İngiltere de Suriye’deki hava bombardımanına katılmaya karar verdi. Türkiye sınırlarında bir nevi ‘mini 3. Dünya savaşı’ cereyan ediyor.
Siyasi analizciler, Ukrayna krizini de hatırlatarak Türkiye-Rusya arasında tansiyonu inmeyen gerginliğin, işleri iyice kızıştırmasından endişeli. Putin ve Erdoğan gibi egolarıyla müsemma, ne yapacakları belli olmayan, güç adına kendi vatandaşlarını limon gibi sıkan liderler sözkonusu olduğundan, haklı bir endişe tabii…
Yine de AB’nin yalandan, çıkar kaynaklı da olsa krizin göbeğinde Türkiye’nin sırtını ‘vizesiz giriş’ için sıvazlamış olması ve IŞİD-Türkiye ilişkilerini pek çok kez gündeme getiren ABD’nin, çok gönüllü görünmemekle birlikte Rusya’nın karşısında hükümeti savunması tesadüf olmasa gerek.
Uzman görüşü: Yüksek düzeyde suç ortaklığı
Putin’in, ekonomik yaptırımların üzerine bir de Türkiye’nin, daha doğrusu Erdoğan’ın bizzat IŞİD’in petrol taşeronu olduğunu iddia etmesi büyük bir skandal! Fakat Erdoğan, Putin’den şikayetçi olup“Bana ve aileme hakaret etti” diye hapse tıkayamayacağına göre herhalde kendi muhalif vatandaşlarının (ve özellikle gazetecilerin) ümüğünü daha büyük bir güçle sıkmaya devam eder…
Türkiye’nin nasıl bu hallere düştüğüne hayıflanırken şunu sormayı unutmayalım: Putin madem Türkiye’nin IŞİD’le böylesine açıktan bir petrol ticaretine giriştiğini biliyordu, neden şimdi kartı masaya koydu?
Kaldı ki, madem Rusya’nın elinde belgeler var, neden ‘gelecek haftaya’ bırakılıyor? Bu kadar belaltına vurduktan sonra ‘son darbe öncesi pazarlık’ havası seziyorum…
‘Türkiye, cihatçı terörü besliyorsa Batı’dan neden gık çıkmıyor?’ başlıklı yazım için başvurduğum gazeteci, araştırmacı Dr. Nafeez Ahmed’e, Putin’in IŞİD petrolü suçlamalarını sordum.
Ahmed, Türkiye hükümetinin petrolü satın almadığını, alışverişin aracılar, tüccarlarla gerçekleştiğini söyleyip güvenlik güçlerinin içinde de ‘yüksek düzeyde’ suç ortaklığı olduğunu ekledi.
Bu konuda hem IŞİD, hem Türkiyeli yetkililerin elinde kanıtların bulunduğunu belirten Ahmed’e göre “Erdoğan, bizzat bu kanıtları ortadan kaldırmaya çalışıyor.”
IŞİD Putin’in umrunda değil
Kanıtları ortadan kaldırmak mı? Kolay iş. Nasılsa hukuk iflas etmiş, muhalefet güdükleştirilmiş, ülkenin bir kısmı sıkıyönetim ve savaşla idare ediliyor… Basında eline belge geçip de yayınlayacak cesareti gösterenler, Dündar ve Gül örneğinde olduğu gibi, doğrudan Silivri’ye gönderiliyor.
“Peki Putin neden şimdi IŞİD petrolünü gündeme getiriyor”sorusuna Nafeez Ahmed’in cevabı şöyle: “Putin, Avrupa’ya taşıyacağı boru hattı için Türkiye’nin peşindeydi. Uçağı düşürülünce eleştirmeye başladı. Yoksa Putin, Erdoğan’la ortaklık yapmak, yaptıklarını hasır altı etmekte beis görmüyordu. Tıpkı NATO gibi, petrol alışverişini bilmesine rağmen vaziyetten memnundu.”
İyi de Batı da Rusya da IŞİD’in palazlanmasından rahatsızlık duymuyor mu? Ahmed: “IŞİD, Putin’in umurunda değil. Onun IŞİD savaşı, Esad’ı savunmak için bahane… Tıpkı NATO’nun IŞİD savaşının, aslında Esad’dan kurtulma amacını güttüğü gibi…”
Her şey fosil pazarında düğümleniyor
‘Yok artık daha neler’ mi dediniz? ‘IŞİD canavarı’nı yaratanlara dair pek çok komplo teorisi olduğu gibi, kanıtlar da var. Nafeez’in yazılarıyla o zaman tanışmış, petrol satışında Türkiye, Irak Kürdistan yönetimi ve hatta İngiltere merkezli şirketin olduğunu yazmıştım, atılmadan üç hafta önce Milliyet’te yayınlandı.
Suriye’deki vekalet savaşını yorumlar ve bundan sonraki gelişmeleri izlerken, devletlerin artan enerji arzını, Suriye’nin hem petrol yatakları hem alternatif doğalgaz rezervleri rotasının merkezinde bulunduğunu akıldan çıkarmamak lazım.
“Türkiye Suriye konusunda yanlış politikalar izledi, izliyor”diye eleştirirken bu politikanın aslında Batı ittifakının bir parçası ve devamı olduğunu unutmayalım. Devler, petrol ve gaz için tepişiyor, bizim gibi ‘daha az gelişmiş’ ülkeler, devlerden artan kılçıklardan faydalanmak veya savaş mağduru Suriyelilerin bekçisi olmak üzere kullanılıyor. Para karşılığında tabii, bedavaya iş mi var?
Petrol ve doğalgazın iklim değişikliğini hızlandıran ve gezegeni felakete sürükleyen zararlı fosil kaynaklar olduğunu, devlet liderlerinin bu kaynakları kısıtlamak için geçen hafta sonu Paris’teki İklim Zirvesi’nde toplandığını da not düşelim.
Ne tiyatro ama!