Polis, son beş aydaki ev baskınlarında 4 kadını öldürdü: Günay, Taybet, Dilek, Dilan
İstanbul’da son beş aydaki ‘polis operasyonları‘nda üç kadın, Diyarbakır’da ise bir kadınevlerinde polis kurşunuyla öldürüldü. Emniyet ve hükümete yakın medya tarafından ‘terörist‘ diye adlandırılan kadınların öldürüldüğü evlerde hiçbir çatışma izine rastlanmadı. Geçen temmuz ayındaki PKK ve IŞİD saldırılarının ardından ülke genelinde başlatılan operasyonlarda birçok sol görüşlü yurttaşın evi, parti merkezi ve sivil toplum kuruluşu polis baskınına uğramıştı. Bu operasyonlarda PKK ve DHKP-C üyesi olduğu iddia edilen yüzlerce kişi gözaltına alınmış, birçok kişi de öldürülmüştü. Son olarak 19 yaşındaki Dilan Kortak’la birlikte İstanbul’da geçen temmuz ayından bu yana süren polis operasyonlarında, hayatını kaybeden kadınların sayısı dörde yükseldi.
Günay Özarslan: Polis operasyonu kapsamında Bağcılar’daki evi basılan 30 yaşındaki Günay Özarslan, polisler tarafından öldürüldü. Hükümete yakın medya organları, cinayetten kısa bir süre sonra haberi ‘‘Aranan Canlı bomba bulundu’’ başlıklarıyla servis etti. Ancak avukat Özgür Yılmaz, “Polis kapıyı girerek evin içine girdi ve bir odada Günay’ı öldürdü. O esnada evde akrabaları da var. Onlar da olaya şahit oluyorlar ve bunun bir ‘infaz’ olduğunu söylüyorlar” dedi. Olayın ardında Günay Özarslan’ın cenazesi ailesinden habersiz adli tıpa götürülürken, Gazi Cemevi’nde yapılmak istenen cenaze töreni de polis saldırısına uğradı. Özarslan, CHP ve HDP’li vekillerin araya girmesiyle ancak iki gün sonra toprağa verildi. Olayın üzerinden beş ay geçmesine rağmen soruşturmayla ilgili hiçbir gelişme yaşanmadı. Özarslan’ı ‘canlı bomba‘ ve ‘terörist‘ ilan eden emniyet kaynakları ve ‘iktidar medyası‘ bu sürede iddialarını destekleyen hiçbir kanıt bulamadı.
Taybet Cansi: Ev baskınlarında katledilen ikinci isim ise Diyarbakır'da katledilen Taybet Cansi oldu. 8 Ekim'de Bağlar'ın 5 Nisan Mahallesi Sakarya Caddesi üzerindeki Dilan Apartman'ın 2. katındaki eve polis baskın düzenledi. Kürdistan'da son dönemde gerçekleşen cinayetlerde kullanılan Land Rover araçlarla yapılan baskında evin kapısı kırılarak içeri giren polis Taybet Cansi'yi katletti. Ardından ise eve girerek delilleri balkonda yaktı ve delil karartmak için evi yıkadı.
Dilek Doğan: İstanbul’daki ev baskınlarında katledilen ikinci isim, polislere, “Galoş giyin” Dilek Doğan oldu. Sarıyer’de 18 Ekim’de DHKP-C’ye yönelik olduğu belirtilen operasyonda evi basılan Doğan, polis kurşunuyla yaralanıp hastaneye kaldırıldı. 25 yaşındaki genç kadın, 25 Ekim’de tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Anne Aysel Doğan, kızının vurulma anını “Polisler eve ayakkabı ile girdi. Kızım da ‘galoş giyin, sonra girin’ deyince tartışma çıktı. Silah sesi duydum ve kızım yere yığıldı. Kızımız vurulduktan sonra polislerle itiş kakış yaşadık. Sonra hastaneye getirdik kızımı. Benim kızım canlı bomba değil. Canlı bomba olsa evde mi yatar, neden vurdular?” diye anlattı. Doğan’ın geçmişte hiçbir suç kaydı olmamasına rağmen, vurulduğu gün DHKP-C’yle ilgili bir dosya açıldığı ortaya çıktı. Hükümete yakın gazeteler de Doğan’ın geçmişinde katıldığı bir protesto eylemi fotoğrafı veya sosyal medya paylaşımı bulamayınca, bu kez genç kadını ‘terörist‘ ilan edemedi. Bunun üzerine Doğan’ın ‘arbedede öldüğünü‘ yazdılar. Özarslan’ın cinayetine kıyasla kamuoyunun daha fazla ilgi gösterdiği olayda, polisle ilgili soruşturma açıldı. Doğan’ın öldüren polis hakkında ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ ve ‘kamu görevlisine ait araç ve gereçleri suçta kullanmak’ suçlarından 20 yıldan 26,5 yıla kadar hapis cezası istenen iddianame İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Dilan Kortak: İstanbul’daki polis operasyonlarının son kadın kurbanı 19 yaşındaki Dilan Kortak oldu. Genç kadın, dün akşam Sancaktepe’de evine düzenlenen polis operasyonunda öldürüldü, evdeki üç kişi de gözaltına alındı. Dilan Kortak’ın ön otopsi raporuna göre vücuduna beş mermi isabet etti. Otopsiye katılan avukat Kadir Tunç, Kortak’ın otomatik silahla taranmış olduğu ve olayın yargısız infaz olabileceğini söyledi. Olayın yaşanmasından kısa bir süre sonra ‘beklenen haberleri‘ni servis eden emniyet kaynakları ve ‘iktidar medyası‘, ‘terörist‘ diye adlandırdıkları Kortak’ın önce polise ateş açtığı için öldürüldüğünü, daha sonra da ‘canlı bomba‘ olduğunu iddia etti. Baba İbrahim Kortak, cinayetin ardından “Devletin yaptığı infazlardır bunlar. Kızımın infaz edildiğine inanıyorum. Evde tek başınaydı. Çatışma yoktur. Kızımın tek başına evde infaz edildiğini söylüyorum. Görgü tanıkları öyle söylüyor” diye konuştu. Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi de konuyla ilgili açıklamasında, Emniyet yetkililerinin ‘polise ateş açıldığı ve çatışma çıktığı‘ yönünde açıklama yaptığını ancak bir çatışmanın olmadığını ifade etti. ÖHD, olayın yargısız infaz olduğunu savunarak, hukuki sürecin takipçisi olacaklarını açıkladı.
(Jinha ve Diken'den yararlanılmıştır)