ve sonuna kadar savaşacaklarını ilan ettiler. Eylemsizlik kararımızın açıklandığı saatlerde Ankara'daki Barış Mitingi'nde bomba patlatıp katliam yaparak eylemsizlik kararımızı sabote etmek istediler. Bu bombalamadan sonra da savaş kararında ısrar etmesi, AKP'nin savaştan çıkar umduğunu ortaya koymaktadır.
Başbakan Davutoğlu'nun katliamından sonra 'anket yaptık, oylarımız yükseliyor' demesi, dinleyen herkesin kanını dondurmuştur. Böylece aldığımız eylemsizlik kararını neden ellerinin tersiyle çevirdikleri, neden Ankara katliamından sonra da savaşı sonuna kadar sürdüreceğiz dedikleri şimdi daha iyi anlaşılmaktadır" denildi
KCK, Türk devletinin çok boyutlu bu saldırıları karşısında sessiz kalınmasının bu saldırıları daha fazla cesaretlendirdiğinin altını çizerek, Kürt sorununu demokratik siyasal yollardan çözmek isteyenlerin, Türkiye'nin Ortadoğu'daki kaos bataklığına girmemesini isteyenlerin derhal AKP hükümetine karşı tutum takınmaları gerektiğini vurguladı. Buna ilişkin olarak ise "En azından seçim güvenliği açısından Türk devletinin bu saldırılarını durdurmasını sağlamak, bizlere eylemsizlik yapma çağrısında bulunanların ahlaki ve siyasi sorumluluğu olmaktadır" denildi.
Yapılan açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
"Özgürlük Hareketi olarak eylemleri durdurduk ve o günden bu güne tek bir tane bile planlı eylem yapmadık. Ancak Türk devleti eylemsizlik kararımızı fırsat bilerek asker ve polislerini rahatlıkla hareket ettirip saldırılarını arttırmış bulunmaktadır. Bu saldırılarla sadece eylemsizlik kararımızı elinin tersiyle itmemiş, bizi eylemsizlik kararından vazgeçirmeye zorlamışlardır. Şu anda, son üç aydaki en ağır saldırılar yapılmaktadır. Eylemsizlik kararımızı fırsat bilerek gerillayı sıkıştırmaya ve kendi pozisyonunu güçlendirmeye çalışmaktadır. Biz eylemsizlik ilan etmişken, AKP hükümeti ölümlerin daha da artacağı çatışmalar ortaya çıkarmaktadır. Nasıl ki 7 Haziran seçimleri öncesi saldırılar ve provokasyonlar yaratarak asker ve polis ölümlerine yol açarak, bunun üzerinden seçim kazanmayı amaçlamışsa, şimdi de aynı politikayı izlemektedir.
Eylemsizlik kararımızdan sonra sadece askeri saldırılarını arttırmamış, başta Belediye Eşbaşkanları ve Meclis üyelerini tutuklama olmak üzere siyasi soykırım operasyonlarını da arttırmıştır.
'Eylemsizlik çağrısı yapanlar sessiz'
Bu saldırılar karşısında eylemsizlik olsun çağrısı yapanların AKP'nin bu politikalarına karşı çıkmamaları ve sessiz kalmaları kabul edilecek bir yaklaşım değildir. Almanya ve ABD dahil birçok devlet ve uluslararası gücün, yine Türkiye içinden birçok gücün ateşkes olsun ve görüşmeler yeniden başlasın çağrısı yapmasına rağmen, bu saldırılar karşısında sessiz kalmaları anlaşılır değildir. Bir kısım çağrıcı; 'Siz silahları susturursanız biz de AKP hükümeti üzerinde baskı kurarız' demesine rağmen, hiçbir girişimde bulunmamaları da manidardır. Bizim eylemsizlik ilanından sonra AKP hükümeti üzerinde baskı kurulmaması AKP hükümetini daha fazla cesaretlendirmiş ve saldırılarını arttırmasına yol açmıştır.
'12 gündür kararımızı sabırla sürdürdük'
12 gündür büyük bir sorumluluk ve sabırla eylemsizlik kararını sürdürdük. Amed Licê'de ve Zagros alanındaki saldırılarda ondan fazla gerillamızın şehit edilmesi, eylemsizlik kararımızı nasıl bir fedakarlık temelinde yürüttüğümüzü ortaya koymaktadır.
'Sessiz kalınması saldırganları cesaretlendiriyor'
Türk devletinin çok boyutlu bu saldırıları karşısında sessiz kalınması, bu saldırıları daha fazla cesaretlendirmekten başka bir sonuç vermemektedir. Kürt sorununu demokratik siyasal yollardan çözmek isteyenlerin, Türkiye'nin Ortadoğu'daki kaos bataklığına girmemesini isteyenlerin derhal AKP hükümetine karşı tutum takınmaları gerekmektedir. En azından seçim güvenliği açısından Türk devletinin bu saldırılarını durdurmasını sağlamak bizlere eylemsizlik yapma çağrısında bulunanların ahlaki ve siyasi sorumluluğu olmaktadır.
'Barış ve istikrardan yana olan tüm güçler AKP'ye karşı durmalı'
Eylemsizlik kararımızdan sonra AKP'nin saldırı politikalarını sürdürmesi, 7 Haziran seçimleri sonrası kimin gerilimi arttırdığı ve savaşı başlattığını açıkça ortaya koymaktadır. Pirsûs ve Ankara katliamları ve buna karşı hükümetin tutumu AKP'nin gerilim ve savaştan nemalanarak iktidarını sürdürmek istediğini gözler önüne sermiştir. Bu durum karşısında Kürt sorununun çözümü, Türkiye'nin demokratikleşmesi, barış ve istikrarın sağlanmasından yana olan Türkiye içindeki ve dışındaki tüm güçlerin bir araya gelerek AKP hükümetinin bu politikasına karşı durması gerekmektedir."