Yalçın Doğan
AKP’nin zafer gecesinde Ahmet Davutoğlu herkesi kucaklayan bir konuşma yapıyor. Keşke öyle olsa.
2007 ve 2011’de de Tayyip Erdoğan son derece ılımlı, herkesi kucaklayan bir konuşma yapıyor, ardından ülkenin görmediği bir kutuplaşma, öfke ve ayrışma çemberi yaşanıyor. O çember bugün hala muhaliflerin boğazını sıkmaya devam ediyor. O ılımlı sözlere aldanmak yanlış. Zaten kısa sürede ne olacağı ortaya çıkar.
Asıl konu, AKP’nin bu zaferi nasıl elde etmiş olduğu. Pek çok etken olsa bile, dikkat çeken bir rakam dizisi var. Önce şu, MHP 7 Haziran’a göre 4.29, HDP 2.37 puan daha az oy alıyor. CHP’nin oyu 0.35 puan artıyor. AKP’ye bunların toplamında 6.31 puan oy gidiyor. Ama, AKP’nin oy artışı 8.54 puan. Aradaki fark nereden ileri geliyor?
Seçmen sayısındaki artıştan. Çok garip bir artış var. 2002’de seçmen sayısı 41.4 milyon. 2007’de 42.8 milyon. Tamam makul. Ama, 2011’de aniden fırlıyor, tam on milyon artıyor, 52.8 milyon. Hele de, 7 Haziran ve 1 Kasım arasındaki artış dudak ısırtıyor. 7 Haziran’da 54 milyon 813 bin 376 olan seçmen sayısı beş ayda, yani önceki gün 56 milyon 965 bin 100’e yükseliyor. Beş ayda seçmen sayısı 2 milyon 151 bin 724 artıyor. Biri bunu demografik olarak açıklasın.
1-Seçmen sayısı her seçimden diğerine nasıl bu ölçüde anormal artıyor?
2-Çok daha çarpıcı alan beş aylık artış, beş ayda iki milyondan fazla seçmen artışı nereden kaynaklanıyor? Demografik olarak mümkün değilse, ne?
Sonucun bu kadar anormal çıkmasının sırrı burada. Bu sırrı çözmek muhalefet partilerinin görevi. Hiç olmazsa, bunu çözerek, bir işe yaramış olurlar.
---
...